Çizgilerle ruh tedavisi!
MİLLİYET - İsviçre’de 6 yıl resim ve sanat terapisi üzerine aldığı eğitimle uzmanlaşan Emine Bauer Burkay, çizgilerin sanatı olan resimle panik atak, depresyon, şizofren, kanser, alkolik, özgüven eksikliği ve ergenlik sorunları gibi ruh sağlığı problemli hastaları tedavi ediyor.
Burkay, 1981 yılında okumak amacıyla İsviçre’ye yerleştiğini ve ardından 6 yıl süresince resim ve sanat terapisi üzerine eğitim aldığını belirtti.
1999 yılından bu yana göl kıyısındaki kliniğinde her yaş ve sosyal gruptan insanı resimle terapi yöntemiyle tedavi ettiğini dile getiren Burkay, resimle terapi yöntemini, insanın sözle anlatamayacağı duygularını ve düşüncelerini çizgilerin sanatı olan resimle dışa vurumu olarak tanımladı.
Resimle terapinin tamamen spontane geliştiğini ve anlık ortaya çıkan resimlerin kişinin kendisine yazdığı mektuplar olduğu kaydeden Burkay, bu alanın çok geniş olduğunu, Amerika ve Avrupa’da çok uzun yıllar öncesinde tedavi amaçlı kullanılmaya başlandığını anlattı.
Aslında sanatın içine giren her şeyin iyileştirici bir etkisinin olduğunu savunan Burkay, bu tedavinin insanın kendisini keşfetmesi ve tanımasını, günlük yaşamını kolaylaştırmasını, kişinin yeteneğinin farkına vararak özüne ulaşmasını, kişinin içindeki çelişkileri görmesi, gerginlikleri azaltması, yeni enerjiler uyandırma ve özgüvenin artmasını sağladığını kaydetti.
-HER RENGİN VE ŞEKLİN ANLAMI-
Panik atak, manik depresif, depresyon, şizofreni, psikoz, kanser, alkolizm, özgüven eksikliği, ergenlik sorunları, hayata pozitif bakmak, ruhsal ve bedensel sağlıklarını korumak, günlük yaşam motivasyonu kazanmak, kendine sevgi, saygı ve anlayışla yaklaşmayı öğrenmeyi ve yakınını kaybedenlerin yaşadığı travmayı atlatmak isteyenlerin tedaviye geldiğini ifade eden Burkay, klinikte yapılan tedaviyi şöyle anlattı:
"Tedavi amaçlı bize gelen kişiyi ilk seansta sakin bir odaya alarak 15 dakika tek başına kalarak resim çizmesini istiyoruz. Ardından bir kağıda resminde neler anlatmak istediğini yazıyor. Daha sonra kendisiyle sorunlarına ilişkin sohbetler yaparak onları aşmasına çalışıyoruz. Hastalığın şiddetine göre tedavi süresi değişebiliyor. Tedavideki temel noktamız kişinin iyileşmesini istemesi ve sorumluluk alması. Tedavide aldığı kazanımları günlük hayatına aktarması çok önemli. Kişi burada özgüvenini ve kendine saygısını kazanıyor."
Resimleri insanın ruhunun röntgeni olarak tanımlayan Burkay, genel olarak her rengin ve formun bir anlamının olduğunu, bunu kategorileştirmek istemediklerini, çünkü renklerin ve şekillerin insandaki çağrışımlarının farklı olduğunu belirtti.
Siyahın karamsarlık, beyazın masumiyet, kırmızının aşk, karenin ayağının altında yeri hissetmek, sertlik, sınırlara önem vermek, dairenin bütünlük, yumuşaklık, açıklık, yuvarlağın iyi duygular ve üçgenin ise anne, baba, çocuk yani aile ile ilişkileri, kendini aşma isteği anlamına geldiğini ifade eden Burkay, terapilere katılmak için iyi resim çizmenin şart olmadığını anlattı.
Kişinin yaptığı ilk resimle son resim arasındaki pozitif gelişmeyi zamanla gördüklerini söyleyen Burkay, sağlıklı insanların bile danışmana ihtiyaç duyduğunu, kişilerin sorunlarını tek başına çözmekte yetersiz kalabileceğini bildirdi.
-TÜRKLER’İN ÖZELLİKLERİ-
İsviçre’deki kliniğinde Türk hastaların da olduğunu söyleyen Burkay, Türkler’in daha çok paylaşımcı olduğunu ifade ederek, "Ancak Doğu toplumlarında maddi gelişim arttıkça bireyselleşme artıyor. Bu da ruh sağlığı sorunlarını arttırıyor" dedi.
Her şeyin bağımlılığının tedavi gerektirdiğine dikkati çeken Burkay, "Terapilerimde insanlara hayatlarında sahip oldukları pozitif değerleri hatırlatarak onları gözden geçirmelerini tavsiye ederim. Çünkü insanlar
genellikle negatifliğe odaklanıyor. Bu nedenle hep karamsarlığa düşüyor. Bardağın boş tarafına bakmak kolay geliyor" diye konuştu.
Burkay, can sıkıntılarında kağıtlara çizilen anlamsız çizgilerin aslında içsel bir durum olduğunu, bunun kötüye gidiş anlamına gelmediğini söyledi.
İNTERNETİN YOL AÇTIĞI OLUMSUZLUK
Bütün rahatsızlıkların temelinde özgüven ve sevgi eksikliğinin yattığını belirten Burkay, insanları dışlamanın onların kendilerini yalnız hissetmelerine neden olduğunu, psikolojik sorunları olan insanlara sevgiyle ve şefkatle yaklaşılması gerektiğini anlattı.
Her insanın hayatının belli dönemlerinde depresyon geçirdiğini kaydeden Burkay, depresyonun insanın kendisine özenli davranması için bir uyarı olduğunu, bunun ciddiye alınmaması durumunda intihara kadar götürebildiğini belirtti.
Küresel krizin ruh sağlığına etkilerini de değinen Burkay, "İnsanlar küresel krizi sadece bireysel değil, toplumu da etkilediğini düşünseler kendilerini daha iyi hissedecek. Herkesin yaşadıkları farklı olmasına rağmen aynı şekilde zorlanıyor" dedi.
"Sanal dünya insanları yalnızlaştırıyor ve sevgiden yoksun bırakıyor. Bu durum ruh sağlığımızı bozuyor" diyen Burkay, teknolojinin insan ilişkilerini körelttiğini, insanların birbirini görmeden internetten saatlerce görüştüğünü belirtti.
İspanya’da 30 gencin internet bağımlılığı nedeniyle terapi gördüğünü anlatan Burkay, kendisinin de bu tür hastalarının olduğunu söyledi.
-ZEKİ VE HASSAS İNSANLAR-
Burkay, "Zeki ve hassas insanlar çevrelerindeki sorunları çok düşündükleri için daha çok ruhsal sorun yaşıyor. Çünkü her şeyin farkındalar ve algıları çok geniş. Bu tür insanlar şizofren bile olabiliyor. Zeki insanların
duyarlılık ve hassaslık durumlarını ayarlamaları gerekiyor. Her şeyden etkilenmemeyi öğrenmeleri gerekiyor. Çünkü çevremizde duyarlılık gerektiren çok fazla şey var" diye konuştu.
Televizyon ve gazetelere yansıyan savaş fotoğraflarının insanın ruh sağlığını olumsuz etkilediğini söyleyen Burkay, çünkü o görüntülerin ömür boyu akıllardan çıkmayacağını anlattı.
Hassas insanların bu tür görüntülerden 2 kat daha fazla etkilendiğini belirten Burkay, "Gazze’deki saldırılarda anne, baba ve kardeşlerini yitiren çocuklar ömür boyu bu olayı unutmayacak. Çünkü vahşice ve insanlık dışı. Bir anda
tüm ailenizi kaybediyor ve yalnız kalıyorsunuz. O yaşta bir çocuğun yaşadığı travma büyük ölçüde onun hayatının tüm kesitlerini etkileyecek. Çünkü savaş unutulmuyor. Vahşeti gören çocuk kime güveneceğini bilemiyor. O çocukların uzmanlarca tedavi edilmesi gerekiyor" şeklinde konuştu.
-İSTANBUL’DA KLİNİK AÇMAK İSTİYOR-
Türkiye’de resim terapisi alanında çok ciddi bir çalışmanın olmadığını savunan Burkay, İstanbul’da bir klinik açmak istediğini, ancak bunun için yerel yönetimlerden veya özel sektörden destek beklediğini, çünkü klinik açmanın maliyetli olduğunu anlattı.
Her ay yaklaşık 2 hafta İstanbul’da çeşitli yerlerde eğitimler düzenlendiğini dile getiren Burkay, ileri dönemlerde çalışmalarını kitapta toplayacağını sözlerine ekledi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.