Civaoğlu, 'ünlü' psikoloğa ne zaman görünecek?
“Abdullah Öcalan'ın kişilik şifrelerinin çözülmesi gerekir. Bu yapılmalıdır ki, onun etki katsayısı çekilsin, çözümler üzerindeki İmralı ipoteği kalksın.” Tam tamına böyle diyor, yılların deneyimli kara propagandacısı, psikolojik savaş uzmanı Güneri Civaoğlu.
Hazretleri, iki gündür kafa patlatıyor, Öcalan'ın 'etki katsayısı'nın nasıl düşürüleceğini kara kara düşünüyor. Sonunda da işin sırrını 'keşfetmiş', 'çözüm'ü çocukluk psikolojisinin analizinde bulmuş. Bulmuş derken, bunu kendisi yapmamış tabi ki, işin 'uzman'ları dururken.
Milliyet Gazetesi yazarı Güneri Civaoğlu, dünkü yazısında, Aliza Marcus'un “Kan ve İnanç-PKK ve Kürt Harekete” kitabından, PKK'nin dönemsel olarak uyguladığı politikalardan örnekler vermiş. Yazarın, PKK'nin izlediği 'adil' politikaların popülaritesini arttırdığına vurgu yapmış, “PKK ile görüşme olmaz, İmralı muhatap alınamaz” diye ciyak ciyak bağırmıştı. Onun için 'Öcalan'ın etki katsayısı düşürülmeli' diye diye, Vamık Volkan isminde bir psikoloğu keşfetmişti.
Biz Civaoğlu'nun yalancısıyız; 27 ülke tarafından (daha doğrusu Amerika'nın) 3 kez Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilen Prof. Dr. Vamık Volkan, psiko-politik alanda dünyanın en ünlü isimlerinden biri... “Açılım” sürecinin başlarında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından Çankaya Köşkü’nde kabul edildi. Açılımın koordinatörü İçişleri Bakanı Beşir Atalay da onun görüşlerini aldı.
Genelkurmay eski Başkanı Hilmi Özkök de, geçtiğimiz haftalarda Fikret Bila'ya verdiği röportajda, politik-psikolojinin bir uzmanı olarak Vamık Volkan'ın görüşlerinden yararlanılmasını salık veriyordu.
Güneri Civaoğlu, 28 Şubat sürecinden de 'arkadaşı' olan Prof. Volkan'ın “Kan Bağı-Etnik Gururdan Etnik Teröre” kitabından alıntılar yaparak, Öcalan'la ilgili 'objektif tahlillerini' okuyucularına sundu. Hiç lafı dolandırmadan, bu 'objektif tahlilleri', Civaoğlu'nun köşesine taşıdıklarının virgülüne dokunmadan şöyle:
“Baba Kürt, anne Türk. Urfa kırsalında yaşıyorlar. Yörenin 'erkek egemen' geleneksel kültüründen farklı olarak ailede Öcalan’ın annesi baskın, babası ise ezik. Abdullah Öcalan’ın yıllar sonra Kürt kimliğini vurgulayan siyasal tavrında bu anne-baba simgesiyle Türkiye demografisi arasında paralel kurmak dürtüleri rol oynamış olabilir. Babanın silik kişiliği nedeniyle köy kahvesinde bile onunla dalga geçiliyor. Apo’ya bu ağır geliyor. Sık sık dağa çıkıp boşluğa haykırıyor. Sesinin yükselen ve yankılanan görkeminde ezilmişliğinden kurtulmaya çalışıyor. Bir gün dağda babasıyla karşılaşıyor. Meğer o da ezilmeye karşı kendi kendine haykırarak ruhsal detoks yaparmış. Birlikte de bağırırlarmış. Bu da tekil değil, kolektif tavır koymanın bilinçaltı izleri...”
“Anne sert ve katı... Abdullah Öcalan bir gün arkadaşlarından dayak yer. Eve gelir. Ağlayarak onları annesine şikâyet eder. Anne şefkat gösterecek yerde, 'Git, seni döven çocuğa sen de vur. Kafasını kırmadan eve giremezsin' der. Abdullah Öcalan da bunu yapar. Yöntemi beğenmiştir. Çocukları dövmeyi, günlük yaşamının bir parçası haline getirir. Çocuklar ona saygılıdır artık. Onları alır, dağa çıkarır. Dağa çıkmanın ve kendine bağlı grup oluşturmanın izleri o yıllara gidiyor.”
“Büyüdükçe kendisine saygı duyanların çemberini genişletir. Köyde yılan gören büyükler bile ona haber verirler. Abdullah Öcalan aslında korktuğu halde sırf otorite oluşturmak ve saygınlık kazanmak için yılanları öldürür. Abdullah Öcalan için şiddet, sonradan sırf bir siyasi kavşakta yol seçimi zorunda kaldığı zaman başvurmaya karar verilen yöntem değildir. Çocukluk yıllarından itibaren 'şiddet kullanarak kişilik inşası' onun ruh ikizidir.”
Güneri Civaoğlu, yaptığı bu alıntılarla Abdullah Öcalan'ın 'etki katsayısı'nı düşürebileceğini zannediyorsa, tam bir ahmak olsa gerek. Psikolojik savaşın bu en kaba yöntemleri, artık prim yapmıyor. Bunları yazan da, ciddiye alan da iyi bir mizah malzemesi oluyor ancak. Daha 'Kart-Kurt'un 'bilimsel analizleri'nin izleri duruyor çünkü, sömürgeci inkarcı rejimin seceresinde.
Hani, bu kadar yakın dostlarken, Civaoğlu, şu 'ünlü' psikoloğa bir de kendisi görünse. Ucuza -belki de bedava- seansı kapatır, dostuna uzun uzun çocukluğundan başlayarak anlatır; hayat hikayesini. Politik psikoloji uzmanımız da, hemencecik “iflah olmaz burjuva çanak yalayıcısı” teşhisi koymazsa, bizim nazarımızda inandırıcılığını kaybeder, ona göre.
Bu da bizim biraz araştırıp bulduğumuz Vamık Volkan:
Amerika'da yaşayan bir profesör. Başbakanlık Psikolojik Savaş Merkezi'nin kurucusu. Psikiyatri uzmanı. Kıbrıs kökenli. CIA'ya dünya liderlerinin profillerini, psikanalitik tahlillerini hazırlar. “Ölümsüz Atatürk” kitabı da böyle bir eserdir. Lefkoşe'de doğmuş, Kıbrıs İslam Lisesi'ni bitirmiş, Ankara Üniversitesi'nde tıp okumuş. Psikanaliz'de dünya çapında ünlüdür. Bu konuda Amerika'da çok sayıda ödülün sahibidir. 2005'te Nobel'e aday gösterilmiş. Bill Clinton'un politik danışmanlığını da yaptı. Vamık Volkan, 28 Şubat darbesinin de kilit isimleri arasında gösteriliyor. Kurduğu Başbakanlık Psikolojik Savaş Merkezi, Yıldırım Aktuna'nın başbakanlığı döneminde Orgeneral Doğan Beyazıt'a, Genelkurmay'a devredildi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.