Bir Şifozreni Annesinin Duyguları

Bir Şifozreni Annesinin Duyguları
Oğlu şizofreni hastası olan Meral Taşkent, yaşadıklarını anlattı: Tanı ilk konduğunda üzerimden tank geçmiş gibi hissettim...

Meral Taşkent, 61 yaşında bir anne. Aynı zamanda Şizofreni Hastaları ve Yakınları Dayanışma Derneği'nin yönetim kurulu üyesi. Oğlu Volga, yıllardır şizofreni nedeniyle tedavi görüyor. Oğlu gibi hem hasta, hem de ayakları üzerinde durmak isteyen kişiler için Mavi At Cafe isimli bir mekan işletiyor ve onların iş hayatında yer bulması için çalışıyor. Taşkent, bir anne olarak yaşadıklarını anlattı...

Oğlunuzun hasta olduğunu ilk duyduğunuz zaman ne hissettiniz?

Üzerimden tank geçmiş gibi hissettim! O sırada Merkez Bankası'nda çalışıyordum ve emekli oldum. Hastalıkla ilgili hiçbir bilgim yoktu ve arayışa girdim. Daha sonra derneği keşfettik. Damdan düşeni, ancak damdan düşen anlar! İlk zamanlar çok üzülüyordum, "Neden bana geldi bu hastalık?" diyordum. Şimdi bu sorgulamaları geride bıraktım. Oğlumun arkadaşları evlenip çocuk sahibi oluyor ve eve her davetiye geldiğinde içimde bir şey kanıyor...

Saçlarını Kesiyordu

Hastalık nasıl ortaya çıktı?

1985 yılıydı; oğlum orta 1'e giderken trafik kazası geçirdi. Bir yıl sonra tuhaflaşmaya başladı; günde 30 kere ellerini yıkıyordu, banyodan çıkaramıyorduk. Obsesif tanısı kondu ve tedavi edildi. 2001'de bir yayınevinde çalışıyordu ama bizimle irtibatı zayıfladı. Saçlarını kesiyordu... Doktora götürdük, bir ay hastanede yattı ve tanı konuldu. Bana söylendiği gün şok geçirdim.

Başka çocuğunuz var mı?

Evet, bir kızım var. O sağlıklı ve şu anda Bahçeşehir Üniversitesi'nde öğretim görevlisi. Belgeselci oldu ve 'Volga Volga' adında kardeşini anlatan bir belgesel yaptı.

Kızınız bir şizofreni hastasıyla evlenmek istese ne hissederdiniz?

Bilmesem hiç istemezdim ama şu anda kardeşi şizofren olduğu için birileri kızımla evlenmek istemez mi acaba diye bir kaygı yaşıyorum.

Çocuğunuzu bir engelli gibi görüyor musunuz?

Yasal olarak oğlumun bedensel engelliler ile aynı statüde olması beni rahatsız ediyor. Zambiya'da ruh sağlığı yasası var, bizde ise yok. İşverenler, bir engelli ile çalışıyor ancak şizofreni hastalarını istemiyor.

Görünen Hastalık Oranı Gerçeğin Çok Altında

Hastalıkla yaşamaya başlayınca insanlarla iletişiminiz nasıl etkilendi? Şizofreniye nasıl bakıyorlar?

İnsanlar bilinmezden korkuyor; ben de öyleydim. Lisedeki psikoloji bilgilerimizle, sorunlarımızı kendimiz çözmeye çalışıyoruz. Hastalığın başından itibaren biz ailece etrafa açık olduk. 40 yıldır aynı mahallede oturuyoruz ve oğlumu herkes tanıyor. Ben bir doktorun bile, şizofren olan kızını en yakınlarından sakladığına şahit oldum. Her sıkıntıya gireni şizofren diye adlandırmak diye bir şey var. Her şeyin sebebi bilinmezlik ve eğitimsizlik. Bu gece yatıp yarın sabah Milli Eğitim Bakanı olarak kalksam, şizofreni konusunda eğitim programları oluştururdum. Türkiye'de hâlâ yüzde 1 olarak görünen hastalık oranının yüzde 10 dan daha fazla olduğuna eminim.

Mavi At'ta Çalışmak İçin Şizofren Olmak Gerekiyor

Şu anda Şizofreni Dernekleri Federasyonu şemsiyesi altında, bizim gibi sekiz dernek bulunuyor. Şizofreni Dernekleri Federasyonu'nun da yönetim kurulundayım ve Mavi At Kafe aslında bu federasyona ait bir rehabilitasyon merkezi. Ben de bu kafenin işletmecisiyim. Kafe, şizofreni hastalarının günlük hayata karışması için çok önemli. Buradaki hastalar, kendilerini işe yarar hissediyor. 18 hastamız dörder saat vardiyayla çalışıyor.

Kafenin İsmi İtalya'dan

Ankara Üniversitesi psikoloji öğrencilerinin kurduğu 'Psişizofreni' adında bir grup var. Bu grup kafede faaliyetler yapıyor. Haftada en az bir gün bir eğitim programı veriliyor. Ayda iki kez şizofreni ile ilgili filmler izleniyor.

1970'lerde İtalya'da bir akıl hastanesinde hastalar, heykel yapmaya karar veriyor. Uzun süre sadece at arabası gördükleri için at heykeli yapıp maviye boyuyorlar. Mavi at ismi oradan geliyor.

Hastalar Anlatıyor

Şeytanı  Görüyorum

Z.B.: 48 yaşındayım; hastalığım gençlik yıllarımda başladı. Ağaçlara asılmış şeytan resimleri görüyordum. Şüphecilik, alınganlık, güvensizlik, kalp krizi korkusu gibi belirtiler de vardı. Hastalığı kabullenmem de, aşmam da kolay olmadı. Annem ve kardeşlerim bana destek oldu.

Kendimi Dahi Sandım

Y. Ş.: Diş fırçalamak bile ağır geliyordu. İnsanlarla iletişime geçemiyordum. Büyüklük sanrıları geçirdim; kendimi dahi sanıyordum. Doktorum "Unutmak mı istiyorsun yoksa bu hastalıkla yaşamayı öğrenmek mi?" dedi. "Bununla yaşamayı öğrenmeliyim" dedim. Şimdi doktora tezi hazırlıyorum.

Sabah/ Esra Tüzün

Bu haber toplam 4577 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.