Bipolar Bozukluk Tedavisinde Kullanılan İlaçlar

Bipolar Bozukluk Tedavisinde Kullanılan İlaçlar
Bipolar bozuklukta tedavinin asıl amacı uygun ilaç kullanımının sağlanması ve yaşam şartlarının hastalık dönemlerini azaltacak şekilde düzenlenmesidir.

ÖNEMLİ NOT: Bu Sayfada ki içerik bilgilendirme amaçlı olup burada yer alan bilgilerden yola çıkarak kendiniz yada çevrenizdekiler için tanı koymak veya hekim onayı olmadan ilaç alıp kullanmak uygun değildir. Lütfen ilaç kullanımını Psikiyatri Hekimi gözetiminde ve onayıyla kullanınız. 

Mani tedavisinde kullanılan ilaçlar: 1.Lityum (Lithuril); 2.Valproat (Depakin, Convulex); 3. Karbamazepin (Tegretol, Trileptal); 4. Antipsikotikler (Zyprexa, Rexapin, Oferta, Seroquel, Cedrina, Risperdal, Abilify, Zeldox, Norodol, Largactil, Clopixol gibi ilaçlar); 5. Yeşil reçeteli olanlar (Ativan, Rivotril, İmovane)

Bu ilaçlar uykusuzluk ve psikolojik ya da fiziksel huzursuzluğun (yerinde duramama, öfkeli davranışlar vb.) azaltılması için kullanılır. Ciddi manik dönemin tedavisinde ya da hasta tedaviyi reddediyorsa, ilaçların iğne formları ile tedavi devam ettirilebilir.

Depresyon tedavisinde kullanılan ilaçlar: Lityum, lamotrijin gibi duygudurum dengeleyici ilaçlarla birlikte antidepresan ilaçlar kullanılır. Ancak antidepresif ilaçların tek başına kullanımları, bipolar bozuklukta hipomani veya mani gelişmesine neden olabilir. Antidepresif ilaçlar etkilerini birkaç haftada gösterir, sabırlı olmak gerekir. Etkisi görülene kadar, uykusuzluk, kaygı, huzursuzluk için doktorunuz yatıştırıcı ilaç ekleyebilir. Depresyondan çıktığınızda, doktorunuz ilacınızı uygun şekilde kesecektir. Bazen antipsikotik ilaçlar da kullanılmaktadır.

Koruyucu amaçlı kullanılan ilaçlar: Bipolar bozukluğun belirtilerini kontrol etmekte en önemli ilaçlar duygudurum dengeleyicileridir. Bunlar lityum, valproat, karbamazepin, lamotrijin, antipsikotiklerdir.

Hangi ilaçların kan düzeyi bakılmalıdır ve neden bakılmalıdır? Lityum, valproat ve karbamazepinin kan düzeylerinin belli aralarla (lityum için en çok 2-3 ayda, valproat ve karbamzepin için en çok 6 ayda bir) kontrol edilmesi gerekir. Çünkü bu ilaçlar belirli kan düzeyleri arasında tedavi edicidir. Lityum için kan düzeyi 0.60-0.80 (hastalık döneminde 0.80-1.20), valproat için 50-150, karbamazepin için 6-12'dir. Düşük kan düzeylerinde etkili olmazlarken yüksek kan düzeylerinde istenmeyen yan etkilere ortaya çıkabilir.

Kan düzeyi bakılırken dikkat edilmesi gerekenler: Kan düzeyi bakılacağı zaman özellikle son bir haftadır eksik ya da fazla ilaç içmediğinizden emin olun yoksa kan düzeyi doğru olmayacaktır. Akşam hangi saatlerde ilaç alındıysa 12 saat sonra sabah aç karna kan verilmelidir. Kan düzeyi bu şekilde bakılmaz ise güvenilir olmayacak ve doktorunuzu yanlış yönlendirecektir.

Lityum tedavisi başlarken doktorunuz böbrek ve tiroid işlevlerinizi kanda kontrol edecektir. Kadın hastaların ilaç kullanırken hamile kalmaması gerekir. Hamileliğin özellikle ilk 3 ayında ilaçların bebek üzerine istenmeyen yan etkileri olabilir. Çocuk planlayan kadın hastaların mutlaka doktorları ile görüşmesi gerekir.

Lityumun günlük dozu doktorunuz tarafından kan düzeyine göre ayarlanacaktır. Kendi başınıza ilaç dozunu artırmayın ve azaltmayın. Lityum genellikle günde 2 ya da 3 dozda alınır. Çoğu kişi ilacı yemekle birlikte almayı tercih etmektedir. Bulantıyı önlemek için tok karna ilaç içmenizi öneririz.

Lityum kullanan kişilerde su ve tuz alımı çok önemlidir. Lityum yan etkisi nedeniyle sık idrara çıkarır, bu nedenle susuzluk hissedilir. Sık idrara çıkmamak için su almayı azaltırsanız lityum kan düzeyi artacak ve lityumun böbreklerden atılımı yavaşlayacaktır. Sağlığınız için tehlikeli olabilir. Tuz ile ilgili olarak tuz alımınız çok azaltırsanız (her zamankinden belirgin olarak azaltırsanız) yine lityum böbreklerden daha yavaş atılacaktır ve lityum kan düzeyi artacaktır. Zehirlenme belirtileri ortaya çıkabilir.

Lityumun yan etkileri nelerdir? Susuzluk hissi ve sık idrara çıkma; bulantı hissi; ellerde titreme; hafif uyku hali (özellikle yüksek kan düzeylerinde); hafif kas güçsüzlüğü; hafif kilo alımı; ağızda metalik tat; aknelerde artış görülebilir. Lityum böbreklerden atılarak bedeni terk ettiği için 6 ay- yılda bir böbrek tahlillleri yapılmalıdır. Özellikle kadın hastalarda tiroid bezi bozuklukları daha sık görülebildiği için kanda tiroid hormonları 6 ayda bir bakılmalıdır.

Lityum zehirlenmesi belirtileri: Lityum kan düzeyi çok yükseldiği zaman (fazla ilaç alınması, su ve tuz kısıtlaması veya bazı ilaçların birlikte kullanımı nedeniyle) ısrarlı ishal (günde 3-4 kezden fazla), bulantı - kusma, ellerde ve bacaklarda şiddetli titreme, kas krampları, görme bulanıklığı, uyku hali ve denge bozukluğu görülür. Bu belirtiler ortaya çıkarsa hemen doktorunuza ya da en yakın hastaneye baş vurunuz.

Lityum kan düzeyini artıran ilaçlar: ağrı kesiciler (nonsteroid antienflamatuvarlar), antihipertansifler (idrar sökücüler ve ACE inhibitörleri) ve bazı antibiyotikler. Başka doktorlar size ilaç reçete ettiği zaman doktorunuzu arayınız ve ilaç etkileşimi olup olmadığını sorunuz.

Karbamazepin ya da valproat başlarken doktorunuz karaciğer işlevlerinizi ve hemogramınızı kontrol edecektir. 6 ay ile yılda 1 kez benzer tahlillerinizin tekrarlanması gerekir. Kadın hastaların bu ilaçları kullanırken hamile kalmaması önemlidir. Hamileliğin ilk 3 ayında herhangi bir ilaç kullanımı bebeğe istenmeyen etkiler oluşturabilir. Lityuma benzer şekilde ilaç doktorun önerdiği dozlarda kullanılmalı ve ilaç dozu azaltılıp çoğaltılmamalıdır.

Valproatın yan etkileri: bulantı, kilo alımı, uyku hali, ellerde titreme ve geçici saç dökülmesidir. 20 yaş altında kızlar kullandığı zaman adet kanamalarının düzeni izlenmelidir.

Karbamazepinin yan etkileri: uyku hali ve çift görme olabilir. Uzun süre karbamazepin kullanılacak ise kemik erimesine karşı kalsiyum ve D vitamini eklenmesi gerekebilir.

Lamotrijini doktounuzun tavsiye ettiği şekilde kullanınız. Hızlı doz artırılması deri döküntülerine yol açabilir. Deri döküntüleri ortaya çıkarsa doktorunuza başvurunuz.

Bazı antipiskotik ilaçlar (Zyprexa, Risperdal, Leponex ve Seroquel) kilo alımına yol açabilir. Bu nedenle ilaç kullanımı sırasında 1-2 kilo aldığınızda kilo alımını kontrola başlamanız gerekir. Kilo alımı şeker ve kalp hastalığı riskini artırdığı için çok önemlidir. Bu ilaçları kullanmaya başlamadan ve başladıktan 3 ay sonra ve her yıl kan şekeri ve kan yağlarını (kolesterol ve trigliserit) kontrol etmek gerekir.

Doktounuzun tavsiyesi dışında ilaç kullanmayın, ilaçların dozunu artırıp azaltmayın. İstenmeyen etkiler ortaya çıkarsa doktorunuza başvurunuz.

Neden yan etki ortaya çıkar?

Her ilacın en az bir yan etkisi mutlaka vardır. İlaçların yol açtığı yan etkiler şunlara bağlıdır:

  • -Kullandığınız ilaç ve dozu
  • -Vücut kimyanız
  • -Yaşınız
  • -Kullandığınız diğer ilaçlar
  • -Diğer hastalıklarınız

Akut tedavide yüksek doz ilaç kullanımı veya birkaç ilacın bir arada kullanımı yan etkileri arttırabilir. Bazı hastalarda görülen ciddi yan etkiler yüzünden ilaç değişikliği yapmak gerekebilir. Eğer yan etkiler sizin için sorun çıkarıyorsa, doktorunuz şunları önerebilir:

1- Aldığınız ilaç miktarını azaltmak

2- Başka bir ilaca geçmek

3- İlacınızı akşam almak

4- Yan etkiyi azaltacak başka bir ilaç eklemek

Unutmayın: ilacınızı kendi kendinize değiştirmeniz çok tehlikeli sonuçlar doğurabilir! !

Elektrokonvülzif tedavi (EKT, Elektroşok) nedir?

Halk arasında hakkında oldukça olumsuz düşünceler ve yanlış inanışlar var olmasına karşın EKT özellikle şiddetli depresyonda hayat kurtarıcı, güvenilir ve etkili bir tedavidir. Özellikle önceden başarısızlıkla sonuçlanmış antidepresif ilaç kullanımı varsa, antidepresif ilaçlarla birlikte sakıncalı olabilecek başka ilaçlar kullanılmaktaysa, ayrıca gebelerde ve yaşlılarda EKT güvenle uygulanabilir. Bazen ilaçlara yanıt alınamayan manik dönemde de kullanılabilir. Tedaviye yanıt vermeyen bipolar hastaların koruma tedavisinde de yeri olduğu gösterilmiştir.

Ne zaman hastaneye yatmak gerekir? 

Manik hastaların genelde içgörüsü yoktur (hasta olduklarını kabul etmezler). Maddi ve manevi zararları önlemek ve ilaç tedavisinin düzenini sağlamak için hastaneye yatış gerekir. Eğer intihar girişimi riski varsa yine hastaneye yatış gereklidir. Manik ve depresif dönemlerin erken tanı ve tedavisi, hastaneye yatış olasılığını azaltır. 

İlaç tedavisinin süresi nedir?

İlaç tedavisini kestiğinizde hemen ilk günlerde hastalık belirtileri başlamayabilir ama mutlaka yineleyecektir. Tedaviniz hayat boyu olmasa da çok uzun sürecektir. Yapılan çalışmalarda düzenli olarak 5 yıl boyunca koruyucu tedavi kullanan ve bu dönemde hiç hastalanmamış kişilerin önemli bir bölümünde bile ilaç tedavisi kesildikten sonra hastalığın tekrarlamaya başladığı ortaya konmuştur.

Bipolar bozukluğun tedavisinin başarıyla sürmesi için sizin ve ailenizin hastalık ve tedavisi gibi konularda hem ilgili hem de bilgili olması gerekir. Bazen ilaç tedavinizi kendiliğinizden kesmek isteyebilirsiniz: 

1) Kendinizi iyi hissedebilirsiniz ve artık ilaca gerek kalmadığını düşünebilirsiniz

2) Coşkulu olan ve kendinizi çok iyi hissettiğiniz dönemlerinizi özleyebilirsiniz 

3) İlaçların yan etkilerinden rahatsız olabilirsiniz. 

4) Bu hastalığın sadece hayatınızdaki stresli olaylarla ilişkili olduğunu düşünüp, bunlardan uzak durarak veya farklı şekillerde başa çıkmaya çalışarak, hastalığı kendi başınıza önleyebileceğinizi düşünebilirsiniz. 

Hangi sıklıkla doktorla görüşmek gerekir?     

Hastaneye yatmadan, ayakta geçirilen mani veya depresyon dönemlerinin tedavisinde belirtileri gözden geçirmek, ilaç dozunu kontrol etmek, yan etkileri konuşmak için haftada en az 1 kez, gerektiğinde her gün doktorunuzla görüşmelisiniz. Düzelme sağlandığında birkaç ayda bir görüşebilirsiniz. 

Eğer aşağıdakiler varsa, randevunuz olmasa da doktorunuzu aramalısınız:
  •  -İntihar düşüncesi veya şiddet hissi olduğunda,
  •  -Duygudurumunuzda, uykuda, enerjide değişiklik olduğunda, 
  •  -İlaç yan etkilerinde değişiklik varsa,
  •  -Başka ilaçlar kullanmanız gerektiğinde,
  •  -Ani cerrahi müdahale kararında, dişle ilgili cerrahi girişim öncesinde.

Bipolar bozukluk tedavisinda ilaç dışı tedaviler var mı?

Bipolar bozukluğun ilaç tedavisi ile olumlu sonuçlar elde edilmektedir. Ancak bazı durumlarda ilaç tedavisi tek başına hastaların tüm gereksinimlerini karşılayamamaktadır. Bu nedenle son yıllarda, hastalık belirtilerinin yanı sıra yaşadıkları psikolojik ve sosyal sorunlar da tedavinin bir parçası olarak ele alınmaya başlamıştır. Bu psikolojik tedavilerin amacı, hastanın bağımsız olarak yaşamını sürdürmesine destek olmak ve yaşam kalitesini yükseltmektir.

En önemli psikolojik tedavi hastanın ve ailenin hastalık hakkında bilgilenmesidir.

Psikoterapinin ilaç tedavisinin yerine geçmediği ve ilaçla birlikte uygulandığı unutulmamalıdır. Psikoterapi hastanın iyilik döneminde uygulanır.

Hastalık dönemlerinden korunmak için hastaların yapabileceği şeyler var mı?

Kesinlikle var. En önemlisi hastalık hakkında doğru bilgi edinmektir. Ancak sadece bilgi edinmek yeterli değildir, hastalığa uyum sağlamak için kendinize ve yakınlarınıza zaman tanıyın. İlacınızı doktorunuzun önerdiği şekilde kullanmak ve uykunuza dikkat etmek diğer önemli konulardır. Hastalık dönemini başlatabilecek riskler ve sizi koruyacak etkenleri şöyle sıralayabiliriz:

1. İlaç tedavisini kesmeyin: En önemli risk etkenidir. İlaç tedavinizi doktorunuzun önerdiği şekilde uygulamanız gerekir. İlaç tedavisi hakkında sorularınız varsa bunları daima doktorunuzla konuşun.

2. Stresli yaşam olayları sırasında uykunuza dikkat edin: Herkesin yaşamında stresle karşılaşması kaçınılmazdır. Bipolar bozukluğu olan hastalarımızın stresli yaşam olayları ile karşılaştığında dikkat etmeleri gereken en önemli konu, başta uyku düzeni olmak üzere günlük yaşamlarındaki düzeninin bozulmamasını sağlamalarıdır.

3. Alkol ve madde kullanımından kaçının: Alkol, "sosyal içicilik" dediğimiz en fazla haftada bir kez ufak bir kadeh alkolu aştığında hem uykunuzu hem de günlük düzeninizi bozar, bazı ilaçlarla olumsuz etkileşime girer. Bu nedenle alkolden ve esrar gibi maddelerden uzak durulmalıdır.

4. Uyku düzeninde değişiklik yapmayın: Bipolar bozukluğu olan hastaların en çok dikkat etmeleri gereken konulardan birisi düzenli yaşam ve uykudur. Vardiyalı çalışma düzeni, farklı saatlerde uyumak ve uyanmak gibi günlük yaşamdaki düzensizlikler önemli risklerden birisidir.

5. Günlük yaşamınızı düzenleyin: Günlük yaşamınızdaki programınızın düzenli olması, benzer saatlerde uyanmak, dışarı çıkmak, yemek yemek daha önce de vurguladığımız gibi önemli koruyucu etkenlerden birisidir.

6. Aile ya da arkadaş sorunlarını çözümlemeye çalışın: Aile, evlilik ve arkadaş sorunlarını konuşurken öfke, eleştiri ifadelerinden kaçınmakta yarar vardır. Sorunlarınızı ve beklentilerinizi  "ben" dilini kullanarak, yani kendi duygu ve beklentilerinizi anlatarak çözümlemeye çalışın.

7. Duygudurumunuzu gözleyin: Hergün nasıl hissettiğinizi kaydetmeniz, duygudurumunuzu ve hastalığınızın gidişini gözlemeyi ve izlemeyi sağlayan, hem siz hem doktorunuz için çok yararlı bir araçtır. Bu amaçla geliştirilen Duygudurum Günlüğü'nü ekte bulabilirsiniz.

8. Sosyal desteklerinizi harekete geçirin: Sıkıntılarınızı paylaşabileceğiniz, hastalandığınızda ne yapılması gerektiğini bilen, size destek olduğunu hissettiğiniz yakınlarınızın olması koruyucu etkenlerden birisidir. Bu nedenle varolan yakın ilişkilerinizi geliştirmenizi, yeni ve yakın ilişkiler geliştirmenizi önerebiliriz.

9. Acil durum planı hazırlayın: Hastalandığınızda kimin ne yapması gerektiğini aile bireyleri ve doktorunuzla önceden konuşmanız hastalık dönemlerinde size ve özellikle de hasta yakınlarına büyük kolaylık sağlamaktadır. Hastalık dönemlerinde hastalıklarını kabul etmedikleri için hastaları hastaneye getirmek çok güç olabilir, kimi zaman yakınları zorla getirmek zorunda kalabilirler. Hasta iyilik dönemindeyken, hastalanınca hastaneye gelmek istemese de onu hekimine götürmek konusunda onay alınmalıdır. Hastaneye getirme konusunda kimden yardım alınabileceği hastayla konuşulup belirlenmelidir. Özellikle manik dönemde hsatalarımız en yakın oldukları kişilerle daha fazla sorun yaşamaya yatkın oldukları için bu kişinin hastanın onayladığı aile büyüğü ya da saygı ve güven duyduğu bir kişi olabilir.

Özellikle manik dönemde hastalarımız bütçelerinin çok ötesinde alışveriş yapmak, hızlı araba kullanmak, cinsel ilgide artışa bağlı olarak hastalık dışında uygun görmedikleri ilişkilere girmek gibi davranışlarda bulunabilirler. Bu davranışları önlemek için yine iyilik dönemindeyken, hastalandığınız takdirde kredi kartlarının, araba anahtarlarının aile bireylerine verilmesinin ve hastaneye yatışınızın onayını vermenizde yarar vardır. Aksi takdirde hastalık döneminde gerek aile bireyleri gerekse hastalarımız istemeden hastaneye getirilmekten rahatsızlık duymakta ve ilişkilerini olumsuz etkileyebilmektir. Bu dönemde amacımızın hastayı korumak olduğu unutulmamalıdır.  

Bu haber toplam 63151 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.