Alatlı'ya Göre Baykal'ın Video Skandalı

Alatlı'ya Göre Baykal'ın Video Skandalı
Sıradışı yorumlarıyla tanınan Alev Alatlı'dan 'Deniz Baykal olayı'na ilginç yorumlar geldi. Olayı " Baykal'ın'temel içgüdüsü' olarak nitelendiren Alatlı'dan çarpıcı açıklamalar...

Gazete Habertürk'ten Kutlu Esendemir, siyasi aktüaliteyi en ince detayına dek izlemeyi de ihmal etmeyen yazar/düşünür Alev Alatlı'yla, Baykal skandalı üzerine konuştu...

Nedir sizce Baykal'ın bu içine düştüğü durum?

Vallahi, Kutlu Bey, bilemem ki! Ama daha 1990'da, Baykal'ın bir ilişkisi olduğunu duyardım.

Görüntülerdeki kadınla mı?

Sekreteri derlerdi ama o sekreter bu hanım mıydı, başkası mıydı? Gerçek miydi, iftira mıydı? Duyardım ve hiçbir zaman üzerinde de durmadım doğrusu. Görüntülerin şu veya bu biçimde, intikam alır gibi ortaya dökülmesi çok aşağılık. Tartışılacak bir tarafı yok. Böyle ortaya dökülmemeliydi. "İlk taşı günahsızlar atsınlar" nitekim.

Kendisi bu olayın üstesinden gelebilecek midir?

Gelemezse şayet, bu yük, zaten kaybetmek üzere olduğu bir oyunda olsa olsa bir yan faktör olarak kullanılacaktır. Yani, ben ne delegelerinin, ne de seçmenlerinin bundan dolayı küseceğini inanmıyorum.

Tam tersine bir mağduriyetin kurbanı olarak alkışlanabilir mi?

O kadar da değil! Ödüllendirilmez. Ama eğer Deniz Bey, pozisyonunu, konumunu kaybedecekse, asıl neden bu skandal olmayacaktır. Deniz Bey'in performansına rağmen hâlâ orada kalması zaten bir mucizeydi. O bakımdan, hangi noktada partililer bu olayı bahane eder de, yıllardır yapamadıkları bir şeyi yapar, muhalif bayraklarını dalgalandırırlar? Son tahlilde kimsenin, "Vay! Bu ne rezalet" diyerekten, genel başkanlarını taşlamaya kalkacağına ihtimal vermiyorum.

Nasıl düştü Baykal böyle bir kaosun içine?

Deniz Bey'in yaşadığı temel içgüdü zahir. Cinsellik, üreme, bunlar temel içgüdüler. Sırf yumurtlayabilmek için akarsuya ters yüzen, çağlayanlar atlayan, yumurtlar yumurtlamaz da ölen balıkları düşünün. Üreme ve onun olmazsa olmazı cinsellik, en temel içgüdüdür. Yaşla, başla değil, sağlıklı bedenle ilgisi var. Deniz Bey'i oturduğum yerden çözümlemem mümkün değil ama çok da şaşırmış değilim doğrusu.

Toplum niye şaşırdı?

Bence toplum da pek şaşırmış değil. İntikam alıyor.

Nasıl bir intikam bu?

Bir biçimde yücelmiş kişilerin aşağıya çekilmesi, "eşitlenmişlik" gibi bir duygu yaratır ya toplumlarda, o anlamda bir intikamdan bahsediyorum. Hatırlasınıza, (Bill) Clinton nasıl patladıydı? Amerika gibi, her şeyin ayağa döküldüğü, alenileştirildiği, cinselliğin bu kadar uluorta yaşandığı bir toplumda Clinton'un başına geleni gördük. İfade verişini seyrederken tüylerim ürpermişti, "Niye yapıyorlar bunu bu adama?" diye utanmıştım. Hani vardır ya, işkence, insana işlenen suçtan daha ağır gelir, öyle bir şey. "Anlat bakalım: İşte şöyle mi yaptın, böyle mi yaptın? Nereden tuttun, nereden bıraktın?" Sorgucuların aslında kendilerini akladıkları bir tür engizisyon mahkemesi gibiydi. Ağır bir psikolojik travma olmalı. Hele de Deniz Bey gibi, "En etik benim" iddiasını yansıtmaya özen gösteren biri için. Partisini bir biçimde Cumhuriyet'in, Atatürk'ün, değerlerinin yegane temsilcisi olarak takdim eden birisi için.

Partinin ucunu Atatürk'e bağlamak cinsel yaşama engel mi?

Tabii ki hayır. Söylemeye çalıştığım Deniz Bey'in senelerce, deyiş yerindeyse, bir "etikler manzumesi" imajına sahip çıkmış olması. Paraya pula bulaşmayan etik bir siyasetçi. Hitabetiyle, giyim kuşamıyla etik ve elit. Hatta üstenci. Bu skandalın kendisini Tanrı'nın ölümlü kullarıyla eşitleyen bir tarafı var ki, herşeyden önce egosuna darbe. Bu saatten sonra o aşağılık kasetle anılacak olması, çok yazık. Biraz elit, biraz üstenci, ama sıradan olmayan bir siyasi portre çizerken, bir anda fenersiz yakalandı. Alllah! Milletin keyfine bakın. "Deniz Bey de bizdenmiş abi!" (Gülüyor)

Tabii bu skandalın başaktörlerini konuşuyoruz. Bir de bunun mağduru eşler var.

Korkunç! Şöyle söyleyeyim: İstenmeyen bir eş olarak ekspoze (açıkta bırakılma) edilmek çok zor. Biliyor olsanız bile, eşinizi çok seviyor olsanız bile. Çok zor. Onur kırıcı bir şey.

Nesrin Baytok'un politik yaşamı sürer mi?

A, bakın, onunki büyük ihtimalle biter. Daha kolay biter, zira ikisi aynı kefede değiller. Bir kere o bir kadın. Deniz Bey erkek. Yani bir taraftan bu avantajı var, diğer taraftan da kendisinden nemalanan, beklentileri olan bir çevresi. Oy potansiyelini kat kat aşan mali kaynakları olan bir partinin lideri kendileri... Bir başka kulvara atlıyor gibiyim ama söylemeden geçemeyeceğim, bence Deniz Bey'in en büyük hatalarından birisi CHP'yi, "Atatürk'ün partisi" olarak konumlamaktan vazgeçmemesiydi. Hal bu olunca, bir, demokratikleşme sürecinde Kemalizm'e yönelen doğru yanlış her eleştiri CHP'yi vurdu. İki, rol modeli kalmadı. 21. yüzyılda savunulamayacak davranışları aklamak zorunluluğu gibi bir açmazda kaldılar.

Siyasi yaşam neden bir yolsuzluk dosyasıyla sonlanmaz da, bir seks skandalıyla noktalanabilir?

Ah! Ama Kutlu Bey, neden bana bunu soruyorsunuz? Yolsuzluk denen şey, bir milletin elbirliğiyle hoşgördüğü değilse, öte yana baktığı bir oluşumdur zaten. Biraz az, biraz çok ama "Bal tutan parmağını yalar" düsturunun geçerli olduğu bir ülkedir burası. "Allah kaşınacak tırnak vermesin" derler. "Devletin malı deniz, yemeyen..." dendiğini hep biliriz. Bu ülkenin insanları, ne zamandan beri yolsuzluğu ciddiyetle ve şiddetle terbiye etmeye soyundular ki?

Ya seks skandalı?

İlle de bitirir diye bir öngörüde bulunamayacağımı söylüyorum. Ancak, Deniz Bey durumunda kendisini diğer fanilerle eşitlediğinden, havasını alacağı için durum daha vahimdir. Tescilli çapkın kurtarır da, aile babası, hatta dedesi, siyasi "iffet" sahibi duruşunu işleyegelmiş olan Baykal'a reva görülen şamar daha ağır olacaktır.

İSLAMİ MEDYA UTANMIŞ OLABİLİR

Baykal'ın görüntüleri önce bir İslamcı habervaktim.com sitesinde yayınlanıp her yere yayıldı ama İslami duyarlılığı olan gazeteler sonrasında bu haberi görmedi.

En iyimser tahminle utanmış olduklarını umuyorum. "Kol kırılır, yen içinde kalır" anlayışına sadık kalmışlardır diye düşünmek istiyorum. İslami dediğimiz medyanın genel tavrına yakışan da bu olmalıdır. İslam hukukunda da bilirsiniz; bir kabahatin aleni işlenmesi iki misli cezaya sebep olur. "Şarap içecekseniz, sokakta değil evinizde için, kendi damınızın altında için" derler. İki yüzlülükten değil, kötünün çevresini ihata etmek, kanser uru misali olduğu yerde izole etmek için. Günümüz Türkiye'sinin, "Yüzleşelim, içimiz dışımız bir olsun" gibisinden, "Batılı" olduğu düşünülen tavrına aykırıdır ama derin bir düşünülmüşlüğün sonucudur.

Mahremiyet bunun neresinde kalıyor?

"Mahrem" diye bilegeldiğimiz alanı ifşa etmenin kime ne yararı olduğunu iyi düşünmemiz gerektiği kanaatindeyim. Kötülüğü, pespayeliği deşeleyip, ifşa etmek için yarışmak, kime, nasıl iyi gelir, saptamak lazım. Günümüzdeki açılmak, dökülmek, ifşa etmek, suçlamak şeklinde gelişen Batılılaşma sürecinin örtülü kalmış haksızlıkları meydana çıkarmak gibi bir yanı olduğu inkar edilemez ama acaba ürküttüğü kurbağaya değer mi? Bir de bu taraftan bakmak lazım.

Burada bir ikiyüzlülük yok mu? Siz Baykal'ın kasedini sitenizde yarım saat kullanıp dünyaya yayacaksınız. Öte yandan hiçbir şey olmamış gibi ertesi gün gazetenizde konuyu yok sayacaksınız.

Ayıp, çok ayıp! Hele de kendisine "Müslüman" diyen birine hiç ama hiç yakışmayan, hatta günaha sokan bir tutum! İkiyüzlülük var, tabii! Nesini yadsıyacaksınız! Ayıptır, ayıp!

BU MÜJDE AR MODELİ BİR İLERİCİLİK

Başbakan olayı öğrenir öğrenmez müdahale ediyor ve görüntülerin kaldırılmasını istiyor.

Tayyip Bey'den de beklenen budur. Çok ender gördüğümüz, vakur bir davranış.

Baykal'ın da özellikle özel hayatlar konusunda hep bir duyarlılığı vardı.

Evet de, bakın, "daha ilerici" olduğu iddiasındaki siyasi partilerin mensupları, her zaman bu tür ilişkilerde biraz daha geniş olmuşlardır. Buradan baktığınızda, Baykal'ın işinin, Tayyip Bey'inkinden daha zor olduğunu görürsünüz. Muhafazakar partilerde, bu bağlamda eleştirilecek, ayıplayacak yandaşa pek az rastlanır. Oysa kendilerine "ilerici" sıfatını yakıştıran, siyasi oluşumlar, tuhaf bir "Batılılaşma" insiyakıyla (içgüdüsüyle) cinsel özgürlükleri öncelemeyi seçerler. Sonuç, cinsel ihtiyaçlarınızı davul zurnayla ilan etmekten sakınmadığınız, boğazın dokuz boğum olduğunun unutulduğu, Müjde Ar modeli bir ilericiliktir. Bu modelin yadırganmadığı, doğal karşılandığı, hatta onaylandığı siyasi partilerde, ne denli aksak olursa olsun, özel hayatları deşmemek dillendirilmemiş bir mutabakata dayanır. İşte bu mutabakat bir yanıyla Deniz Bey'i aklayan mutabakatken, diğer yanıyla da zora sokan mutabakattır. Tayyip Bey'in partisinde daha kolay, çünkü "kötü" örneği kınayacak partili sayısı daha çoktur.

CHP tabanı bu olayı affeder mi?
Affeder, efendim, affeder. Rahmetli Özal'ın dediği gibi, "Alışırlar." Hem de pek hızlı alışırlar

Bu haber toplam 4981 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum