Aileler dikkat! Okulu bırakma sebebi
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB), çocuklarda çok sık yaşanan bir sağlık sorunudur. DEHB, görülme sıklığı %5-7 arasında olarak karşımıza çıkmaktadır. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olanların, olmayanlara göre okulu bırakma oranının %32-%40 daha fazla olduğu belirlenmiştir.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun, dikkat ve konsantrasyon bozukluğu, aşırı hareketlilik gibi kendini gösteren psikiyatrik sorun olduğuna dikkat çeken Özel Eğitim Öğretmeni ve Psikolog Mine Ağır, “‘Enerjisi hiç bitmiyor, hiç yorulmuyor.’ ifadesini, ebeveynlerden sıklıkla duymaktayız. Bu ifade, aşırı hareketliliği olan çocuklarda sıklıkla görülen belirtilerden yalnızca bir tanesidir. DEHB, doğru bir tedavi ile yaş ilerledikçe belirtilerinin kaybolması beklenen bir sağlık sorunudur. DEHB, bireyleri hayatları boyunca olumsuz olarak etkileyebileceği için erken yaşta tespiti ve tedavisi son derece önemlidir." dedi.
Okul Çağındaki Çocuklara Dikkat!
Okul çağındaki çocuklarda görülen dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu konusunda dikkatli olunmasını gerektiğini vurgulayan Özel Eğitim Öğretmeni ve Psikolog Mine Ağır, şunları söyledi: “DEHB, görülme sıklığı %5-7 arasında olarak karşımıza çıkmaktadır. Çocuklukta başlayıp %60-70 oranında yetişkinlikte de devam edebilen bir bozukluktur.
DEHB, özellikle okul çağındaki çocukları kaliteli bir eğitim alma sürecinde etkileyebilmektedir. DEHB ile ilgili yapılan araştırmalar, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olanların, olmayanlara göre okulu bırakma oranının %32-%40 tan daha fazla olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Okul öncesi dönem ve okul çağında belirgin hale gelebilen DEHB, sıklıkla erişkinliğe kadar sürebildiği için mutlaka doğru bir programla tedavi altına alınmalıdır.” dedi.
DEHB Neden Olur?
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun birçok nedenden kaynaklanabileceğini dile getiren Psikolog Mine Ağır, “DEHB, genetik bir nedene dayandığı düşünülen, nörobiyolojik bir bozukluktur. DEHB'ye doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrası yaşanan problemler de neden olabilir.
Doğum öncesinde gelişen sebepler içerisinde; genetik nedenler, gebelikte kullanılan sigara, alkol, uyuşturucu madde, gebelik enfeksiyonları, genetik hastalıklar (otizm, down sendromu...) ve kullanılan ilaçlar vardır.
Doğum sırasında gelişen sebepler içerisinde; zor doğum, oksijen yetersizliği, düşük doğum ağırlığı, doğum sonunda uzamış sarılık, erken doğum, ikiz, üçüz gebelikler vardır. Doğum sonrası gelişen sebepler ise; menenjit, ensefalit, kafa travmaları, beyin tümörleri, havale, demir eksikliği, kimyasal zehirlerdir. (kurşun gibi).” diye konuştu.
Belirtileri Nelerdir?
DEHB’li çocuklarda görülen belirtiler hakkında bilgi veren Mine Ağır, ”Aşırı hareketlilik şeklinde de kendini gösterebilir ve özellikle küçük yaşlarda kendilerini riske atabilecek ve hatta zarar verebilecek davranışlarda da bulunabilirler. Bundan dolayı DEHB belirtilerini ayrı ayrı incelemek daha faydalı olacaktır.
DEHB olan çocukların davranışları çok iyi analiz edilmelidir. Eğer çocuğunuz, sizi dinliyormuş gibi görünüp ilgisini sürekli başka bir alana kaydırıyorsa, dikkati çok çabuk dağılıyorsa, yoğun düşünme gerektiren işlerden kaçınıyor ve bu işleri yapmaktan hoşlanmıyorsa, verilen komutları izleme de güçlük çekiyorsa, günlük işlerini unutuyorsa bu belirtiler dikkat eksikliğinin bir belirtisi olabilir.” şeklinde konuştu.
Sağlıklı İletişim Kurmak Önemli!
DEHB sorunu yaşayan çocuklar için kritik önemde olan aşamalardan bir tanesinin de aile, çocuk ve okul arasında iyi bir iletişim kurmak olduğunu söyleyen Ağır, şunları kaydetti: “DEHB sorunu yaşayan çocukların tedavisinde ilk aşama aile, eğer okul çağında bir çocuksa öğretmenleri ve destek alınan uzman arasında sıkı bir iletişim sürecinin yürütülmesiyle başlar.
Öncelikli diğer aşama ise DEHB’li çocukların ailelerinin DEHB konusunda doğru bilgilendirilmesi olmalıdır. Çünkü çocukta var olan sorunların nedenlerini başka bir yerde aramak, tedavi sürecini engellendiği gibi geri alınamayacak bir yaklaşımın sergilenmesine yol açabilmektedir.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite sorunu yaşayan çocuklara, aileleri tarafından sıkça uygulanan bir yanlışı da ifade etmem gerekirse; aileler, DEHB sorunu yaşayan çocukları cezalandırabilmekte ve çocuğun sorumluluklarını yapmamasını tembellik olarak niteleyebilmektedirler. Bu durum aile ve çocuk arasındaki iletişimi sekteye uğratabilmektedir. Tedavi sürecinde amaçladığımız nokta, aile ve çocuk arasında sağlıklı bir iletişim sürecinin devam etmesidir.” dedi.
Ebeveynlerin Yaklaşımı Nasıl Olmalıdır?
Tedavi süreçlerinde ailelerin neler yapabileceği konusuna da değinen Ağır, şunları söyledi: “Ebeveynlerin, çocuklarına karşı doğru yaklaşımlarda bulunmaları için gerekenleri şu şekilde sıralayabiliriz:
-Çocuğunuzun öncelikle DEHB tanısı olduğunu kabul etmelisiniz.-Çocuklarınızı diğer çocuklarla kıyaslamaktan kaçınmalısınız.-DEHB tedavisi, aileleri zorlayan bir durumdur. Bu konuda aileler sabırlı olmalılar ve umutsuzluğa kapılmamalıdırlar.-Çocuğunuzla iletişim kurarken ona nazik davranmalı ve onu bir birey olarak kabul etmelisiniz.-Çocuğunuzla iletişim kurarken onunla göz teması kurmalısınız. -Çocuğunuza net kurallar koymalı ve bu kurallar konusunda tutarlı davranılmalıdır ancak DEHB olan çocuklar kurallara uyma konusunda zorlanabilecekleri için bu çocukların kendileri ve aileleri için önemli olan kurallar seçilerek başlanmalı ve özellikle bu konuda aile danışmanlığı desteği almalıdırlar. -Çocuğunuzla kaliteli zaman geçirmeyi önemsemelisiniz. Çocuğunuzla zorunlu zamanlar dışında da birlikte olmanız, tedavi sürecine pozitif katkı sağlayacaktır.-Çocuğunuza onu sevdiğinizi ve yanında olduğunuzu her fırsatta hissettirmelisiniz. Çocuğunuz, onu her daim seven ebeveynleri olduğunu bilmelidir.” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.