Açılımın Psikolojik Handikapı: Algı Sorunu

Açılımın Psikolojik Handikapı: Algı Sorunu
“Türkiye’nin Kürt Sorunu Algısı” başlıklı raporda imzası bulunan SETA Başkanı Taha Özhan, açılım konusunda en önemli engelin, Kürtlerle Türkler arasındaki ön yargılar olduğunu söylüyor

İDRİS GÜRSOY / Aksiyon Dergisi


Yeni yasama yılında Meclis’e gelecek en önemli konulardan biri demokratik açılım paketi olacak. İçişleri Bakanı Beşir Atalay koordinatörlüğünde bir analiz grubu yoğun bir şekilde çalışıyor. Bakanlık bürokratlarının yanı sıra dışarıdan uzmanların da katıldığı grup, raporları, Atalay’ın toplumun çeşitli kesimleri ile görüşmelerinde aldığı notları, milletvekillerinden gelen teklifleri inceleyerek bir öneriler paketi hazırlayacak. Bakan Atalay, Meclis açılmadan önce bakanlar kuruluna bir sunum yapacak. Öneriler bakanlar kurulunda karara bağlandıktan sonra Meclis gündemine getirilecek. Siyasi partilerin de görüşleri alınarak kısa, orta ve uzun vadeli adımlar atılacak.

Peki, hükûmetin hız verdiği ‘demokratik açılım’ çalışmaları toplum tarafından nasıl algılanıyor? Süreci bekleyen tehlikeler neler? “Türkiye’nin Kürt Sorunu Algısı” başlıklı raporu SETA Siyaset Araştırmaları Koordinatörü Hatem Ete ile birlikte hazırlayan SETA Genel Koordinatörü Taha Özhan, açılım konusunda en önemli engelin, ön yargılar olduğunu söylüyor. Araştırma bulgularına göre toplumun yüzde 64,4’ü Kürtlerin ayrı bir devlet kurmak istediğini öne sürerken, ‘Hayır’ diyenlerin oranı yüzde 24,6. Bu algı etnik aidiyete göre iyice belirginleşiyor ve Türklerin yüzde 71,3’ü, Kürtlerin ise yüzde 30,3’ü “Kürtlerin ayrı bir devlet kurmak istediğini” ifade ediyor. Sürecin önündeki en önemli psikolojik engellerden biri olan bu algı, atılan en küçük bir adımın dahi ‘bölünme’ endişesiyle tepki görmesine neden oluyor.

SETA (Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı), 4 yıldır faaliyette olan Batılı anlamda bir düşünce kuruluşu. Ülkenin önemli sorunlarına ilişkin ciddi çalışmalar yapıyor, araştırmalar yayınlıyor. Kürt meselesi ile ilgili daha önce bir rapor hazırlamışlardı. “Türkiye’nin Kürt Sorunu Algısı” başlıklı yeni çalışma da bütün partilere gönderildi. SETA Genel Koordinatörü Taha Özhan, verilerden yola çıkarak açılım sürecine ilişkin sorularımızı cevapladı:

-Türkler, Kürtlerin ayrı bir devlet kurmak istediğine inanıyor mu?

Kürt’e de Türk’e aynı soruyu sorduk. Türklerin yüzde 71’i Kürtlerin ayrı bir devlet kurmak istediğine inanıyor. Bu çok yüksek bir sayı. Buradan baktığımızda Türklerin Kürt sorununu anlamlandırmasının arkasında bu soru var. Yani eninde sonunda ayrı bir devlet kuracaklarsa ne kültürel haklar ve Kürtçe eğitim hakkı verebiliriz ne de genel af ilan edebiliriz. Çünkü adam devlet kuracak yani diyor. Kürtlerin ise yüzde 70’i ayrı bir devlet kurmak istemiyoruz diyor; ama Türklerin çoğunluğu bunun tersine inanıyor.

-Bu yanlış algı, süreci etkiler mi?

Bu algının değişmesi lazım. Bu algı devam ettiği müddetçe yol alınmaz. Algı yönetimi her şeyden daha önemli. Sürecin sonucu tamamen bir algıdır, bir psikoloji meselesidir.

-Toplumda korku mu var?

Türkiye’nin fotoğrafını okumakta sağduyulu millet. Akrabalık da yaparım, komşuluk da diyor ama bu adamlar ayrı bir devlet kurmak istiyor da diyor. Yani bir korku var. Bu korkuyu yok etmediğimiz müddetçe bu sıkıntı sürer.

-DTP’den gelen bazı açıklamalar bu korkuyu güçlendirmiyor mu?

DTP biz üniter devlete saygılıyız demesine rağmen PKK ile özdeşleşmiş, Türk toplumunun zihninde Kürtler ayrı bir devlet istiyor algısına sebep olmuş. 10 yıldır Öcalan ‘biz ayrı bir devlet kurmak istemiyoruz’ dese de inanmıyor insanlar. DTP çok net olarak birlik bütünlük mesajını güçlendirmediği müddetçe bu Kürt meselesi, bir Türk gerilimini üretmeye devam edecek. Hükûmetin elini kolunu bağlayan bir şey bu.

-MHP’nin söyleminin toplumda karşılığı var mı?

MHP’nin Türkiye bölünüyor söylemi ne kadar irrasyonel olursa olsun toplumda bir karşılık buluyor. Bu tehlikeli. Çünkü 90’lardan bu yana Türklerle Kürtler aynı coğrafyada yaşıyor artık. Kürtlerin yüzde 45’i batıda yaşıyor. Aynı yerde bu kadar birbirinden şüphe eden iki topluluk bir gerilime yol açabilir. Dikkat edin bu yerlerde de MHP kazanıyor. Adam aynı dine, kitaba inanıyor, toplumsal anlamda bir sorun yok; ama siyasal meselelerde bu kadar ayrıştığında bundan sonrası ciddi bir problem. Bu siyasal ayrışma, toplumsal ayrışmaya dönüşmemeli.

-Ön yargılar nasıl kırılır? Korkular nasıl giderilir?

Toplumun güven duyduğu siyasal aktörler ön yargıyı kıracak açıklamalar yapmalı. Bunun en iyi örneği, kültürel haklarla ilgili ankette çıkan sonuç. En yüksek olumluluk kültürel haklara yönelik. Aslında bu soyut bir şey. Korkulması lazım. Ama İlker Başbuğ, ‘kültürel hakları vermeliyiz’ diye sürekli tekrarladığı için toplum bunu benimsedi. Aynı işlevi diğer siyasi aktörler de yapabilir. İkincisi, fiilî adım atılmalı. En sert adım TRT Şeş’in açılması değil mi? Bugün bu bölücülük oldu mu diyoruz? Toplumun yüzde 60’ı, iyi oldu diyor. Hükûmet bazı şeyleri tartışmadan adım atacak. Kürtçe ismi herkes konuşuyor. Şu anda toplum yüzde 70 itiraz ediyor ama hükûmet bir adım atsın, bunun ülkeyi bölmediğini göstersin, bu tartışma da biter. Sorunu çözmek Türkiye’yi büyütecek veya tam tersi, bu sorunu çözmediğiniz zaman küçülebilirsiniz. Bu fikri de topluma iyi anlatmak lazım. Ya çözer büyürsünüz ya da çözemezseniz kendi elinizle kurduğunuz denklemler tuzağa dönüşür. Bu kırılganlıktan kurtulmak gerekiyor. Adam bir eylem yapıyor, ortalık birbirine giriyor. Bir ülkenin geleceği buna bağlı olabilir mi?

-Süreç başarısız olursa ne tür siyasal sonuçlar çıkar?

Süreç akamete uğrarsa, diğer zamanlara benzemeyecek. Bunca yıl Türkiye sorunun varlığını inkâr etti. İlk kez ismini koyarak çözmeye çalışıyor. Bu devlet, hükûmeti ve askeri ile bu meseleye ilgi duyuyor, ismini koydu. İlgileniyor. Sıkıştırınca inkâr etmediler. Bunda başarısız olursak bunu yakın vadede yeniden başlatmamız mümkün değil. MHP biliyor ki sıkışmış bir bölge partisi. CHP geldiği yeri görüyor. DTP, etnik olarak sınırlamış kendini. 2020’yi görürüz.

-Siyaset yara alır mı?

Çözülmezse insanların siyasete güveni sıfırlanacak. Devlet-hükûmet-MGK çözüm istiyor, buna rağmen çözülmüyorsa bu insanların sinirlerinin boşalmasıdır. Bu gerilimleri uzun süre ayakta tutamazsınız. Bir de dış ayağı, istismar alanları var. Sorun çözülmezse bütün Ortadoğu açılımları akamete uğrar.

-Toplumsal sonuçlar nasıl olur?

Toplumsal meseleye geldiğimizde çok gerilimli. Çok sıkıntılı. İç içe geçmişlik var ama siyasal gerginlikler anlamında topluma baktığımızda bir çatışmanın da eşiğindeyiz. Bıçak kemiğe dayanmış, bölge partileri meselesi bunu gösteriyor. Herkes kendi mevzisine çekiliyorsa ne için çekiliyor? MHP ve CHP dar alanda. CHP’li CHP’li ile konuşuyor, MHP’li MHP’li ile... Sıkıntılar var. Devlette yok ama toplumda çatışmanın izleri var.

-Çatışma ihtimali var mı?

Daha önceki yıllarda iki kesim birbirine önyargı ile bakmadı. Şimdi durum farklı. 90’lardan sonra zorunlu olarak Kürtlerin göç etmesi ile meydana gelen toplumsal olaylar Türklerin Kürt algısını değiştirdi. Kürtlerin de Türklere bakışı değişti. Müslüman tebaada ilk kez iki kesim karşı karşıya geliyor. Bir şeyler koptu, eskisi gibi değil. Batıcı seküler dil toplumu çözdü. Müslümanlık barışı sağlamaya yeterli ama daha başka şeyler yapalım dediğinizde yeterli olmuyor.

-Burada en büyük görev kime düşüyor?

Kardeşlik duygusunun yüksek olduğu bir yapı var karşımızda. Siyaset kısmı ise dünyanın aksine inanılmaz provokasyonlara açık. Biri çıkıyor üç kelime söylüyor, ortalık birbirine giriyor. Siyasal ile sosyal makas açık. Devletin iradesi yok. İradesi olan bir devlet bu kadar toplumsal zemin güçlü ise böyle saçma sapan sorunlar çıkarmaz. Burada görev devlete düşüyor. Böylesine toplumsal mutabakat zemini varken sen nasıl siyasal sorun çıkarmayı başarıyorsun? Soru bu. Devlet aklını bulsun diye bekliyoruz.

-Türkiye bölünür tartışmasına nasıl bakıyorsunuz?

Bölünme meselesi çok düzeysiz bir tartışma. Hiçbir veri getirmeksizin her meseleyi bölünme ile karşılama yenilmişlik psikolojisi. 19. yüzyılın korkularından kurtulamama psikolojisi ile 20. yüzyılın ezberleri birleşiyor, bunu ortaya çıkarıyor. Üç Türk’ten biri bir Kürt’le evli ise nasıl bölüneceksin? Kürtler bütün ülkeye yayılmış durumda. Diğer bir konu, bir şey yapmadığın her beş yılda sorun ilerlemiş. Siyasal güç, siyasal temsil hakkı elde etmişler, Kütlerin yüzde 45’i batıda yaşıyor. Çözemediğin sürece bölücülüğe doğru gitmiyor mu? Eklediğin hiçbir şeyi yok edemiyorsun.

-Ankete katılan Kürt sayısının yüksek olmasıneden önemli?

Ankette temsil etme gücü yüksek bir Kürt popülasyonu çıksın diye sayıyı artırdık, 2000’e yakın Kürt’le görüştük. Değerler bağlamında en fazla önemsediğimiz iki şey vardı. Kürtler ile Türkler arasında bir ayrılık var mı? Ortaklık harcını aynı kelimelerle mi ifade ediyorlar? Sonuçlar hiç fark olmadığını gösterdi. Türkler ve Kürtler hemen hemen aynı oranda din, kültürel değerler, kardeşlik duygusu ve ortak vatan diyorlar.

Bu haber toplam 5242 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.