Televizyon Çocuk ve Mahremiyet
MİLLİYET- Şen, Diyanet Dergisi’nin Ocak sayısındaki "Aile Mahremiyeti ve
Mahremiyetin Korunması" başlıklı makalesinde, son yıllarda televizyon programlarında çıplaklık, evlilik dışı kadın-erkek ilişkileri ve cinselliği ön plana çıkaran tavırlar, tutumlar ve kıyafetler sergilendiğini ifade etti. Bu tür yayınlar karşısında "toplumun mahremiyet konusunda duyarsızlaştığını" belirten Şen, bu nedenle ebeveynlerin çocuklarına gelişimsel düzeylerine uygun programlar izlettirmeleri gerektiğini kaydetti.
Ebeveynlere, "nasıl daha etkili anne-baba modelleri olabilecekleri" konusunda eğitimler verilmesinin önemine değinen Şen, ayrıca ebeveynlere çocuklarının televizyon izleme alışkanlıklarını kontrol etme eğitimi verilmesi gerektiğini kaydetti.
Küçük çocukların televizyon programlarıyla ilgili eleştirel bir değerlendirme yapabilmeleri için eğitilmeleri gerektiğini ifade eden Şen, makalesinde şu görüşlere yer verdi: "Bir çocuğun cinselliği gelişimsel olarak belli evrelerden geçerek kavraması gerekirken, televizyonda kavrayamayacağı düzeyde cinsellikle karşılaşması, bu konudaki sağlıklı gelişimini çeşitli biçimlerde etkileyebilir. Bu nedenle çocukların televizyon izledikleri saatlerde gösterilen, cinselliğin açık biçimde sergilendiği, mahremiyetin ihlal edildiği yayınlar sakıncalıdır."
Şen, "televizyon programları ile birlikte gündelik hayatın en önemli alanlarından biri olan özel hayat kavramının esnekleştiğini, hatta hiçe sayıldığını" öne sürdü.
"Reality programlarında, insanların özel hayatlarının ve mahrem ilişkilerinin alenen sergilenmesinin programdaki insanlar ve yakınları için örseleyici olduğunu" kaydeden Şen, "Sergilenen özel hayat, sadece kişinin kendisini ilgilendirmemekte, yakınları da teşhir edilmiş olmaktadır. Daha önce, sırf bu nedenle aile içi cinayetler işlenmiştir. Bu tür programlarda sergilenen psikopatolojik davranışlar, telkine yatkın toplum bireyleri tarafından taklit edilebilir" görüşünü dile getirdi.
Aile mahremiyetinin korunması
Ailede yaşananların başkalarına yansıtılmasının sakıncalarına değinen Şen, aile bireylerinin kendi içinde bazı sınırları olması gerektiğini ifade etti. Şen, odalara girerken izin istemek, konuşmalarda saygılı olmaya dikkat etmek ve ev içindeki kılık kıyafete özen göstermenin aile bireylerinin birbirlerine gösterdikleri saygının gereği olduğunu kaydetti.
Mahremiyetin aile içinde kalarak dış çevreye karşı korunmasının önemine değinen Şen, "Aksi takdirde aile üzerinde herkesin yorum yapma hakkı doğmakta ve özel hayatlar seyirlik hale gelerek toplumsal bir anomiortaya çıkabilmektedir" değerlendirmesinde bulundu.
Şen, makalesinde şu önerilere yer verdi: "-Çocuğun odasına girerken büyüklerin kapıyı çalarak sesli olarak izin istemeleri çok önemlidir. Böylece çocuk, hem kendisine değer verildiğinin farkına varacak hem de özel odalara girerken izin istenmesini büyüklerden görerek öğrenmiş olacaktır.
Çocuğun 4 yaşından itibaren giyinirken bazı hususlara dikkat etmesi sağlanmalıdır. Özellikle misafirlerin yanında giyinilmemesi gerektiği öğretilmelidir. Giyinirken kapısını ve penceresini kapalı tutması çocuğaanlatılmalıdır.
Tuvaletteyken kapısını kapalı tutması gerektiği, banyo veya tuvalete girmek istediğinde kapıyı mutlaka çalması gerektiği de öğretilmedir. Böylece banyo ve tuvaletin özel bir alan olduğu fikri yerleşecektir. Evdeki kıyafetler konusunda da dikkatli olunması gerekir. Ebeveynlerin yatak ve ev kıyafetlerine günlük hayatta dikkat etmeleri çocuklar için de iyi bir model olacaktır.
Banyo yaparken de dikkat edilmesi gereken unsurlar olmalıdır. Çocuk kendi bedeni ile anne ve babasının bedeni arasında da sınırlar olduğunu öğrenmelidir."
Şen, "Çocuklara mahremiyet anlayışı kazandırmaya çalışırken zorlayarak, korkutarak ve katı bir disiplinle yaklaşılmamalı" uyarısında bulunarak,aksi halde söylenenin tersini yapan ya da öz güveni gelişmeyen bireyler haline gelebileceklerini kaydetti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.