Şüphecilerin El Kitabı "PARANOYAK" Çıktı

Şüphecilerin El Kitabı "PARANOYAK" Çıktı
Dennis Diclaudio'nun ruh sağlığından şüphe duyanların el kitabı olarak yazdığı 'Paranoyak', NTV Yayınları etiketiyle satışa sunuldu.

Dennis Diclaudio'nun ruh sağlığından şüphe duyanların el kitabı olarak yazdığı 'Paranoyak', NTV Yayınları etiketiyle satışa sunuldu. Kaygısız geçirilemeyecek denli kısa hayatımızda, beynimizdeki tüm arızaları iyi örneklerle anlatan kitapta kendinizle yüzleşebilirsiniz. 

Hey okur! İşte bir kitap, size kendinizi sınamanız için müthiş bir imkan sunuyor…

Kolay şaşakalır mısınız? Ya da yüksek sesler sizi gereğinden fazla irkiltir mi, kaslarınız sizi felç edecek kadar kasılır mı, sahi o ses neydi?

Ani bir gürültü, birden üzerinize sıçrayan biri, tavanı delip oturma odanıza düşen bir kutup ayısı… Burada bir Türk filmini hatırladım, anmadan geçemem. Cüneyt Arkın, uyuşturucu baronlarıyla mücadele ettiği 120 dakikalık filmin bir yerinde, onların toplantı yaptığı salonu duvarı delerek girmiş, yukarıdan baron masasının ortasına hiç de dengesini kaybetmeden konuvermişti. Azim böyle bir şey işte. Neyse biz gelelim, sizi şaşırtması muhtemel şeylere. Tepki gösterirsiniz doğal olarak. Kaslarınız kasılır, tansiyonunuz yükselir ve çığlık atarsınız. “Ah! Bir kutup ayısı…” Bütün bunlar beklenmedik ve sıra dışı uyarıcılara karşı verilen doğal tepkilerdir. Fakat ya beklenmedik ve sıra dışı uyarıcılara karşı verdiğiniz tepki biraz abartılıysa? Ya kapı her çarptığında havaya sıçrayıp deli gibi sallanmaya başlıyorsanız? Ya karınız ne zaman uzanıp omzunuza şefkatle dokunduğunda kalas gibi donup servi ağacı gibi yere devriliyorsanız?

ATEŞLE OYNAMA, PİROMAN DERLER!

Üzgünüm dostum! Kötü haber yolda… Siz bir hiperekspleksi hastasısınız… Bu nörolojik bir bozukluk. Ve bir kötü haber daha, tedavisi yok. Ancak belirtileri daha dayanılır kılabilmek için kaygı giderici ve kas gevşetici ilaçlar kullanılabilir. Bir de Kont Drakula'nın Kanlı Dehşet ve Çılgınlıklar Evi gibi mekanlarından uzak durmanızda yarar olabilir. 

Sahip olduğunuz çakmakların sayısı 12'den fazla mı? Sabahları kahvenizi içerken gazetelerin üçüncü sayfalarındaki yangın haberlerini takip eder misiniz? Bir orman yangını başlatıp da, raks ederek yükselen o ilk parlak alevleri seyrettiğinizde, bir an için hüzünlü ve yalnız varlığınızda bir boşluğun dolduğu hissine kapılır mısınız?

Düşünün… Göz alabildiğine ağaç. Soluk kesici. İçinde gerçekten bir şeyleri kıpırdatıyor. Bu güzelliğin ortasında esinlenmemek mümkün değil. Bir şeyler yaratman, bir ateş başlatman gerek!

Piromansınız! Ateşten büyülenmenize genellikle derin bir yalnızlık duygusu ve hüzün eşlik eder. Alev sizin için bu tür soğuk ve karanlık duyguların panzehiridir. Hastalığınız piromaninin nedenlerini bilmiyorsunuz. Depresyon ve yalnızlığın rol oynadığına kuşku yok. Fakat nedenleri bu kadarla sınırlı olsaydı şu anda yanmakta olan evlerin haddi hesabı olmazdı. Kimi uzmanlar piromaninin toplumsal yetenekleri zayıf olan insanların biçimsiz bir iletişim kurma çabası olduğu kanısında. 

SEN NEYMİŞSİN BE ABİ!

Ve işte, günümüzde en sık rastlanan ruh hastalığına geldi sıra. Siz de bazen yeterince takdir görmediğiniz duygusuna kapılır mısınız ve üstelik kendinizi bunca beğenirken? Sizi duyuyorum. Kendi gereksinim ve duygularınız başkalarınınkinden önce geliyor. Sahi zaten başkalarının gereksinimleri var mıdır ki? Evrendeki en önemli tek kişi sizsiniz canım… Diğer sorunların canı cehenneme…

İç sesinizi duyuyorum, diyorsunuz ki; “Nesi var bu insanların. Orada öylece oturup şu herifin gevezeliğini nasıl dinleyebiliyorlar? Benim yeni bir gömlek giymiş olduğunu görmüyorlar mı? Neden kimse beni mükemmel zevkimden dolayı kutlamıyor? 

Hastalığımızın adı, Narsisistik Kişilik Bozukluğu… Aşırı bencil ve egomaniksiniz. Ve tüm bu bozukluğu taşıyanlar gibi kendinizi dünyanın en zeki, en çekici, en yetenekli, en iyi araba süren, Red Lobster'da en iyi deniz mahsullerini sipariş eden insan sanıyorsunuz. Bu yazıyı yazarken beynimin içinde MFÖ şarkı söylüyor; “Peki peki anladık, sen neymişsin be abi!”

GÜNÜNÜZÜ REZİL EDEN FROTÖRİSTLER

Kimi uzmanlara göre narsisistik eğilimlerin ve bastırılmış aşağılık duygusunun, bebeklik döneminde giderilmemiş duygusal gereksinimden kaynaklandığı kanısında. Diğerleri ise, çocukluğun ilk yedi yılında yaşanmış bir taciz ya da travmadan kaynaklandığı görüşünde. 

İnsan temasının hasretiyle yanıp tutuşur musunuz? Başka bir insanın size sürtünmesi bedeninize haz dalgaları yayar mı? Fiziksel temasın esasen insani olduğunu düşünmek yanlış mıdır?

Bir bardasınız ve iç sesiniz durmadan konuşuyor: Şu kırmızı etekli, siyah bluzlu kıza bak. Vay canına! Gerçekten müthiş. Bir gün torunlarıma anlatabileceğim türden bir kız. İlgilenmiyormuş gibi davranmalıyım. Anahtar sözcük, özgüven. Biramı bitirip rahat bir tavırla bara gidip yanında duracağım. Unutmamalıyım, ben Brad Pitt'im, Cary Grant'ım. Sonra başka tarafa baktığında ona sürtün!

Hastalığın adı Frotörizm, Türkçesi sürtünmecilik… Bizim şehrimizde bir kadının otobüse ya da metroya binerkenki korkulu rüyası tipler bunlar. Ve bütün parafililer gibi erkeklere özgü bir bozukluk. Neredeyse her yerde bir suçtur ama kimse bunun için mahkemeye gitmek istemez. Ya bir çanta geçirirsiniz kafasına ya da 'Sapıııık' diye bağırıp kaçarsınız. Gününüz rezil olduğuyla kalır. O ise başka avların peşine düşer. 

'Paranoyak' kitabını edinin. 45 arızayı esprili yazılmış bir dille okuyun. Belki yüzleşmeniz daha kolay olur…

 BİRİNCİ SINIF BİR NEVROTİK

 'Paranoyak' kitabının yazarı Dennis Diclaudio'yu meraklıları 'Hastalık Hastası' kitabıyla hatırlayacak. Yazar, bedensel bozukluklara dair bir kitabı, ruhsal bozukluklara dair bir kitapla izlemenin yerinde olacağını düşünmüş. Fakat sonra kitabı yazmaya başlayınca hesabının yanlışlığı o zaman ortaya çıktı. İşte Diclaudio'nun itirafı: “Hipokondriyak olmayabilirim, fakat birinci sınıf bir nevrotik olduğum kesin. Şu 'Ay çok çatlaksın' türünde bir nevrotik değil sözünü ettiğim. 'Senin nevrozlarınla baş edemiyorum, seni terk ediyorum' türünden. Ruhsal olarak umutsuz, saçmalayan, sırılsıklam bir enkazım. Kendimde bu kitaptaki bozuklukların yüzde 25'ini teşhis ettim.” İPEK ÖZBEY - Akşam

Kitabın Arka Kapağı

Pek çoğumuz, kendine itiraf edemese bile, ortaya çıkmak için fırsat kollayan bir ruhsal bozukluğu olduğuna inanır. Kimi kötü ruhlu ikizinin şerrinden korkar, kiminin penisi çalınacak diye ödü kopar. Kimi annesinin gizli bir robot olduğundan şüphelenirken, kimi güne Fransız aksanıyla başlar. Bazıları akşam yemeğini İngiltere kraliçesiyle yediğine yemin ederken, bazıları çoktan ölmüş olduğuna yürekten inanır. Bazısı elma tadındaki perdelerin masmavi bir Çarşambaya çok yakıştığını düşünürken, bazısı ilgi görebilmek için kolunu kesmeyi göze alır. Bazılarının ruhu bedenine sığmazken, bazılarının elleri arabaya sığmayacak kadar kocamandır. Sadece o kadar mı? Peki ya fırından yeni çıkmış nefis bir turta yerine tebeşir yemeyi tercih eden Pikalar? Ya da karısını lezzetli bir biftek gibi gören Windigolar?

Paranoyak kitabı, en yersiz obsesyonlardan en imansız psikozlara kadar, nedenleri ve tedavi önerileriyle, birbirinden tuhaf 45 ruhsal bozukluğu tanıtıyor. Aslında "İç Ses"lere bakacak olursanız, her hastalık kendini anlatıyor.

Dünyaca ünlü tıp yayıncısı Elsevier'in editörü, aynı zamanda mizah yazarı ve komedyen Dennis DiClaudio, aynadan her gün size bakan hergelenin çok da kötü niyetli olmadığını, herkesin herhangi bir zamanda, herhangi bir yerde, herhangi biri olabileceğini söylüyor. Hem zaten Nabokov A harfinin "yıllanmış tahta renginde" olduğunu söylüyorsa, köşe yazarı Ja'far Abbas penis - eritici robot tarağına karşı okurlarını uyarıyorsa, insanlar seçimlerde kitleler halinde folie a plusieurs (çoklu çılgınlık) yaşıyorsa, korkacak bir şey yok.

Niye mi? Çünkü "hayat kaygısız geçirilmeyecek denli kısa".


Çeviren: Avi Pardo
Sayfa Sayısı: 208 sayfa
ISBN: 9786055813888
Kağıt: 2. Hamur
Kapak: Ciltli
Yayın Yılı: 2010

Bu haber toplam 14754 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum