Sonbahara Girerken Melankoliden Nasıl Uzak Durulur ?

Sonbahara Girerken Melankoliden Nasıl Uzak Durulur ?
Melankoli de bir kayıp duygusunun yaşandığını belirten Uzman Psikolog Gülşah Yahşi, Hürriyet Aile'ye sonbahara girerken melankoliden uzak durmanın yollarını anlattı.

MELANKOLİ NEDİR? 

Melankoli, Yunanca ‘melan-kholia’ bileşik sözcüğünden gelir; mélas: kara, khloé ise safra demektir. Yunancada ‘kara safra’ anlamına gelen melakolinin adının koyu renk kusmuktan esinlenerek koyulduğu düşünülür. Sophokles’e göre kara safra, ‘Hydra’ yılanının zehrini tanımlar. Bu zehirden öldürücü olduğu için korkulur; ancak düşük dozları ilaç yapımında kullanıldığı için yararlıdır da. Bu zehrin varlığından ya da yokluğundan çok dozun yoğunluğunun önemi sanki şunu hatırlatır: ‘Ağır/şiddetli olan depresyonların intihara götürecek kadar tehlikeli olması ve hafif-orta şiddette depresyonların insan olma, olgunlaşma ve yaratıcılık için uygun zemin yaratabilme kapasitesinin varlığı.’ 

MELANKOLİ BELİRTİLERİ NELERDİR? 

Modern kullanımda, melankoli artık majör depresyon ve distimi altında toplanan; Bütün ya da neredeyse bütün etkinliklerden zevk almama, İyi bir şey olduğunda geçici olarak bile olsa, kendini iyi hissetmeme, Derin bir bunalım, Umutsuzluk, Somurtkanlık, Sabahları daha kötü olma, Sabah erken uyanma (her zamanki uyanma saatinden en az 2 saat önce gibi), Hareketlerde yavaşlama, Yeme isteğinde azalma, Kilo kaybı, Aşırı ve uygunsuz suçluluk duygusu gibi bir dizi semptomu ifade eder.

Melankolide bir kayıp duygusu yaşanır. Ve bu kayıp duygusu yasta yaşanan kayıp duygusundan farklıdır. Her iki durumda da sevilen birinin, bir idealin ya da nesnenin kaybından söz edilir. Ancak melankolide yaştan farklı olarak bu kayıp duygusunun yol açmış olduğu “kendini önemsemede yaşanan bir bozukluk” söz konusudur. Yasta kişinin kendi benliğinin değersizleşmesi, önemsenmemesi, benlik duygusunun zayıflaması ile özgüvenin yitirilmesi olmaz. Yaşta gerçekten kaybedilen bir nesne vardır; fakat melankolide gerçek bir kayıp ya da gerçek bir kayıp olmasa dahi kişinin bir sevgi nesnesi kaybetmiş gibi davrandığı görülür. Melankolideki tablo yasa göre daha tahripkar ve yıkıcıdır. Yine de bahsettiğimiz kayıp duygusuyla gelen melankoli bir tarafa, aslında kayıp duygusu doğduğumuzda başlar ve biz o andan itibaren yas çalışmasını devreye sokarız. Bir nesne karşımıza çıkıp, yas çalışması ile oluşturmaya çalıştığımız iç nesneye dışarıdan bir alternatif teşkil ettiğinde biz bunu, işlevini sürdürmekte olan iç nesneye yardımcı, bir ‘bonus’ olarak ruhsallığımıza ekleriz. Bu deneyim bize şunu öğretir: Yaşamın acımasızlığı ile karşı karşıya geldiğimizde dışarıdan bize sunulacak bir anestezik madde ıstırabımızı bir nebze azaltacaktır.

Annesinden süt emdikten sonra uykuya dalan bir bebek için sütün ve memenin nasıl anestezik işlev gördüğüne herkes tanıktır. Kayıplar ve bulunan yeni nesneler hayat boyunca birbirini izleyecektir. Aslında, istikrarlı bir duygudurum ya da daha genel bir ifadeyle ‘ruhsal durum’ yerine, inişlerin ve çıkışların zaman zaman birbirine üstünlük sağladığı ‘metastabil’ bir durumda kalmak daha yerinde olabilir. Bizi orta yol konusunda zorlayan gündelik hayata ise yanıtımız şu olabilir: yaşadığımız kayıpların acısı ve aşkların mutlulukları arasında salınırken ancak çok ender anlarda istikrara teğet geçmekteyiz. 

SONBAHAR BAŞLANGICI RUHSAL OLARAK ETKİLEYEBİLİR 

Mevsimler arasındaki gün ışığında önemli değişiklikler olan bir ülkede yaşıyorsanız mevsimsel duygudurum değişikliklerini yaşama olasılığınız fazladır. Özellikle sonbahar başlangıcı sizi daha dramatik etkileyebilir ve kendinizi bu belirtileri yaşıyorken bulabilirsiniz.

SONBAHARA GİRERKEN MELANKOLİDEN UZAK DURMA YOLLARI 

Doğal ışıktan (güneşten) en iyi şekilde yararlanmanız, parlak sonbahar günlerinde açık havada olmanız size yardımcı olabilir. Egzersiz yapmak  iyi yemek, taze sebzeler tüketmek iyi gelebilir. Aile ve arkadaşlarla, daha doğrusu yanında rahat hissettiğiniz kişilerle vakit geçirmek, ilişkilenmek sizi nispeten aydınlık tutabilir. Ancak bu önerileri bilip de işe yaramadığını gördüğünüz de olmuştur. Bilmek, çözmeye yetmeyebilir. Acınıza dokunmadan verilen tavsiyeler içi boş, anlamsız kalabilir. Bu noktada psikoterapiler devreye girer. MELANKOLİNİN YARATICILIK ÜZERİNE ETKİSİ Hafif-orta şiddette olan depresyon ya da hafif melankoli, kişiye ilişki kurma biçimini, seçimlerini, yaşamını sorgulama fırsatı verebilir. Bazen dağılmayı toparlanmak için bir fırsata çevirebilirsiniz. Melankolinin yaratıcılık üzerinde de etkisi vardır. Antik çağ düşünürlerinden Aristoteles’in “Neden felsefede, siyasette, şiirde, sanatta bütün sıra dışı adamlar bariz melankoliktir?” sorusu da melankoli ile yaratıcılık arasındaki ilişkinin çoktan dikkati çekmiş olduğuna bir kanıttır.

PSİKOLOG YARDIMI ALINMALI 

Her ne kadar melankoli içerisinde kaygı, korku, çöküntü, keder gibi duygulanımları barındırsa da melankoliyi anlamak ancak kendi öznelliği içinde mümkün olacaktır. Tüm bu duyguları hissediyorsanız ve internette/kitaplarda gördüğünüz olumsuz duygulardan kurtulmak için sıralanmış tavsiyelere/önerilere çaresiz bakıyorsanız: Kimse sizin acınıza dokunmadan sizi anlayamaz ve yardımcı olamaz. Çaresiz bakışlarınızda haklısınız.  Hayatınızda diğer duygulara da yer verin, bir psikiyatrdan ya da klinik psikologtan yardım isteyin. 

Uzman Psikolog Gülşan YAHŞİ

Kaynak:Hürriyet

Bu haber toplam 5642 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.