Şizofreni hastaları için uyum evleri

Şizofreni hastaları için uyum evleri
Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nin bir ay önce Hollanda Dışişleri Bakanlığı ile ortaklaşa başlattığı 'Uyum Evleri' projesi şizofreni hastalarına umut oluyor.

Ailesiyle birlikte uyum evlerinde yaşama fırsatı bulan şizofrenler, birbirleriyle yeniden tanışıyor, hasret gideriyor.

Herkesten şüphelenir olmuştu. Eşinin kendisini öldüreceğini düşünüyor, yemeklerine zehir koyduğunu söylüyordu. İçine kapanmış, kimseyle konuşmaz olmuştu. Halbuki daha 20'lerinde bir genç kızdı. Sevdiği adamla evlenmiş, bir kız çocuğu dünyaya getirmişti. Kafasındaki anlamsız sesler, kuşkular ve halüsinasyonlar artınca evliliğinin ikinci yılında Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne yatırıldı. Eşi, ilk zamanlar ziyaretine gelip gidiyordu, ne var ki hastanede baş gösteren kolera salgını ziyaretlerinin sonu oldu. Şizofreni hastası 66 yaşındaki Şule Bal, 1969 yılında yatırıldığı hastanede tam 23 yıl boyunca ziyaretine gelecek eşinin ve kızının yolunu gözledi durdu. Ta ki 1989 yılında kızı Zeynep Ekici, annesinin yaşadığından haberdar oluncaya kadar.

Amcası, "Annen hastanede yatıyor, git bul onu" deyince soluğu Bakırköy'de alan Zeynep Hanım, annesine kavuştu. O günden beri ayda bir ziyaretine geliyor annesinin. Şimdilerde ise farklı bir heyecan içinde anne-kız. Hastanenin başlattığı 'Toplum Temelli Psikiyatri' projesi kapsamında şizofreni hastaları için yapılan 'Uyum Evleri'nde birlikte 2 gün geçirdiler. Ayrı kaldıkları yıllara inat, uzun uzun konuştular, dertleştiler, dolmalar sarıp yediler, karşılıklı kahve içtiler. Annesini yakından tanıma fırsatı bulan ve hasret gideren Ekici, eğer şartlar el verirse Şule Hanım'ı hastaneden çıkarıp kendi evine götürecek. Anlayacağınız, hayatlarının geri kalanında yaşayamadıkları günlerin acısını çıkaracaklar.

23 yıl sonra kızını yanağındaki benden tanıdı

Biz de Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde açılan Uyum Evleri'nin kapısını çaldık. 80 metrekarelik bu şirin evlerde yok yok. Oturma odası, yatak odaları, banyo ve mutfaktan oluşan evlerde konforlu koltuklardan televizyona, çamaşır makinesinden buzdolabına her türlü eşya mevcut. Uyum evlerinde iki gün geçiren Zeynep Hanım'la sohbetimiz devam ediyor. Ne var ki annesi, sohbetimize katılmak istemiyor. Zeynep Hanım annesiyle ilk karşılaştıkları günü anlatıyor: "Eşim ve birkaç akrabamla birlikte hastaneye geldik. Annemin odasına girdiğimizde eşim, 'Hangisi senin kızın?' diye sordu anneme. Yanağımda 'ben' olduğunu unutmamış, gelip boynuma sarıldı, ağladık."

Yıllar sonra annesini ziyarete gelen Ekici, eksiklerini gidermiş, zaman zaman annesini dışarı gezmeye çıkarmış. Araya giren yıllar Şule Hanım'ın kızına olan sevgisinde azalmaya neden olmasa da Zeynep Hanım, ilk zamanlar mesafeli davranmış. Şule Hanım kızını gözünden bile sakınıyor, öyle ki Zeynep Hanım biraz kilo verse hemen fark ediyormuş. Kızına sürekli nasihatlerde bulunan Şule Bal, hiçbir şeye kafasını takmamasını, sağlığına dikkat etmesini tavsiye ediyormuş. Kızının iş yapıp yorulmasına da gönlü el vermeyen anne Şule Bal, evde kaldıkları iki gün boyunca da kızına kendi elleriyle yemek yapmış. Zeynep Hanım'dan dinliyoruz: "İki gün boyunca bana iş yaptırmak istemedi, hep yanında oturmamı istedi. Kendi elleriyle bana dolma sardı, yemekler yaptı. Kahve pişirdi, karşılıklı içtik, dertleştik."

Uyum evi projesinin şizofreni hastaları için büyük bir şans olduğunu dile getiren Ekici, "Keşke proje daha önce başlasaydı da annemle birlikte olabilme şansına kavuşsaydım. Şimdi annemle birlikte yaşıyor olabilirdik. Ona bu kadar hasret kalmazdım." diyor.

Ayrı kaldığımız 25 yılın acısını çıkarıyoruz

Uyum Evleri'nden diğerinde şizofreni hastası 68 yaşındaki Rıdvan Erdoğan ve kardeşi Nadir Erdoğan kalıyor. Yozgatlı Rıdvan Bey, gümrük memurluğunda çalışırken 28 yaşındayken şizofreni hastalığına yakalanmış. O günlerde 14 yaşında olan Nadir Bey, abisinin rahatsızlığını çok az hatırlıyor. Nadir Bey abisinin göz bebeğiymiş. Zira ona sıklıkla "Seni de zehirleyecekler, kendine dikkat et!" uyarısında bulunuyormuş.

Rıdvan Bey hastalığı ilerleyip çevreye rahatsızlık vermeye başlayınca 1985 yılında Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne yatırılmış. Abisine düşkün olan Nadir Bey sık sık ziyaretlere gelmiş. Hatta birkaç kez kendi evine ve memleketleri Yozgat'a bile götürmüş. Projeden haberdar olunca abisiyle birlikte zaman geçirmek için hastanenin kapısını çalan Nadir Bey, 5 gündür Uyum Evleri'nde abisiyle yaşıyor.

25 yılın acısını çıkartan ikili sabahları erken kalkıyor, birlikte kahvaltı yapıyor, yemek pişiriyor, televizyon izliyor, alışverişe ve yürüyüşe çıkıyor. En büyük zevkleri ise karşılıklı çay içmek. Abisinin de kendisinin de konuşmayı pek sevmediğini dile getiren Nadir Bey, "Abim günde 30 kez büyük abimin hanımı Menşure yengemi soruyor. Gençliğinde onunla bir kavgası vardı. Bir de anne babamın ne zaman öldüğünü merak edip sıkça soruyor." diyor.

Abisiyle arasına hiçbir zaman soğukluk girmemiş. Nadir Erdoğan hâlâ abisinden çekiniyor ve saygıda kusur etmemeye çalışıyor. 25 yıldır hastanede kalan Rıdvan Bey'in ise sıkıldığı çok belli. Ağzından dökülen sözler de bunun ispatı: "Burada çok sıkılıyorum, bir köşeye oturup hastalara bakarım, kimseyle konuşmam. Kendi halime şükrederim." Ailesiyle birlikte yaşamak ise en büyük isteği Rıdvan Bey'in. "Akıllı insanla yaşamak, konuşmak başka oluyor." diyor. Kardeşiyle keyifli vakit geçirdiğini anlatan Rıdvan Bey'in bir de hayali var. Sahil kenarında bir otelde yaşayıp hastalığından kurtulmaya çalışmak. 

68 yaşındaki Yozgatlı Rıdvan Erdoğan'a, 1985'te Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde şizofreni teşhisi konulmuş. Kardeşi Nadir Erdoğan, onu tekrar Yozgat'a götürmek istiyor. Ama öncesinde bu evde birlikte yaşayarak uyum sürecini atlatmaları gerekiyor.

Amaç; hastaları aile ortamına kavuşturmak

Hastane Başhekim Yardımcısı Uzm. Dr. Gazi Alataş'tan projenin başlangıç süreciyle ilgili bilgiler alıyoruz. Hastanede 450 kronik şizofreni hastası yatarak tedavi görüyor. Bunların yatış süresi 10 ile 50 yıl arası. Hastaların bazısı ciddi bir tedavi görmüyor. Alataş'a göre, en az 120 hasta ailesinin yanında yaşayabilecek kadar sağlıklı. Ancak aileler uzun yıllar hasta olan yakınlarıyla bir arada yaşamadıkları için onu hastaneden çıkarıp evine götürmeye çekiniyor. Evini yakmasından, eşyalarını kırıp dökmesinden hatta canına kastetmesinden korkanlar bile var. Uzun yıllar yarı açık cezaevi diyebileceğimiz hastane odasında kalan hasta da sosyal iletişim yetisini ve günlük yaşamını sürdürme becerisini kaybettiği için aileye uyum sağlayamıyor. Uyum Evleri projes, 20-40 yıl hastanede yatarak tedavi gören kronik psikiyatri hastalarının belirli aşamalarla aileleriyle bir araya getirilmesi amacını taşıyor.

Alataş, 1 ay önce Hollanda Dışişleri Bakanlığı ile birlikte hizmete koyulan 'Uyum Evleri' ile kronik şizofreni hastalarının topluma hazırlanacağını söylüyor. Profesyonel refakatçi eşliğinde evlerde kalacak olan hasta ve yakınlarının birbirlerine yeniden alışmaları, daha iyi iletişim kurmaları sağlanacak. İlk etapta ailelerin hastalarını deneme amaçlı evlerine götürmelerine izin verilecek, eğer proje olumlu sonuç verirse hastalar ailelerine teslim edilebilecek. Amaçlarının, pek çok hastayı ailelerinin yanına yerleştirmek olduğunu söyleyen Alataş, "Kişiye ailesinden başka kimse daha iyi bakamaz." diyor. Hastalar aile yanına döndükten sonra da aileyle bağlantı sürdürülecek, kriz planları hazırlanacak, aile ve hasta için sosyal hayata katılımı destekleyici çalışmalar yapılacak. 24 personele ve ailelere eğitim verildiğini anlatan Gazi Alataş, eğitimler sonrası 3 ailenin yakınını hastaneden çıkardığını dile getiriyor. Bir aylık süre içinde Uyum Evleri'nde 4 ailenin kaldığını, bunlardan ikisinin hastasını yanına almayı kabul ettiğini belirten Alataş, iki hasta yakınının ise karar aşamasında olduğunu söylüyor.

Gerçekle hayal dünyasını ayırt edemiyorlar

Şizofreni 15-25 yaşları arasında ortaya çıkan ve kişinin gerçekle hayal dünyasını ayırt edememe, mantıksal düşünme yeteneği kaybı, normal duygusal tepkiler verememe ve toplumsal kurallara uyamama gibi belirtiler gösteren ruhsal bir hastalık. Aşırı şüpheci davranışlar gösteren şizofrenler, öldürüleceklerini düşünür, olmayan sesler işitir, halüsinasyonlar görür ve garip kokular aldıklarını söyler. Saldırganlık sanıldığının aksine sık görülen bir belirti değildir. Hastalık ilaçla kontrol altına alınabilir.

DİLEK HAYIRLI  / ZAMAN

Bu haber toplam 6440 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.