Ruhların izlerini belgesele döktü

Ruhların izlerini belgesele döktü
Fotoğraf sanatçısı Ebru Bilun Akyıldız, Etek İzlerini Silmeden adlı belgesel filminde Galata Mevlevihanesi’ni konu ediyor.

Fotoğraf sanatçısı Ebru Bilun Akyıldız, Etek İzlerini Silmeden adlı belgesel filminde Galata Mevlevihanesi’ni konu ediyor. Mevleviliğin İstanbul’dan etkilendiğini söyleyen Akyıldız, bu belgeseli izleyenlerin  dervişlerin ruhlarının izini bulacaklarını söylüyor

Galata Mevlevihanesi, huzur dolu mekanıyla herkesi kucaklayan bir yer. 1975 yılında müze olarak hizmete açılan Galata Mevlevihanesi, yüzyıllar boyunca hem musikiyi hem bilimi aynı potada eritmeye çalışan mevlevihanelerin İstanbul’daki en eski örneği. 1491’de, Sultan II. Beyazıd’ın beylerbeyi olan İskender Paşa’ya ait av çiftliği üzerine inşa edilen Galata Mevlevihanesi, Sultan       III. Mustafa zamanında yandıktan sonra tekrar yapılmış, sonraki yıllarda da köklü onarımlar geçirmiş. 1975’te müze olarak hizmete açılan mekan, yüzyıllardır gerçek aşkı arayan semazenleri ağırlıyor.

Fotoğraf sanatçısı Ebru Bilun Akyıldız’ın Galata Mevlevihanesi Müzesi’ne, düzenli olarak gelen ziyaretçilerden esinlenerek hazırladığı Etek İzlerini Silmeden isimli belgesel, dünyanın pek çok köşesinden insanı buraya çeken gücün ne olduğu sorusuna cevap arıyor.

Belgesele toplumun pek çok farklı kesiminden gelen ziyaretçilerin konu olduğu anlatan Akyıldız, “Ölüm ve yaşam arasındaki geçirgen duruşu, bulunduğu sokağa ismini vermiş olan Şeyh Galib’i, Fasih Dede’den yadigar kedileriyle Galata Mevlevihanesi’ni anlattığım bu belgeseli herkes izlemeli” diyor. Akyıldız, kendisini Galata Mevlevihanesi Müzesi hakkında belgesel yapmaya iten şeyi nedeni açıklıyor: “Orada hala yaşanmışlığın izleri var.”

BEŞ YILDA ÇEKİLDİ

Akyıldız, belgeselin adının ortaya çıkış hikayesini şöyle anlatıyor: “Semahane bölümünün restorasyonunu yürüten mimar Raif Doğan, eski bir minareden bahsetmişti. Yüzyıllar önce ezan okumak için o minareye çıkan müezzinler kıyafetlerinin temasıyla merdivenleri cilalarmış. Aslında mevlevihaneyi parlatan dervişlerin eteklerinin izi, ruhlarının izleriydi. Restorasyonda benzer izlerin korunması önemliydi, beş sene yaşanmışlığa saygı duyarak çalıştık.”

Akyıldız, Mevleviliğin İstanbul’dan etkilendiğini ve hatta İstanbul’u etkilediğini anlatıyor. Yüzyıllardır iç içe yaşamamıza rağmen Mevleviliği ve Mevlana’yı yeteri kadar tanımadığımıza inanan Akyıldız “Belgeselde bu konuya yönelik eleştirilere yer vermek istedim. Alanında uzman isimlerle çalıştım, Mevlana Celaleddin Rumi’yi anlamak için  Nevit Oğuz Ergin, Ahmet Işık Doğan, Mustafa Çıpan, İskender Pala, Kubilay Tunçer ve Mimar Raif Doğan ile yapılmış mülakatlar var” diyor.

Fatma Karaman / STAR GEZETESİ 

[email protected]

Bu haber toplam 5103 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.