Okul Öncesi Eğitimin Faydaları

Okul Öncesi Eğitimin Faydaları
Okul öncesi eğitim; zihinsel, duygusal, kültürel, bedeni ve sosyal gelişmeyi içine alan, yaş ve yetenek özelliklerini de dikkate alarak yapılan planlı ve programlı eğitim olarak tanımlanmaktadır.

Bireyin gelişmesi, doğuştan sahip olduğu zeka ve yetenek gibi potansiyel niteliklerini en üst düzeye çıkarabilmesi için uygun bir yaşam ve eğitim ortamına gereksinimi vardır. Yaşam aslında başlı başına bir eğitim sürecidir. İnsanoğlunun binlerce yıldır süren gelişme, ilerleme isteği onu sürekli olarak yeni şeyler aramaya, kendisi için daha iyi yaşam koşulları yaratmaya yöneltmiştir. Özellikle son birkaç yüzyılda kendi kendini tanıma çabalarına hız veren insanoğlu, bugün artık çocuğun yetişkinden farklı olduğunu, duygu düşünce ve diğer gelişim özellikleri bakımından onunla kıyaslanmasının mümkün olamayacağını anlamış bulunmaktadır.
Günümüzde yaşamın ilk altı yılının önemine değinen araştırmacılar ve bilim insanları bu ilk yılların kişinin gelecekte nasıl bir birey olacağının belirleyicisi oldukları konusunda görüş birliği içerisindedirler. Bu nedenle de okul öncesi dönem ve bu dönemde uygulanacak eğitimin niteliği her geçen gün daha fazla önem kazanmaktadır.
Okul öncesi eğitim; mecburi eğitim çağına kadar olan çocukların zihin, beden, duygu, sosyal ve psikolojik gelişimlerini sistemli bir ortam içerisinde daha iyi sağlayan, onlara iyi alışkanlıklar ve davranışlar kazandıran, yeteneklerinin gelişmesine yardım eden, ilkokula hazırlayan ve ilköğretim bütünlüğü içinde yer alan eğitim sürecidir. Başka bir bir biçimde tanımlayacak olursak okul öncesi eğitim; çocukların ilköğretime başlamalarından önceki dönemde, zihinsel, duygusal, kültürel, bedeni ve sosyal gelişmesini içine alan, yaş ve yetenek özelliklerini de dikkate alarak yapılan planlı ve programlı eğitim olarak tanımlanmaktadır.
             Okul öncesi ( anaokulu ) eğitimin çocuklar, aileler ve toplum açısından sayılamayacak kadar çok  faydası vardır. 0-6 yaş arasını kapsayan erken çocukluk dönemi çocuğun en hızlı ve etkin geliştiği dönemdir. Araştırmalar gösteriyor ki beyin yapısı ve fonksiyonlarının gelişiminin üçte ikilik bölümü 0-4 yaş arasında tamamlanmaktadır. Erken çocukluk dönemindeki deneyimler beynin çalışma biçimi için temel niteliğindedir. Yapılan çalışmalar okul öncesi eğitim alan çocuklarda okula devam oranlarının ve okul başarısının daha yüksek  olduğunu göstermektedir.
Okul öncesi eğitim sosyal ve duygusal gelişimi destekleyerek, yetişkinlik döneminde kişilerin daha üretken, verimli, girişken, risk almaktan korkmayan bireyler olmalarını ve sahip oldukları potansiyeli tam olarak kullanmalarını sağlar.
Çocukların gelişim özellikleri, bireysel farklılıkları ve yetenekleri göz önüne alan,
sağlıklı bir biçimde fiziksel, duygusal, dil, sosyal ve zihinsel yönden gelişimlerini sağlayan, olumlu kişilik temellerinin atıldığı, yaratıcı yönlerinin ortaya çıkarıldığı, çocukların kendilerine güven duymalarının sağlandığı, ebeveyn ve eğitimcilerin etkin olduğu kaliteli bir okul öncesi eğitim programına katılan çocukların diğer çocuklara kıyasla gelecekte okul başarıları daha yüksek, sosyal, duygusal, sözel, zihinsel ve fiziksel gelişim açısından daha yetkin olduklarını kanıtlanmıştır.

Yaygın olan bir yanlış anlayışa göre Okul öncesi eğitim kurumları sadece annesi çalışan çocukların yararlanacağı yerler değildir. Her çocuk, kişiliğinin özgürce gelişimi için okul öncesi eğitim sürecinden mutlaka istifade ettirilmelidir. Çocuğun kişiliğinin belli kalıplara döküldüğü, psikolojik ve zihinsel gelişimlerinin önemli ölçüde tamamlandığı bu dönemde, okula başlama yaşlarını göz önünde bulundurarak, çocuk ne tamamen ailede kalmalı, ne de tamamen okul öncesi eğitim kurumuna bırakılmalıdır. Bu dönemde aile ile kurumlar arasında sıkı bir işbirliği sağlanması gerekmektedir. Ailenin koşulları ne kadar elverişli olursa olsun, çocuğu yaşıtlarıyla birlikte uygun bir ortamda ve uzman eğitimcilerin gözetiminde gelişimin her evresinin temel özelliklerini göz önünde bulundurarak temel öğrenime hazırlamak, şüphesiz daha olumlu sonuçlar verecektir. Bunun yanı sıra  ülkemizin gerek ekonomik gerek toplumsal yapısı dikkate alındığında, ailelerimiz, çocuklarının maddi ve manevi gereksinimlerini yeterli düzeyde karşılayamadıkları gibi, gerekli çağdaş pedagojik formasyondan yoksun da bulunmakta ve çocukların eğitim ve öğreniminde mutlaka ek bir desteğe ihtiyaç duymaktadır.
 
         Yine başka bir yanlış anlayışa göre
Anaokulu sadece ilkokula hazırlık değildir. Bu yanlıştan hareketle bir çok aile çocuğunu sadece anasınıfına (5-6yaş) göndererek okul öncesi eğitim sürecini tamamlayacaklarını düşünmektedir. Halbuki okul öncesi eğitim bireysel farklılıklar göz önünde bulundurularak 2-3 yaşları itibarı ile başlar ve ailenin dışına atılan ilk adım olarak düşünülmelidir. İlk 2-3 yıl içinde çocuk, model olarak aldığı anne ve babasından alabileceğini alır ve kendisine tanınan fırsatlar ölçüsünde belirli bir psiko-sosyal olgunluğa erişir. Ancak bu gelişim sınırlıdır.
             Froebel’ in deyişiyle : “ anaokulunun amacı, öğrenmeye ilgi uyandırmaktır.” Anaokulu, çocuğa bilgi aktarmanın yanı sıra, çocuğun içinde var olan yeteneklerin serpilip gelişmesine yardımcı olmaktadır. Çocuk, anaokulunda en iyi oyun ortamını bulur, işbirliğini geliştirir, yaşıtlarıyla iletişim kurar, sosyal, duygusal ve zihinsel gelişimin büyük bir kısmını tamamlar. Anaokulu çocuğa, kendi hakkını korurken, paylaşmayı ve başkaların özgürlüğüne zarar vermemeyi öğretir. Dünyanın sadece kendi ailesinden ibaret olmadığını fark eden çocuk toplum içinde yaşamanın temel kurallarını öğrenerek alışkanlık haline getirir.

            Anaokulu sürecinde gelişen sadece çocuğun kişilik özellikleri değil öğrenmeye olan merakı ve alışkanlıklarıdır. Anaokulunda öğrenmeye duyulan ilginin yanı sıra her çocuk kendi kişilik özellikleri doğrultusunda kendi öğrenme sistematiğini de kurar. Kurduğu bu sistem sayesinde daha sonraki uzun soluklu öğrenim hayatında hem daha başarılı olur hem daha sağlıklı seçimler yapma olanağına kavuşur.

            Önemle üzerinde duracağımız faydalardan bir diğeri de anaokulu eğitimi ve etkileşimi sayesinde çocuğun geliştirdiği özgüven duygusudur. Kendini tanımayı ve ifade etmeyi, doğru iletişim kurmayı, yapabildiklerini her geçen gün daha fazla  keşfeden ve geliştiren çocuk kendine daha çok güven duyar. Geliştirilen özgüven neticesinde kişilik ve ruh yapısı sağlam bireyler yetişir.

            Yukarıda değindiğimiz ve henüz sayamadığımız bir dizi nedeni göz önünde bulundurarak diyebiliriz ki ;

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM GEREKLİDİR. HER ÇOCUK BU EĞİTİMDEN YARARLANMALIDIR.

kirlangicanaokulu.com

Bu haber toplam 32186 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.