Neden Bazı Rüyalarımızı Hatırlarken Bazılarını Unutuyoruz?
Bu haber dahilinde sizlere bu durumun bilimsel ve psikolojik nedenlerini anlatmaya çalışacağız. Bir grup psikolog, nörobilimci ve uyku araştırmacısı; neden bazı rüyaları hatırlarken bazılarını hatırlamadığımız konusunda bazı çalışmalar yaptı. Yapılan çalışmalar sonucu neden bazı rüyaları hatırladığımızı anlarken, bu durumun nasıl geliştirilebileceğini de öğrenmiş olacağız.
Rüyayı ne zaman gördüğümüz ve ne gördüğümüz önemli
Finlandiya'da bulunan Turku Üniversitesi'nde araştırmacı ve bilişsel nörobilimci olan Katja Valli, şu an İsveç'te, Skövde Üniversitesi'nde uyku sorunları ve araştırmaları konusuna odaklanmış durumda. Onun açıklamasına göre gece gördüğümüz rüyaların genelde sabaha yakın olanlarını hatırlıyoruz. Bunun nedeni, uyku sırasında beynimizin uzun süreli belleğe kısa süreli anıları aktarmakta zorlanması. Ancak yine de araştırmalar yalnızca sabaha yakın değil, tüm uyku evreleri boyunca rüya gördüğümüzü gösteriyor. Ancak rüyaları hatırlayabilmek için uyanmanız gerekiyor.
Bir diğer neden ise hatırladığımız rüyaların içeriği gibi gözüküyor. Duygusal ağırlıklı veya çok olumsuz durumları içeren rüyalar, genelde diğerlerine nazaran daha çok hatırlanma özelliğine sahip. Kabusların çok hatırlanmasının nedenlerinden birisi de çok olumsuz olmasıyla birlikte bizi uyandırması olarak tanımlanabilir. Tabii, yapılan araştırmalar bir miktar da kişinin etkisi olduğunu gösteriyor. Bazı insanlar rüya hatırlama ve yönetimi konusunda çok etkin bir beyne sahip ve gördüğü neredeyse her rüyayı hatırlayabiliyor.
Güçlü bir hayal gücüne sahip olan insanlar, rüyalarını hatırlamakta daha az zorlanıyor. Bir rüya günlüğü tutup, bu konuya odaklanırsanız ilerleyen zamanlarda hatırladığınız rüyaların daha fazla miktarda olduğunu da göreceksiniz. Bu şaşırtıcı, öyle değil mi?
Uyandıktan beş dakika sonra rüyaların %50'si unutulur
Yardımcı Doçent Shelby Harris, aynı zamanda lisanslı bir klinik psikolog. Ona göre rüya, beynin bilgiyi kodlamaya çalıştığı ve ardından dosya dolabına sakladığı sırada neler olduğunu yansıtıyor. Pek çok insan, uyandığı sırada rüyasını hatırlamaya çalışır. Yine çoğu, uyanışın ilk beş dakikasında %50'sini unutur. Kalan %50 ise, gün içinde ilerleyen saatlerde yavaş yavaş akıldan silinir. Harris'e göre de endişe verici, üzücü rüyaları hatırlamamız daha olasıdır.
Bir nedeni de gerekli nörotransmitterler ile alakalı
Yardımcı Profesör Deirdre Barrett, bu konularla ilgilenen bir bilim insanı ve yazar. Yazdığı kitap içerikleri de genelde rüya odaklı. Ona göre, eğer bir rüyadan hemen uyandırılmazsak, kısa süreli bellekte bulunan rüya asla uzun süreli belleğe dönüştürülemez. Bu transferi gerçekleştirmekte en önemli rolü oynayan nörotransmitter ise 'norepinefrin'dir. Uzun süreli bellekte aktarım için gerekli en önemli elektriksel aktiviteyi gerçekleştiren norepinefrin, uyku sırasında çok düşük seviyelerde bulunur.
Sıradan sayılabilecek bir rüyadan uyandırılma gerçekleşse dahi, bazen onu hatırlama şansımız bulunmuyor. Bunun nedenini de Barrett, onların genelde mantıksız, süreksiz ve belirsiz kaynaklardan gerçekleşmesi ile açıklamakta. Psikolojik olarak rüyaları sık düşünen ve takip eden insanların rüyalarını daha iyi ve daha çok hatırladığını belirten Barrett, bu konunun insanlarla da bağı bulunduğunu belirtiyor.
Kaynak:www.webtekno.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.