Meğer paranoyak değil, fibromiyaljiymişim!

Meğer paranoyak değil, fibromiyaljiymişim!
Her tarafınız ağrıyor, uyku sorununuz var, psikolojiniz altüst. Tetkikler yaptırdınız, yine de teşhis konulamadı. Sakın paranoyak olduğunuzu düşünmeyin.

Tûba Kabacaoğlu / AKSİYON DERGİSİ Sayı: 728


Her tarafınız ağrıyor, uyku sorununuz var, psikolojiniz altüst. Tetkikler yaptırdınız, yine de teşhis konulamadı. Sakın paranoyak olduğunuzu düşünmeyin. Muhtemelen fibromiyaljiye yakalandınız. Haberimizi okuyun, rahatlayın.

‘Geceleri çok sık uyanıyor, sabahları kalkmakta zorluk çekiyordum. Dayak yemiş gibi her yerim ağrıyordu. Boynumda, baldırlarımda, sırtımda, gün boyu hissettiğim sızılar ancak akşama doğru hafifliyordu. Stresli günlerde ıstırabım artıyordu. Aile hayatım, sosyal ilişkilerim ve psikolojim bozuluyordu. MR, tomografi, röntgen ve kan tahlillerime bakan doktorlar 'Bir şeyiniz yok' dedikçe çıldıracak gibi oluyordum. Sonunda teşhis kondu. Anlatılanlarla yaşadıklarım aynıydı. Meğer paranoyak değil, hastaymışım!"

KADINLARDA ÇOK SIK GÖRÜLÜYOR

"Rahatsızlıklarım üniversitede başladı. Hayal kırıklıklarım, kaygılarım arttıkça kendimi güçsüz hissediyordum. Kaslarım hep gergindi. Boyun ağrılarım için fizik tedaviye gittim; ama geçmedi. Ağrı eşiğim her geçen gün düşüyordu. Ayaklarımı yere basamıyordum, bacaklarım şişiyordu. Yaşlandığıma karar vermiştim artık. İki yıl önce teşhis kondu. Garip gelebilir ama ağrılarımın sebebini öğrenince çok rahatladım."

Aysun ile Esra Hanım 'yumuşak doku romatizması' diye isimlendirilen fibromiyalji sendromunu (FSM) yaşıyor. Sebebi henüz bulunamamış kronik bir hastalık. Genelde yaygın kas ağrısı, yorgunluk, bitkinlik, uyku bozukluğu ile kendini gösteriyor. Kadınlarda daha sık görülüyor (yüzde 70). Teşhis, hastayla doktorun diyaloğu ve muayene ile konuyor. Bir vakanın FSM olarak değerlendirilebilmesi için şikâyetlerin en az üç ay sürmesi, sabah yorgunluğu ve vücudun belli noktalarında ağrı tespit edilmesi gerekiyor. Fibromiyalji ile fizik tedavi, rehabilitasyon uzmanı ve fizyoterapistler ilgileniyor. Onlara göre, FSM'li hastaların sayısı yıldan yıla artıyor. Üstelik tedavisi de yok. Bitimsiz ağrılarla insanları zor durumda bırakan bu hastalığı yakından tanımak ve erken önlem almakta fayda var…

Safa Hastanesi Fizik Tedavi Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Murat Uludağ, her yirmi hastasından altısında fibromiyalji gördüğünü söylüyor. "FMS'li hastaların çoğunda uyku problemi var. Derin uyku uyuyamıyor, sabahları yorgun kalkıyorlar. Bazıları da fazla uyuyor. Ama uykuları hiçbir zaman dinlendirici olmuyor. Yorgunluk, keyifsizlik, ilgisizlik de onların psikolojisini bozuyor." Güngören Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Saime Demirci ise hasta sayısının hızla artmasını, sağlık imkanlarından yararlanma oranının yükselmesine bağlıyor. Fiziksel ve ruhsal travmalar, ekonomik kayıplar, bir yakının kaybedilmesi, enfeksiyon hastalıkları, hormon bozuklukları ve genetik faktörlerin de fibromiyaljiye sebep olabileceğini söylüyor.

HANGİ KİŞİLİK TİPLERİ TEHLİKEDE?

Hastalık, rahat, hayatı seven, neşeli, yaşadığı olumsuzlukları travma haline getirmeyen, iş ve özel hayatı yoğun olmayan kişiliklerde pek görülmüyor. Aksine, kaygı düzeyi yüksek, hassas, iletişim sorunu yaşayan, olumlu-olumsuz tepki veremeyen, yoğun çalışan, kolaylıkla pireyi deve yapan, ulaşamayacağı hayallerin peşine düşen, kendini ve çevresini sürekli kontrol altında tutmaya çalışanlar da FSM'ye sık rastlanıyor. Bu durum, fibromiyaljinin psikolojik temelli bir hastalık olduğunu da ispatlıyor.

Mesela insan varlığına ve rahatsızlıklara biyolojik, psikolojik ve sosyal (biyopsikososyal) model içinde yaklaşıp bu doğrultuda klinik uygulamalar yapan Konsültasyon-Liyezon (KL) Psikiyatrisi Bölümü'nün hastaları arasında fibromiyaljililer de var. İstanbul Tıp Fakültesi KL Psikiyatrisi Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sedat Özkan, genellikle hastalarının fizik tedavi ve algoloji (ağrı) kliniklerinden geldiğini söylüyor. Özkan'a göre, ağrı biyopsikososyal denge ve uyumun bozulduğunun bir işareti, olumsuz uyaranlara karşı bir savunma tepkisi. Ağrı, altta yatan fizyolojik süreçlerin şiddeti ne olursa olsun, öznel bir yakınma. Kendini iyi hissedememeyle ilgili. Çünkü zorlayıcı hayat koşulları ruhsal gerginlik ve çöküntüye sebep oluyor. Bunu da kişi çok ifade edemiyor. Psikolojik ve davranışsal iletişim yolları kapanınca da olumsuzluklar beden dili ya da ağrı ile ifade edilmeye başlıyor. Ağrıya ilişkin toplumsal yaklaşımlar da bu sıkıntılara zemin hazırlıyor. Örneğin, problemini dile getirene 'senin kafandan zorun var' deniyor, 'hasta' gözüyle bakılıyor. Bu durumda birey bilinçdışı olarak ruhsal belirti göstermeyi güçsüzlük görüp onu bedene yerleştiriyor. Ayrıca, ağrı sevgi elde etmenin bir yöntemi olabiliyor ya da bir ceza şekli. Tüm bunlar ağrının oluşma, algılanma, şiddet ve süresini etkiliyor.

FSM sendromu yaşayanların yüzde 90'ında orta veya ileri derecede yorgunluk, dayanıklılıkta azalma ve tükenmişlik hali gözlemleniyor. Hatta bazıları için yorgunluk ağrıdan daha önemli hale geliyor. Çünkü normal hayatlarını sürdüremiyor, ağrıları yüzünden sorumluluklarını yerine getiremiyorlar. Mükemmeliyetçi kişilikleri de sıkıntılarının katlanarak artmasını sağlıyor. Dr. Murat Uludağ fibromiyaljinin ülkemizde hekimlerce tanınmadığını, tetkiklerde önce başka hastalıklar arandığını, FSM sendromunun en son akla geldiğini söylüyor.

HASTALIĞINI ÖĞRENEN BİR DAHA DOKTORA UĞRAMIYOR

Oysa, 25-50'li yaşlarda sıklıkla görülen FSM'ye teşhis koymak çok da zor gözükmüyor. Hastalığın sağlamasını yapacak sorular şöyle: "Yorgunluk var mı? Uykudan dinlenmemiş olarak mı kalkıyorsunuz? Sorumluluklarını sık unutuyor musunuz? Bedeninizde uyuşma, karıncalanma var mı? Sabahları vücudunuz tutuk oluyor mu? Kaslarınız sebepsiz yere kasılıp kramp giriyor mu? Aniden idrar çıkma hissi yaşıyor musunuz? Çabuk yoruluyor musunuz? İştahınızda anormallik var mı? Bacaklarınız şişiyor mu? Sabahları yüzünüzü şiş hissediyor musunuz? Evliliğinizde sorunlar var mı? Her şeyin mükemmel olmasını mı istiyorsunuz? Göğüs-kalp bölgesinde ağrı ve çarpıntı hissediyor musunuz? Işıktan rahatsız oluyor musunuz?" Eğer hasta çoğuna 'evet' derse sonuca biraz daha yaklaşıyor hekim. Ardından doktor vücudun 18 belirli bölgesine baskı uyguluyor. Eğer bu noktaların 11'inde şiddetli ağrı varsa fibromiyalji tanısı konuyor. Dr. Saime Demirci, teşhis sonrasını şöyle anlatıyor: "Tedavi denilince bir hastalığın tamamen ortadan kaldırılması geliyor akla. Ama fibromiyaljide bu söz konusu değil ve tekrarlama çok fazla. Çünkü etken faktörleri ortadan kaldırmak gerekiyor. Genelde uyku bozuklukları ve depresyonla birlikte görüldüğü için ağrı kesiciler etkili olmuyor. Antidepresanlar kullanılıyor. İlaç tedavisi dışında hastaları egzersize yönlendiriyoruz. Vücutlarını yorup rahatça uyumalarını istiyoruz. Spor bir süreliğine rahatlatıyor ancak tekrar aynı şikayetlerle geliyorlar. Bizim de yapacağımız fazla bir şey yok." Fizik Tedavi Uzmanı Uludağ, rahatsızlığını öğrenen çoğu hastanın tekrar gelmediğini belirtiyor: "Fibromiyaljiler ağrılarının sebebini öğrenmek için çok uğraşıyor. Teşhis konulunca da kendilerini iyi hissediyorlar. Geneli 'Nasıl olsa kesin tedavisi yok' deyip ilaç kullanıyor, ağrılarıyla yaşamaya devam ediyor."

'İNSAN KENDİNE ÇOK YAKIN OLMAMALI'

Fibromiyalji hastalarının çoğunluğunu kadınlar oluşturuyor. Doktorlar hassas yapının, yaratılıştan gelen fedakarlık ve şefkat hissinin bu rahatsızlığı tetiklediğini düşünüyor. Türk KL Psikiyatrisi ve Psikosomatik Tıp Derneği Kurucusu ve Başkanı Prof. Dr. Sedat Özkan da fizik tedavi uzmanlarıyla aynı görüşte: "Normalde yemek yeme esnasında çeneye 20-30 kilo yük binerken, birisini ısıracak kadar öfkelenip bunu ifade edemediğimizde bu ağırlık 200-300 kiloya çıkar. Araştırmalara göre, yoğun öfkenin bastırılması kronik ağrılara yol açıyor. Fibromiyalji sendromunun kadınlarda daha sık görülmesinin temel sebebi de budur. Özellikle toplumun bazı kesimlerinde kendini özgürce ifade edemeyen kadının bedeni bu ifadeyi ağrı yoluyla ortaya koyar."

Migren, miyofasial ağrı sendromları, huzursuz bacak sendromu ve diğer romatizmal hastalıkların seyri sırasında da görülebilen fibromiyaljilere verilen ilaçlar bir yere kadar etki ediyor. Dolayısıyla hastaların kendi hayatlarını kontrol altına almaları tavsiye ediliyor. Peki nasıl? Bu noktada söz, uzun zamandır bu hastalıkla savaşan Esra Hanım'ın: "Önce anti-depresan kullandım, kendimi daha rahat, sakin, stressiz hissettim. Ağrılarım azaldı. Fakat asla ilaçlara bağımlı yaşamak istemedim. İnsan FSM'den sonra bedeninin değerini anlıyor. Onu bir makine gibi görüyormuşum meğer. Oysa vücudumun yedeği yok! Çözüm üretmek zorundaydım. Anladım ki ruh gücü, maneviyat ve iç huzur çok önemli. İnsanın kendine çok yakın olmaması gerekiyor. Meşgale bulmak, sorunların dışındaki birkaç alana yoğunlaşmak şart. Kursa gittim, yüzme öğrendim. Spor çok iyi geldi. Ağrılarımı düşünmemeye, dillendirmemeye çalışıyorum. Fazla kilolar ağrıları artırıyor. Bu hastalıkla yaşamak zorunda kalanlar beslenmelerinden tutun da ikili ilişkilerine kadar köklü değişiklikler yapmalı. Doktorlar ancak tavsiye de bulunuyor. Her şey kendimizde bitiyor."

İki çocuk annesi, bir tekstil şirketinde yönetici Aysun Hanım da hastalığa alışmakta zorlanmış: "Anti-depresanlar yorgun bedenimi dinlendirmeye yarıyordu. Aylar sonra ilk kez deliksiz uyuyabilmenin mutluluğunu yaşıyordum. Erkek kardeşim çocuk doktoru. İlaçların bana zarar verdiğini, psikolojik danışmanlık hizmeti almam gerektiğini söylüyordu. Bana da mantıklı geldi. Altı ay boyunca her hafta 1 saat psikoloğumla konuştuk. Meğer bedenim bana 'Artık yeter, dur!' diyormuş; ama hiç fark etmemişim. Çocukların sorumluluğu, iş hayatının stresi, ev işleri derken kendimi unutmuşum. Eşime, anneme, iş arkadaşlarıma, çocuklarıma zaman zaman kızmışım, kırılmışım; ama bunları ifade etmeye bile vaktim olmamış! Her şey zihnimin bir köşesinde birikmiş. Hastalığımın tedavisi kendi kendimi rahatlatmam, bunu biliyorum. Artık kimseyle iletişim sorunu yaşamıyorum, spor yapıyorum, kendime zaman ayırıyorum. 'Her şeyi bilmek, yapmak, her sıkıntının üstesinden gelmek zorunda değilsin' diyorum. Kontrollü yaşadıkça ağrılarım hafifliyor."

Fizyoterapistler de FSM sendromlu hastalar için olmazsa olmazlar arasında. Hastaları rahatlatacak germe ve egzersiz hareketlerini yaptırıyor, fizik tedavi uygulamalarıyla ağrılarını bir süreliğine de olsa azaltıyorlar. Üstelik vücut mekaniğine göre günlük hayatta nelere dikkat etmeleri gerektiğini ayrıntılı şekilde gösteriyorlar. Aslında hastalarla uzun süreli vakit geçiren, çoğu zaman bir psikolog olarak da hizmet verenler yine fizyoterapistler.

Safa Hastanesi'nde görevli Fizyoterapist Funda Kocatmaz iyi bir iletişimle hastaların dilinin çözüldüğünü düşünüyor: "Hastaların çoğu çevreleriyle iletişim sorunu yaşıyor. Bir amca geldi. Ağrılarından duramıyor, herkese bağırıp çağırıyor. Hayat arkadaşını kaybetmiş, kendini çok yalnız hissediyor. Sıkıldıkça da ağrıları artıyor… Ağır fibromiyalji, bir kaç kez vurgun yemiş bir dalgıç hastam vardı. Çok ağır şartlarda çalışıyormuş. Sürekli suyun içinde kalmak psikolojisini bozmuş. Hastaların biraz derinliklerine indiğimizde üzüntülerinin artık bedenlerine 'dur' dediğini görüyoruz. Mutsuz insanların sayısı arttıkça FSM'liler de çoğalacak."

Prof. Dr. Sedat Özkan: HASTA VE HASTA YAKINLARI EĞİTİLMELİ

Hasta yakınları bu kişilerdeki bastırılmış çatışmaların, duygu ifade güçlüklerinin farkında olmalı. Onlara her fırsatta kendini ifade imkânı vermeli. Hatta hem hasta hem de hasta yakınları özellikle bu konuda eğitilmeli. Hasta ve doktor açısından da fibromiyalji tedavisi zorlayıcıdır. Hastalıktan çok hastaya yoğunlaşmak gerekir. Ayrıca rahatsızlıklara yol açan stres, depresyon, anksiyete, uyku bozukluğu, travma, aşırı çalışmanın ortadan kaldırılması da önemlidir. Beyin ve psikoloji sağlığın ve hayatın lideridir. Hastanın psikolojisi ne kadar çözüm üretici, pozitif, değişken koşullara adapte edilirse, beden tedaviye o kadar cevap verir.


DİĞER TEDAVİ YÖNTEMLERİ:

Egzersiz:

Birçok doktor yürüyüş ve yüzme üzerinde dursa da oksijenli ortamda yapılan aerobik rahatlatıp gevşetiyor, ağrılara tahammülü artırıyor. Yalnız hastaların basit kültür fizik hareketlerinden fazlasını bir hekime danışmadan yapmaması gerekiyor. Sırt ve karın adalelerini güçlendirip gevşeterek gövde dengesini sağlayan pilates egzersizleri de öneriliyor.

Güneşlenme ve deniz:

Güneşlenme sırasında gerek güneşin sıcaklığı gerekse ultraviyole etkisi bir çok kişide uzun süreli rahatlığa sebep oluyor. Yüzme sırasında sırt, kol ve boyun adalelerinin çalışması sebebiyle hasta yoruluyor ve özlemini çektiği deliksiz bir uykuya kavuşuyor.

Kaplıcalar:

Kaplıca suyu sıcaklık, mineral içeriği ve radyoaktivite gibi özellikleri sebebiyle oldukça yararlı görülüyor. Stresli, kaygılı FSM hastaları ortam değiştirdiğinde sakinleşiyor, kısa süreli de olsa kendinden ve ağrılarından uzaklaşıyor.

Bu haber toplam 4646 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.