Levent Üzümcü zihinsel özürlü birini canlandırdı

Levent Üzümcü zihinsel özürlü birini canlandırdı
'Avrupa Yakası'nda Cem karakteriyle yakından tanıdığımız Levent Üzümcü 'Abimm' filminde zihinsel özürlü birini canlandırıyor. Akşam Gazetesinden Sibel Ateş YENGİN Üzümcü ile bu hafta vizyona giren filmi üzerine bir söyleşi yaptı...

Bulduğum her fırsatta ailemi üzen bir çocuktum, gençken de serserilik yapmışlığım vardır' diyen Levent Üzümcü, evlendikten sonra hayatını ailesine adadığını söylüyor. Seçiminden dolayı çok mutlu olduğunu ifade eden Üzümcü, 'bu hayatta başka bir şeyim yok ki' diyor... 

- 'Abimm' filminin konusunu sizden dinleyelim...
Filmde Ege'de yaşayan zihinsel engelli 'Abi' karakterini canlandırıyorum. Zihinsel engelli olduğu için hayata çok fazla müdahale edemeyen biri. Onun yerine hayatına müdahale eden insanların eline düşüyor.  Farklı anneden yıllardır birbirini görmemiş iki kardeşin birbirini tanıması üzerine bir hikaye. 

- Filmde bu iki kardeşi bir araya getiren ne olacak? 
Bu da film içindeki bir sürpriz olarak kalsın. 

- Zihinsel engelli insanları gözlemleyerek bir çalışma yaptınız mı?
Birini taklit etmektense içimdeki zihinsel engelliyi, içimdeki seri katili çıkarıyorum. Okuyorum ve konsantre oluyorum. O adamı görmeye çalışıyorum ve o adam benim içimde olsun istiyorum. Dışarıdan geldiği zaman, üzerinize uymayan kıyafetler gibi oluyor o oyunlar.

- Bir gün uyandığınızda tiyatro sahnelerinin yıkıldığını ve bir daha oyun oynayamayacağınızı söyleselerdi ne hissederdiniz?
Oyunculuktan ve tiyatro sahnesinden ayrı kaldığınız zaman bir süre sonra kaşınmaya başlıyorsunuz. O kaşıntılar çok tehlikeli olabilir. 

- Hatta uyuz bile olabilirsiniz...
Aynen, uyuz olabilirsiniz, kurdeşen bile dökebilirsiniz. Zaten sağ olsunlar, sahnelerimizi yıkarak, sahnesiz bırakarak, yalan söyleyerek bizi bu duruma çok yaklaştırdılar. Çok merkezi bir yerdeki sahnemizi alıp hiç kimsenin gitmeyeceği bazı yerlerde sahne açtılar.  

- Şöyle bir soru saçma olur mu; sahnede oynamakla hayatta oynamak arasında bir benzerlik olabilir mi?
Cevabımı aynen yazarsanız söylerim. 

- Küfür etmezseniz yazarım tabii...
Küfür etmeyeceğim. Ama bu soru gerçekten çok saçma! (Kahkahalar) 

- Vücut dilini, sesini kontrol etme, nerede nasıl tepki vereceğini belirleme anlamında benzerlik hiç mi yok?
Olur mu canım? Oynuyor muyum hayatta?

HİPERAKTİVİTEM SIKINTI YARATABİLİR
- Nasıl bir çocuktunuz, gençken serserilik  yapar mıydınız?
Her fırsatta annemi-babamı üzerdim. Serserilik de yaptım. Çok zorluklar çıkartmışım. Zor büyütmüşler beni.  

- Evlenince aileniz rahatlamıştır, oğlumuz duruldu diye.
Başka bir boyuta geçmedim. Hala arkadaşlarım hiperaktivitemden çok rahatsız olabilir. Yerinde duramayan, elleri, kolları durmayan ve enerjisi hiç bitmeyen biriyimdir. Bu da etrafımda bir sıkıntı yaratabilir. 'Bir adam var, motor gibi sürekli konuşuyor' diyebilirler.   

- Evlilik sizi hiç mi değiştirmedi?
Evlenmeden önce ve evliliğimin ilk yıllarında hayatımın merkezinde hep iş vardı. Bir tek işinde başarılı olup hayatta hiçbir b.k olmayan biri olmak istemezdim. Kendilerini iyi oyuncu olmaya adamış ve hayat bilgisi çok iyi olan insanlar var ama bir süre sonra hiç kimse oluyorsunuz. Bir çocuğunun, bir ailenin olmamasını düşünemem bile.

- Bazı erkekler de diğer türlüsünü düşünemiyor nedense... Kadınların tersine, korkar ve kaçarlar aile düzeninden...
Bizim meslekten benim gibi düşünmeyen çok insan var. Takılıyorlar öyle, 'helal olsun'. Ne cesaret! Bu hayatın 60'ı, 70'i ömrün yeterse 80'i var. 40 yaşında bunun önemi olmayabilir ama sonra ne yapacaksın? Ne büyük bir cesarettir bu! Onun için hayatımı mesleğime adamaktansa aileme adamak daha mantıklı geldi.   

- Eşinizle bir oyunda tanışmışsınız, 'ilk görüşte aşk' demişsiniz...
Yıllar sonra defalarca antre alacağım Haldun Taner sahnesinin merdivenlerinden inerken tanışacağımı kadının bana iki çocuk yapıp onunla       15 yıl evli kalacağımı bilemezdim tabii.   

- Etkilenme kısmından söz etmediniz, gerçekten ilk görüşte böyle bir etkilenme oldu mu?
Olur, olmaz mı? O yaşlarda öyle bir olur ki! Öyle bir bakıyorsunuz ki 'Olur tabii ama böyle bir adamdan beklemem mi' diyorsunuz? (Kahkahalar)

- Hayır, ama sanki kendi başınıza gelmemiş gibi 'oluur' diyorsunuz da...
Havale bile geçirirsiniz valla, yoksa sizden böyle biri çıkmaz mı diyorsunuz?

AŞK ÖLÜR

- Evlilik terapistiyle evlenmek avantaj mı? Diğer çiftlere göre bir-sıfır önde başlamak gibi...
İşte bu soru da çok saçma. Çünkü kelin ilacı olsa kendi başına sürer. Moralim bozuk olduğu bir halde eve gidip de 'eşime iyi bir şeyi oynayayım' mı yapıyorum Allah aşkınıza? Biz sadece evliliğimizde şunu geliştirebilmiş insanız; birbirimizle konuşuruz.

- Hiç mi katkısı yok yani...
Onun evlilik danışmanı, benim de oyuncu olmamla bir ilgisi yok. Birbirimizle konuşmayı bilen insanlarız. İlişkilerin bitebileceğini, ölebileceğini bilen ve çaba sarf etmek üzerine ilişki kurmuş insanlarız. Bir ilişkiyi yaşatmak için çaba sarf etmek zorundasınızdır. Böyle bir hayat içerisinde 'o evlilik terapisti, nasılsa halleder' diye düşünürsem bu ilişki yürümez.  

- Hala karınıza aşık mısınız?
Aşk ölür. Ölmesi de normaldir çünkü aşk kimyasal olaydır. O kimyasal tepkimeyle yaşarsan motoru yakarsın. Sürekli aşık olanlar da motoru yakabilir. Önemli olan duyduğunuz o yoğun sevgiyi yaşayabilmektir. Tabii eşime yoğun bir sevgi duymadığım, görünce kelebeklerin uçmadığını da söylemek büyük haksızlık olur.

EŞİM TÜRBAN TAKARSA İLİŞKİ BİTER
- Film için şehir dışına çıkıyorsunuz ve eşinizden uzaklaşıyorsunuz; birinden etkilendiğiniz olur mu ve olursa da eşinize söyler misiniz?
Aslında sizin söylediğiniz gözden uzak olunca gönülden de uzak olma meselesi. Birinden hoşlanmak için uzaklara gidip karınızdan ayrılmanıza gerek yok. Sizin gönlünüz ve aklınız boşsa ve artık çaba sarf etmeyecek düzeye gelmişseniz k.çınızın dibindekinden de etkilenebilirsiniz. Eğer hazırsanız ve ilişkinizi içinizde bitirmişseniz ayrı olmaya gerek yok. 

- Peki, bir gün eşiniz birinden etkilendiğini söylerse...
Kırıp döküp vurur muyum? Tabii ki hayır. Herhalde eşim kapanacağını söylerse ilişkim biter, o kadar net söyleyebilirim. Ama eğer bir gün 'başkasından hoşlanıyorum ve seni terk ediyorum' ya da 'sadece hoşlanıyorum' derse bunu halledebiliriz. Konuşabiliriz. Bizim ilişkimizi bitirecek tek şey, onun türban takmak istemesi olurdu. Bunu söyledikten sonra olay biter.

SİBEL ATEŞ YENGİN / AKŞAM CUMARTESİ EKİ

Bu haber toplam 5036 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.