'Gençler duygusal kaosta'
Üniversitede öğretim üyesi olarak çalıştığımdan gençlerle sürekli birlikteyim. Üniversite yılları birçok genç açısından kendisini keşfe çıktığı ve birçok şeyi unutulmaz deneyimlerle öğrendiği yıllar olarak kayda geçiyor. Zaman zaman anılarına mutluluk ve neşe eşlik ederken zaman zaman da kaygıları ve mutsuzlukları gün yüzüne çıkıyor. BBC’de bu hafta yayınlanan bir haberse gençlerde bardağın olumsuz duygularla dolu tarafının giderek arttığına dikkat çekiyor. Habere göre; İngiltere’deki üniversite öğrencileri arasında psikolojik destek alma talebi son beş yılda yüzde 50’den fazla arttı. Çalıştığım üniversitede psikolojik danışmanlık birimi sorumlusu olan Uzman Klinik Psikolog Sevilay Sitrava’ya ulaştım ve “Bizim gençlerin durumu nasıl?” diye sordum. Doktora tezinde 18-25 yaş arasındaki genç yetişkinler üzerine çalışan Sitrava’ya göre gençler, dijital çağın da etkisiyle psikolojik destek alma konusunda farkındalığını arttırdı ve destek almaya daha açık hale geldi.
Sitrava özellikle son 3-5 yılda üniversite öğrencilerinde psikolojik destek talebinin ülkemizde de belirgin şekilde arttığını söylüyor. Üstelik bunun sadece kendi gözlemi olmadığını, kongrelerde meslektaşları arasında konuştukları bir konu olduğuna da dikkat çekiyor. Sitrava “Romantik ilişkilerdeki ve arkadaşlık ortamındaki sıkıntılar ve meslek seçimini çok farkında olmadan yapıp zamanla okuduğu bölümün kendisine uygun olmadığını düşünmesi gibi birçok nedenden sorunlar yaşayabiliyorlar. Aslında tüm bunlar gençlerin kendi kimliklerini oluşturma döneminde olmalarından kaynaklanıyor. Gençlerin kendilerini bulma çabalarına kimlik çatışmaları da eşlik ediyor ve gençler duygusal kaosa giriyor. Gençler üniversitede tamamen yeni bir hayatla mücadele ediyor. Kimi yeni bir şehirde ilk defa ailesinden ayrı yaşamaya çalışıyor, kimi bütçesini yönetmeye çalışırken ekonomik problemlerle boğuşabiliyor. Aslında bireyselleşmeye başladıkları dönemin sancılarını çekiyorlar. Ayrıca üniversite dönemi belirsizliklerin de çok olduğu bir dönem. Kişilerarası ilişkilerindeki belirsizlikler, hayat amacını belirleyememiş olması, mesleki geleceğinin belirsizliği… Hayatlarında ilk defa bu kadar belirsizlikle aynı anda karşılaşmak, gençlerde ciddi bir kaygıya yol açıyor” diyor.
“En iyi yerine en mutlu”
Sitrava’ya göre bu belirsizliklerin önüne geçmek zor ama onlarla baş etmeyi kolaylaştırmak daha mümkün. Bunun için kendi kimliğini oluşturma döneminde olan gencin “Ben ne istiyorum?” ve “Ben ne istemiyorum” soruları üzerine düşünmesini öneriyor. Sitrava “Örneğin madde bağımlısı bir partner adayı var ve o bunu istemiyorsa, ‘Deneyeyim nasılsa ben onu değiştiririm’ demek yerine baştan o ilişkiden uzak durması olası problemlerin önüne geçecektir. Ayrıca ‘Ne istiyorum ve istemiyorum?’ sorularının ardından kariyerleri ile ilgili a,b,c planları da yapmalarını öneriyorum. Bu onlar için esnekliği de beraberinde getirir. Bunların yanı sıra bir kişiye, hobiye, fikre bağlı kalmaktansa; olabildiğince farklı deneyimlerle gerçekten kendilerini keşfe çıkmalılar, farklı insanlarla tanışacakları aktivitelere katılmalılar. Mevcut rekabetçi koşullar gereği gençler ciddi bir kariyer baskısı altında ve hep ‘En iyi olmak zorundayım’, ‘Hata yapmamalıyım’ gibi düşüncelerle kaygılarını arttırıyorlar. Bunu aşmanın da tek yolu ‘En iyi’ olmaya çalışmak yerine ‘En mutlu’ olmaya çalışmak. Bunun için de gençler dış seslerden çok iç seslerine odaklanmalı.
Kaynak:Milliyet
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.