Evlilik İçin Aşk Yeterli Mi?
Türkiye'de toplumsal değişim sürecinde boşanma oranlarındaki artış ve bu dramatik tablo, son 50 yıla ilişkin veriler ışığında özel bir üniversitede Toplumsal Araştırmalar ve Uygulama Merkezi (TARMER) tarafından düzenlenen iki gün süreli çalıştayda ele alındı.
Türkiye'nin dört bir yanından çok sayıda bilim insanı ve sivil toplum kuruluşu temsilcisinin katıldığı çalıştayda, boşanmanın sosyolojik, kültürel ve ekonomik boyutları değerlendirildi. Çalıştay sonunda 17 maddeden oluşan sonuç bildirisinde, "olumlu aile ve sağlıklı bireyselliğe vurgu yapıp bunu geliştiren örneklerin" başta medya olmak üzere her vasıtayla topluma aktarılması gerektiği vurgulandı.
Aile bütünlüğünü olumsuz yönde etkileyen unsurların incelenip boşanma olaylarının araştırılması ve aile kurumunun giderek güçlenmesi için gereken önlemlerin neler olabileceğinin belirlenmesi amacıyla düzenlenen çalıştayın açılış konuşmasını Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın yaptı.
Dr. Aydın, boşanma oranlarında kaygı verici bir artışın yaşandığını belirterek, çalıştayı izleyen gençlere evlilik ve boşanmayla ilgili bir dizi tavsiyede bulundu. Aydın, "Neredeyse evlenen her iki çiftten birisinin boşandığına ilişkin bir tablo önümüzde. Bu oranı azaltmak için zemin etüdü dediğimiz kavramı doğru yapmalıyız. Yoksa sağlam atamadığımız temeller üzerine aileler yıkılmaya mahkûm oluyor.
Yeni nesil gençler artık aile kavramındaki değerleri önemsemeden 'elektrik alamıyorum' söylemine takılıyor. Bu da tamamen değişen toplumumuzda aile kavramının artık olmayışından kaynaklanıyor. Diğer bir önemli husus da çocuklarımıza vermemiz gereken anne-baba kavramlarının önemi. Aile içinde ya da boşanma sonrasında her ne kadar bireyler arasında problemler olsa bile çocukların anne ve babalarına karşı düşmanca tavır sergilemesine müsaade etmemeliyiz. Her ne olursa olsun anne annedir, baba babadır" dedi.
BOŞANMADA EN ÇOK ETKİLENEN TARAF ÇOCUKLAR
Son yıllarda boşanma oranlarının giderek artması ve ayrılma sonrası yaşanan sorunlar ile aile bütünlüğündeki bozulmanın çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini değerlendiren çalıştayın katılımcıları, "toplumda yaşanan eğitim, sağlık, evlilik yaşının yükselmesi ve bireyselleşme gibi konulardaki değişimler sonrasında aile kavramının da değiştiği" görüşünde birleşti.
"Türkiye'de Boşanma Çalıştayı"nda, problemin toplumsal-kültürel değerlerin aşınması, birey-aile ilişkisinin değişime uğraması, üretim organizasyonundaki çeşitli dönüşümler ve değerlerin değişimiyle gelen aile içindeki rol karmaşası gibi sebeplere bağlı olarak ortaya çıktığı vurgulandı.
Çalıştay katılımcıları boşanmada, ekonomik güçlüklerin ve işsizlik oranlarının artması, aile bağlarının zayıflaması ile kadının çalışma hayatına atılması gibi konuların etkili olduğunu belirtirken, "boşanmayla birlikte yıpranan aile bireylerinin çocuklarında da aynı zamanda kişisel doyum kaybı, farklı gruplara uyum gösterme ve sosyal durumlarda değişim ve tepkisellik gibi özellikle sosyal dengelere ayak uyduramama gibi problemler gözüküyor" değerlendirmesi yapıldı.
AİLE KAVRAMININ ÖNEMİ ÜZERİNE DURULMALI
Boşanma çalıştayında konuşan İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Toplumsal Araştırmalar ve Uygulama Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Saim Yeprem, "Toplumumuzda hayatı derinden etkileyen olaylardan biri de son günlerde boşanma oranlarının hızla tırmanmasıdır. Neden her evlenen iki çiftten birisinin boşandığına bilimsel yönden bakarken sebeplerini ortaya koyup neler yapılabileceği yolundaki sağlıklı adımları atmayı amaçladık" dedi.
Çalıştay konuklarından Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı ve Sosyal Hizmet Bölümü Başkanı Prof. Dr. Aliye Mavili Aktaş da özellikle boşanmanın çok kolay hale gelmesi üzerine durdu. Aktaş konuşmasında şunları söyledi, "Refahın artmasıyla birlikte bütün ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de boşanma oranı günden güne arttı. Özellikle boşanma, çocukların sosyalleşmesi ve bireyselleşmesi açısından problem yaratan, kadın ve erkeğin de mutluluk algısını, bireyselleşmesini etkileyen bir olgudur.
Çok çabuk evlilik kararı verildiği gibi, ilk beş yıl içinde de yaşanan çok çabuk boşanma kararları bizim için problematik bir vaka. En çok da bu problem kendi özgür iradeleriyle ve kendi tercihleriyle kurulan evliliklerde ortaya çıkıyor. Belki de halkın boşanmaya dair tutumu öncesine nazaran azaldığı için boşanmalar bu kadar kolaylaşabiliyor. Eğer aile için de geri dönülmez sorunlar varsa şiddet, değer vermeme, saygısızlık gibi boşanma aynı zamanda hem kadın hem de çocuklar için bir kurtuluş yolu olarak da görülebiliyor.
Çocuklarımızda ve gençlerimizde suça yönelik eğilimlerin büyük bir oranı boşanmış ailelerden ortaya çıkıyor. Boşanma sonrasında karı koca ilişkisi her ne kadar bitse bile anne babalık vasfımızı da bir kenara koymamamız gerekiyor. Boşanmayı da iki yetişkin birey gibi gerçekleştirmeyi öğrenebilirsek belki çocuklarımız bu durumdan bu kadar fazla olumsuz etkilenmeyecek" diye konuştu.
"AŞK, EVLİLİK İÇİN KESİNLİKLE YETERLİ BİR DUYGULANIM DEĞİL"
Boşanmaların neden bu kadar kolaylaştığına da değinen Aktaş, "Belki de çok kolay âşık olunup bu aşk duygusu yaşanırken evlilik kararı verilmesi ileride aynı hızlılıkla boşanmalara sebep olabiliyor. Aşk, kesinlikle evlilik için yeterli bir duygulanım değildir çünkü yanılsamalı bir durumdur.
Kaynak:Haber Türk
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.