1. HABERLER

  2. AİLE SAĞLIĞI

  3. Çocuklarda Görülen Yaygın Korku Çeşitleri

Çocuklarda Görülen Yaygın Korku Çeşitleri

Sabah Gazetesi Cumartesi Eki'nde İLKNUR K. AKMAN, Çocuklarda korkunun nasıl başladığını ve yaygın korku çeşitlerini kaleme aldı.

A+A-

Sabah Gazetesi Cumartesi Eki'nde İLKNUR K. AKMAN, Çocuklarda korkunun nasıl başladığını ve yaygın korku çeşitlerini kaleme aldı. İlknur K. AKMAN'nın yazısında yer alan ayrıntılar şöyle:

İLKNUR K. AKMAN / Sabah Cumartesi


Evet, ne yazık ki kızımın ağzından son birkaç gündür bu cümleyi duyuyorum. İlk duyduğumda çok tedirgin oldum, gerçekten onu korkutan bir şey olduğunu sandım. Ama sonra anladım ki bunu sadece beni denemek için söylüyor, "Ah canım kızım, neden korktun?" deyip ona sarılmamı, sonra da istediği her ne ise yapmamı umuyor. Aslında korktuğu bir şey yok ama iki yaşına yaklaşıyor ve artık korku duygusunu tanıyor. Onun kimi akranları karanlıktan, suya girmekten, bir odada yalnız kalmaktan veya kedi-köpekten korkabiliyor, çevremde böyle çocuklar görüyorum. Hatta bir yaşını denizden çıkmadan geçirip, ertesi yıl denize ayağını bile sokmayan çocuklar tanıyorum. Küçükken ne olduğunu bile bilmezken, büyüdüklerinde sudan korkmaya başlıyorlar. Hele bir de yanlış bir deneyim yaşayıp su yutarlar veya başları suya sokulduğunda panik yaşarlarsa işiniz zor. Suyun kötü bir şey olmadığına veya ona zarar gelmeyeceğine ikna edebilirseniz, edin bakalım!

HİÇBİR ŞEYDEN KORKMASIN İSTİYORUM
Sanırım, ben biraz fazla korunaklı büyütüldüğüm ve bu yüzden yeterince gözü kara olamadığımdan, kızım hiç ama hiçbir şeyden korkmasın istiyorum. Ne insanlardan, ne hayvanlardan, ne karanlıktan, ne yüksekten ne de herhangi bir şeyden... Bunu sağlamak mümkün mü diye uzmanlara danıştığımda, aslında mümkün görünüyor. Ama nasıl bir anne baba olduğunuz ve çocuğunuzu yetiştirme biçiminiz çok önemli. Örneğin kızımın ileride bungee jumping yapmaktan korkmaması için, öncelikle benim onu bunda korkulacak bir şey olmadığına inandırmam, yani bungee jumping yapan insanları izlerken gözlerimi kapatıp, "Aman Allah'ım bakamayacağım," deyip titrememem gerekiyor. Ya da kızım yükseklikle ilgili herhangi bir deneyim yaşarken paniğe kapılıp, "Kızım gözünü seveyim in aşağı, ay düşeceksin şimdi!" diye kendimden geçmemem gerekiyor. Çünkü çocuğunuz sizden gördüğü tepkiyi göre, bunun korkulacak bir şey olup olmadığına karar veriyor. Aşırı tepki gösterirseniz bu beynine kazıyor, fobiler de böyle oluşuyor işte! Şimdi çok daha iyi anlıyorum; babam ben küçükken dönme dolaba bindiğimizde korkudan bembeyaz kesilip görevliye, "Aman bizi indirin, çocuk çok korktu," demeseydi ben de herhangi bir şeyin tepesine çıkmaktan bu kadar korkan biri olmayacaktım (Eyfel'e çıkarken elim ayağım boşaldı ve "Ben yapamayacağım," deyip asansörden kendimi attım, düşünün). Kızımı büyütürken şimdi ben doğru davranabilecek miyim, emin değilim ama elimden geleni yapmaya kararlıyım. Uluslararası üne sahip bir hayvanbilimci olan Desmond Morris, insan ve hayvan davranışları konulu kitaplarından sonra Muhteşem Bebek adını verdiği kitabında, döllenme anından doğuma dek gerçekleşen dramatik gelişimleri, bebeklerin nasıl hayatta kalmaya programlı olduklarını, iki yaşına dek nasıl evrelerden geçtiklerini bilimsel verilere dayanarak anlatıyor. İnandırıcı, etkileyici ve fotoğraflar çok hoş! Kitaptan seçtiğim bazı bölümlerin ilginizi çekebileceğini düşündüm.

ÖRNEK OLUP YOL GÖSTERİN
Enerjik ve keşifçi aşamada, ailesi ne kadar önlem alırsa alsın, iki yaşındaki çocuk daima risk altındadır. Meraklı bir çocuk yüksek bir yere tırmanıp aşağı inemeyeceğini fark edebilir. Bir panik hali içinde çaresizce kurtulmayı beklemek çocuk beyninde kolayca iz bırakabilir ama ebeveynin çocuğun çevresindeki tüm tırmanma olasılıklarını ortadan kaldırması da mümkün değildir. Aynı şey suya girme, kaybolma ya da bir köpekle karşılaşma durumları için de geçerlidir. Bir travma yaşandığı takdirde, ona uygun tepkiyi vermek önemlidir. Eğer ebeveyn de aşırı tepki gösterirse, çocuğun beyni, deneyimi otomatik olarak yalnızca kötü değil, aynı zamanda 'koruyucusunu panikletecek denli korkunç' diye kaydeder. Ebeveyn paniklemezse, çocuk 'suya düşme' ya da 'çok yükseğe tırmanma' durumunu yalnızca gelecekte makul biçimde korkulacak ve kaçınılacak bir şey olarak beynine kaydeder. Anne babanın paniklemesi halinde söz konusu deneyim, yaşam boyu sürecek bir deniz ya da yükseklik korkusuna dönüşebilir.

KORKU NASIL BAŞLAR?
Bir yetişkindeki korku, mantık dışı olabilir ama bebeğin korkusu gayet akla yatkındır. Çünkü bebek koruyucu ebeveynine sonuna dek güvenir ve bu koruma duygusunda bir kayıp hissettiğinde panikleyerek ağlamaya başlaması kaçınılmazdır. Ağlama bir uyarı oluşturur ve bebeğin kurtarılma olasılığını artırır. Ayrıca bebekler, tercih ettikleri ortamın huzurunu bozan ani uyarıcılara karşı da hassaslardır.

Gürültü korkusu
Örneğin küçük bebekler uçak yolculuklarında motor sesinden, iniş ve kalkışlardan aşırı derecede rahatsız olur. Bebeklerin kulakları son derece hassastır ve herhangi bir gürültü onu strese sokmaya ve korkmasına yeter.

Düşme korkusu
Küçüklerde bir diğer korku da düşme korkusudur. Sinirli veya tedirgin bir annenin gergin ve sarsıntılı hareketleri, bebekte yaklaşan bir tehlikenin işareti etkisini yaratır. Böyle bir anda eğer anne bebeği kendi annesine verir, anneanne onu şefkatle ve huzurla tutarsa, bebek kendini yeniden güvende hisseder ve rahatlar.

Kaybolma korkusu
Yürümeye başladıktan sonra çevresini keşfetmekten keyif alan çocuk, bir yandan da sürekli tek gözle anne babasını kollar. Eğer keşif sonucunda koruyucularının görüş alanından çıkarsa panik anı yaşar ve hızla anne babasının yanına döner. Kalabalık içinde kaybolduğu takdirde çaresizliğe kapılır ve ebeveynine kavuştuktan sonra ağlamalar kesilebilir.

Karanlık korkusu
Yatağında yalnız bırakılan bir bebek ağlarsa ve gece lambası yanar durumdaysa, büyük olasılıkla karanlıktan değil, koruyucusundan ayrılmaktan korkuyordur. Dolayısıyla, gece lambasını sürekli yakmak sorunu çözmez. Çocuk ancak iki yaşından sonra yatağının ucunda 'gezinen canavarları' hayal edebilmeye başlar.

Fobilerin kökeni
İki yaşındaki bir çocuk, saklambaç oynarken kendini kazara dolabın içine kitlemek gibi travmatik bir olay yaşarsa beyni bu acılı deneyimi saklayabilir ve küçük alanlar panik arasında derinlere kazınmış bir ilişki oluşturabilir. Yaşamın ileriki dönemlerinde aynı kişi, küçük ve kalabalık bir odadayken kendisini aniden akıldışı bir panik durumunda bulabilir. Sonraları fobiye dönüşen ilk panik anları, yaşamın böylesine erken bir safhasında vuku bulduklarından, bilinçli çabayla hatırlanmaları çoğu zaman güçtür.

Bu haber toplam 13499 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.