Çocuk Gelişimi ve Nörolojisi 2 gün süren Sempozyumda masaya yatırıldı
Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü ve Çocuk Gelişimi Derneği ortaklığıyla Çocuk Gelişimi ve Nörolojisi Sempozyumu düzenlendi. Sağlıklı gelişim için harekete geçin” teması ile gerçekleştirilen sempozyumda çocuk gelişimi alanında çalışan akademisyen, psikiyatrist ve psikologlar çocuk gelişimi ve nörolojisi ile ilgili sunumlarıyla iki gün boyunca ele alındı.
Üsküdar Üniversitesi Altunizade Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonunda bu yıl ilk kez gerçekleştirilen Çocuk Gelişimi ve Nöroloji Sempozyumu’nun teması “Sağlıklı Gelişim için Harekete Geçin” olarak belirlendi. Sempozyumda bir araya gelen akademisyen, psikiyatrist ve psikologlar çocuk gelişimi ve nörolojisi ile ilgili sunumlarıyla katkıda bulundu.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Sempozyum, çocuk gelişimi alanına önemli katkılar sunacak”
Sempozyumun açılış konuşmasını video konferans ile gerçekleştiren Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 0-6 yaş arasında öğrenilen bütün bilgilerin insanın hayatında öğrendiği bilgilerden daha fazla olduğuna dikkat çekerek “Şu anda AR-GE odakları içerisinde sinirbilimin çalışmaları içerisinde çocuk beyni çok ilgi çekiyor. Çocuk beyni 0-6 yaş arasında nasıl gelişim gösteriyor, beynin duygular proses eden alanları nasıl çalışıyor, çocuk somut ve soyut kavramları nasıl öğreniyor? Bütün bunlar sinir biliminin önemli çalışmaları arasında yer alıyor. Çocukluk çağı travmaları ileri yaştaki ruhsal sorunların sebeplerinden birisi. Bütün bunları incelediğimizde çocuğun zihinsel gelişimi ve sosyal davranışı önemli bir alan oluşturuyor. Sosyal nörobilimin çocukla ilgili boyutları var. Tüm bunların bu sempozyumda konuşulmasının çocuk gelişimi alanında eğitim alanlar ve bu alanın uzmanları açısından çok yararlı olacağını düşünüyoruz” dedi.
Prof. Dr. Nilgün Sarp: “Her şey anne karnından başlayarak 0-6’da, 0-18’de gizli”
Üsküdar Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Nilgün Sarp, çocuğun dünyanın merkezi olduğunu belirterek “Çocuk gelişimcileri de çocukla ilgili branşların merkezinde. Bizsiz bir şey olmaz. Çocuğun gelişiminde okul öncesi dönem çok önemli. Her şey anne karnından başlayarak 0-6’da, 0-18’de gizli” dedi. Toplum olarak çocukla ilgili pek çok sorunların yaşandığını hatırlatan Sarp, “Hala çocuk gelinler sorunu var, hala istismar sorunları var bunları görmezden gelemeyiz ama umudumuz var. Bu alanda güçlü yetişen çocuk gelişim uzmanları var, çocuk gelişiminin önemi giderek daha iyi anlaşılıyor” dedi.
Halide İncekara: “Şehirleşmeyle beraber çocuk gelişimi uzmanlarının önemi artacak”
Üsküdar Üniversitesi Rektör Danışmanı Halide İncekara da üç dönem milletvekilliği yaptığı mecliste çocukların sorunlarıyla ilgili önemli çalışmalara imza attığını belirterek “Biz üç araştırma komisyonunda çocuğun ana rahmine düşmesinden itibaren kamu yönetimi ve siyasetin çocuğa karşı sorumluluklarını irdelemek üzere üç araştırma komisyonu kurduk. İlkinde çocuklarda artan şiddet eğiliminin sebepleri, ikinci dönemde kayıp çocuklarımız, çocuklarımızın mağduriyetine sebep olan şartlar, üçüncü dönemde de özel yetenekli çocuklarımızı çalıştık.
Bugün bu salonda olan genç arkadaşlarımız yarın hepimizin hayatına profesyonel olarak girecekler. Şehirleşmenin getirdiği profesyonelleşme bu. Şehirleşmeyle beraber çekirdekleşen ve yalnızlaşan ailenin çocuğuna bakmakta işi güçlenen anne ve babaya hepiniz destek vereceksiniz” diyerek çocuk gelişimi alanındaki eğitimin önemine dikkat çekti.
Üsküdar Belediye Başkan Yardımcısı Zeki Bıyık da çocuk gelişiminin önemine değinerek Üsküdar Üniversitesini bu alandaki çalışmaları dolayısıyla kutladı.
İrfan Sayar: “Yaratıcılık çocuk büyüdükçe köreliyor!”
Sempozyumun ilk oturumuna kızı Zeynep ile beraber katılan Zihni Sinir karakterinin mimarı, karikatürist İrfan Sayar, “Zihni Sinir ile Yaratıcılık” başlıklı sunumunda yaratıcılığı “doğada var olan maddelerden yeni bir mana yaratmak” olarak tanımlayarak kızıyla beraber yaptıkları yaratıcı çalışmalardan örnekler sundu. Çocukların yaratıcılık gibi çok önemli özellikleri olduğunu belirten Sayar,
“Bu özellik çocuk büyüdükçe köreliyor. Oysa yaratıcılığı canlı tutmamız gerekiyor.
Rutin hayat yaratıcılığımızı yavaş yavaş köreltiyor. Hâlbuki insanın en temel özelliği olan bu yaratıcı özelliği canlı tutmak gerekiyor. Ne yapmamız lazım? Hayata farklı açılardan bakma testleri yaparak kendimizde zaten var olan o yaratıcı özelliği yeniden ön plana çıkartabiliriz” tavsiyesinde bulundu.
Prof. Dr. Kalbiye Yalaz’ın moderatörlük yaptığı “Beyin ve Mental İyi Oluş” başlıklı panelde ise Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Bölümünden Doç. Dr. Tayfun Doğan “Çocuklarda Mental İyi Oluş ve Yaşam Kalitesi” başlıklı sunumunda son yıllarda önemi anlaşılan pozitif psikolojinin hastalıklardan öte bireyin iyi oluşunu, mutluluğunu ve yaşam kalitesini ön planda tutan bir alan olduğunu söyledi.
Doç. Dr. Tayfun Doğan: “Tam bir iyilik halinde olması gerekiyor”
Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlığı tanımlarken sadece hastalık ve sakatlık olmayışı değil fiziksel ruhsal ve sosyal açıdan tam bir iyilik hali olarak tanımladığını vurgulayan Doç. Dr. Tayfun Doğan, “Çocukta hastalığın olmaması onun iyi olduğunun göstergesi değildir. Fiziksel açıdan iyi olacak, sosyal açıdan tam bir iyilik hali içinde olması gerekiyor.
Mental sağlık dediğimizde birey belli yeteneklerinin farkında olacak, stresle baş etmeyi bilecek, iş yaşamında üretken ve faydalı olacak ayrıca topluma bir katkı yapacak. Mental iyi oluş dediğimiz şey mutluluk konusudur. Çocuğun mutlu olması, psikolojik iyi oluşunun yerinde olması mental iyi oluşla alakalıdır” dedi.
Doç. Dr. Tayfun Doğan: “Çocuk büyüdükçe iyi oluş düzeyi düşüyor”
Çocuğun mindfullnes denilen farkındalık halinin yetişkinlere oranla çok yüksek olduğunu belirten Doğan, “Çünkü çocuk geçmişi ya da geleceği çok fazla düşünmüyor. Yani yaşadığı anda hissettiği olumlu duygular ve keyif gibi duygulara odaklanıyor. Kendine yönelik düşünceleri negatif değildir çünkü hiçbir çocuk bedeninden ve dış görüntüsünden rahatsızlık duymaz. Çocuklar büyüdükçe iyi oluş düzeyleri düşüyor” dedi.
Güvenli bağlanma geleceğini etkiliyor
Bebeklik döneminde yaşanan güvenli bağlanmanın önemine işaret eden Doğan, “0-2 yaş arası çok önemli. Anne ya da anne yerine geçen kimse çocuğun onunla ilişkisinin çok önemli olduğunu biliyoruz. Bugün psikolojide bağlanma konusu en popüler konulardan birisidir ve biz pek çok konuyu bağlanma konusuyla açıklarız. Bireyin ilerdeki evlilik ilişkilerinden iş yaşamına, depresyona girip girmemesine kadar pek çok konu bugün bağlanma konusuyla ilişkilendiriliyor. Özellikle 0-2 yaş arasında anne ile bebek arasındaki ilişkidir. Bu dönemde güvenli bağlanma sağlanmış ise ileride de ilişkilerini doğrudan etkiliyor. Eş seçimini ve ruhsal durumunu doğrudan etkileyebiliyor. Çocuğun bu dönemde kendini güvende hissetmesi, ihtiyaçlarının karşılanması önemli, sevgi şefkat gösterilmesi, annesinin ona dokunması çok önemli. Bunlar olmazsa güvensiz bağlanma ortaya çıkıyor bu da ilerleyen yaşamda ciddi problemler oluşturuyor” diye konuştu.
Prof. Dr. Ahmet Altındağ, “Çocukta Beyin Gelişiminde Anne Babalara Öneri” başlıklı sunumunda özellikle dijital cihazların kullanımının 5 yaşına kadar engellenmesi gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Banu Anlar, “Beyin Gelişimini Görerek İnceleyelim” başlıklı sunumu ile beyin görüntüleme alanındaki gelişmelere değinirken; Prof. Dr. Kalbiye Yalaz tarafından “Erken Tanı ve Yöntemlerinin Önemi” başlıklı bir konferans verildi.
“Çocuğun Nörolojik Gelişimi” başlıklı panelde ise Prof. Dr. Banu Anlar moderatörlük yaparken Doç. Dr. Gülşen Köse, Prof. Dr. Güler Cimete ve Üsküdar Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tayfun Uzbay panele konuşmacı olarak katıldı.
Sempozyumun ikinci gününde ise Prof. Dr. Türker Kılıç “Yaşam Algımızı Değiştirebilecek Önemde 3 Bilimsel Gelişme” başlıklı sunumuyla yer aldı.
Üsküdar Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanı Doç. Dr. Defne Kaya’nın moderatörlük yaptığı "Gelişimsel Bakış Açısı ve Disiplinler Arası Yaklaşımlar” panelinde Prof. Dr. Nermin Aral, “Neden Çocuk Gelişimi”, Dr. Bülent Madi ise “Çocukta Gelişim Desteği ve Multidisipliner Yaklaşımlar” başlıklı sunumlarıyla panelist olarak bulundu.
Prof. Dr. Nilgün Sarp ve NPİSTANBUL Beyin Hastanesinden Nöroloji Uzmanı Prof.Dr. Oğuz Tanrıdağ, “ Dil ve Beyin” başlıklı sunumları ile katıldı.
Sunumların ardından ise Sanat Atölyeleri altında gerçekleştirilen workshoplara katılan Sanat Terapisi Atölyesi- Uzm. Emine Bauer, Bütünleştirilmiş Eğitim ve BEP Atölyesi’nden Uzm. Funda Korkusuz Poyraz, Uzm. Aysu Karaca, Uzm. Elif Ceren Kaya, Dram Atölyesi’nden ise Öğr. Gör. Gaye Göklü önemli paylaşımlarda bulundu.
Kaynak:Aktüel Psikoloji
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.