Bir Mutsuzluk Denemesi: "Hikayem Paramparça"

Bir Mutsuzluk Denemesi: "Hikayem Paramparça"
Hikâyem Paramparça'nın içinde okuyucu her şeyi bulabilir. Bazen bir deyimle ilgili çürütücü fikirler, bazen bir yazar veya romanla ilgili eleştiriler, bazen hayata dair aforizmalar. Çünkü 'mutsuzluk' kitaptaki bütün anlatıların içine sızmış ve onları b

ÖMER YALÇINOVA / Yeni Şafak


Hikâyem Paramparça isminde bir deneme kitabı yazmak, sanırım Emrah Serbes'e özel bir şey değil. Bunun açıklanması için Emrah Serbes'in kalem oynattığı 21. yüzyıla bir bakmamız gerekiyor. Çünkü yeni bir anlatımın, hayatın, hikâyenin içindeyiz. Hikâye kelimesinin hayat anlamında kullanıldığı bir çağdan söz ediyoruz. Paramparça olan hayatların, paramparça hikâyeleri, hayat ile hikâye arasındaki ayrımı ve kalın çizgiyi ortadan kaldırdı.

Sanal dünyanın ortaya çıkması, insanların günün çoğunu bu sanal ortamda geçirmeye başlamaları, hatta işleri gereği sürekli sanal bir dünyanın içinde olmaları, ister istemez düşünce ve hislerde değişikliğe yol açacaktı. Bu değişikliğin en belirgin özelliğini, sanal ile gerçek arasındaki ayrımın yok oluşunda gözlemleyebiliriz. Etgar Keret örneğinde olduğu gibi; gerçekle hayalin, mitosla güncelin, adeta birbirini açıklarcasına/açarcasına iç içe geçmesi. Bunların sebeplerini, birbirinde aramak ya da ihtiyaç duyulan sebebi bulduğun yerde durmak ve oradan yeni bir hikâyeye yol almak, bir anlam aktarımından ziyade bir anlam arayışı içine girmek.

Okur, çağrışımlarla ilerliyor

Anlam arayışının çok değişik şekilleri vardır. Anlam yüklemekten söz etmiyoruz, o farklı bir şey; çünkü anlam yüklemek için zihnin kendine nirengi noktaları belirlemesi gerekir. Nirengi noktaları din, ideoloji, ahlak, bilim, felsefe veya bir kişi olabilir. Onların parametreleriyle hareket edildiği ve düşünüldüğü zaman, yaşananlara anlam yüklenebilir. Fakat bununla anlam arayışının bir alakası yoktur. Çünkü anlam yüklemekte neden sorusunun cevabı nerede aranacak, bilinir. Anlam arayışında ise, sorduğun soruların cevabını nerede arayacağını bilememek gibi bir durumla karşı karşıya gelinir. Yine de anlam arayışı örneğin hiçbir şeyin anlamı yoktur gibi bir nihilizm değildir. Anlam arayışı; bir belirsizlik, başka bir ifadeyle cebindeki son kuruşu nereye harcayacağını bilememe halidir.

Modern ve postmodern anlatımlardan edinilen deneyimlere göre, kendini anlatıya bırakmak bir yöntemdir. Bu yöntemi en basitinden çağrışımlar yoluyla yazmak diye de açıklayabiliriz. Çağrışımlara yazar kendini bırakır. Bıraktığında oradan bir sandık çıkarmak uğraşısındadır. Nesnelerden insanlara, insanlardan olaylara, olaylardan kitaplara, kitaplardan masallara, geçmişten şimdiye gelmek... Çağrışımların kişiyi nereye götüreceği belli olmaz. Bu yolculuk edebiyat açısından deneme veya hikâye diye nitelenebilir. Çünkü her şey bir deneme ve arayışa dönüşmüştür. Emrah Serbes de bu boş alanda duruyor ve anlatımını buradan kuruyor.

Ararken anlatıyor

Serbes Hikâyem Paramparça'da sürekli deniyor, bir hikâye yazmıyor diyebiliriz. Denemesi bir hikâye anlatımına gelip dayandığında, konuşmayı orada kesmiyor, anlatıma devam ediyor. Hikâyeyle hayatın birbiri yerine kullanılması gibi anlatımla arayış da bu manada birbiri yerine rahatça kullanılabilir. Serbes arıyor, arayışı onun anlatım şekline dönüşüyor. Bunu Serbes'in belirli bir zaman ve mekanda geçen bir olayı anlatmamasından anlayabiliriz. Serbes yazarak arıyor ve yazarak üzerinden atmak istediği bir ağırlık taşıyor.

Neden ve kime anlattığı bu noktada değerini kaybeder. Serbes bir muhatabı yok gibi yazıyor. 'Sen' diye seslendiğinde bile karşısında kimse yoktur. Anlattığı veya seslendiği kişiyi okuyucusuna vermez. Okuyucu olarak seslenilen kişiye dair bir görüntü veya sese ulaşamıyoruz. Gerçek ile sanal arasındaki ayrım Etgar Keret hikâyelerinde belirsizleşmişti. Bununla birlikte neden ve kime anlatıldığının önemi ve gerekliliğinin parçalanışı da Franz Kafka'yla gösterilebilir. Serbes sanki bu iki yazar arasında gelip gidiyor ya da bu iki yazardan yeni bir anlatım biçimi çıkarıyor.

Ortaya çıkan metin bir deneme mi, hikâye mi, günce mi? Bunun da bir önemi kalmıyor. Modern anlatımdaki, dünyayı değiştirmek ideali, postmodern anlatımdaki dünyayı değiştirmek değil, insanın üzerindeki fazlalıkları atmak amacı, bu yeni dönem anlatımda tamamen ortadan kalkmış. Amaçsız, plansız, anlatım olsun diye bile anlatılmayan olaylar, kişiler, duygular ve düşünceler bütününe bürünmüş. Yeni dönem anlatımda yazar, yazarak insanlardan bir şey beklemediği gibi, insanlara dönük bir temennide de bulunmuyor.

Mutsuzluk mücevheri

Söylemek istediğimiz Emrah Serbes'in Hikâyem Paramparça kitabında somut örneğini gözlemlediğimiz, yeni dönem anlatımların bu tür özelliklere ihtiyaç duymamasıdır. Yazarın bir amaç, sorumluluk, ahlak gibi belirleyicilerle ve itici güçlerle kaleme sarılmadığıdır. Onu yazmaya iten güç, yazarak rahatlamak, yani yazarak o ne olduğu tam olarak bilinmeyen, belirlenemeyen, artık bilinmesi ve belirlenmesi de umursanmayan yükü üzerinden atmaktır. Ya da yazarın bir hikâye anlatmak gibi bir hedeften bile bağımsız hareket etmesidir.

Bağımsızlıktan dolayı Hikâyem Paramparça'nın içinde okuyucu her şeyi bulabilir. Bazen bir deyimle ilgili çürütücü fikirler, bazen bir yazar veya romanla ilgili eleştiriler, bazen hayata dair aforizmalar. Çünkü 'mutsuzluk' kitaptaki bütün anlatıların içine sızmıştır ve onları bir arada tutmaktadır. Yeni dönem anlatının bir diğer özelliği de bu mutsuzluk olgusudur. Bu tür anlatımlarda mutsuzluk gerçeği kabul edilerek konuya giriş yapılır. Eğer mutsuzlukla başlamayan bir olay veya kişilik anlatılacaksa bile, hikâyenin ortasında veya sonunda yine iş dönüp dolaşıp mutsuzluğa gelir. Hikâyem Paramparça'da mutsuzluk, kitabın motoru gibi çalışıyor. Kalemin ucunda mutsuzluk, hayatı yorumlayamaya çalışırken başvurulan bir mücevhere dönüşüyor.

Montaigne Denemeler'inde bir konuyu bazen beş bazen de yirmi sayfada anlatmış. Sayfa sayısı her konunun ele alınışında değişiklik göstermiş. Emrah Serbest'in Hikâyem Paramparça'sı sanki '21. Yüzyılda Mutsuzluk' başlıklı bir konunun 174 sayfada anlatılmasıdır. Bu yönde bütün anlatım türlerinin kullanıldığı bir denemedir.

Hikâyem Paramparça

Emrah Serbes
İletişim Yayınları
174 sayfa
2012

Bu haber toplam 8608 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.