Ben Değil de Bi Arkadaş
Meslek hayatına okullarda psikolojik danışman olarak başlayan, ODTÜ Psikoloji mezunu Ferhat Aydın, sosyal ortamlarda yaptığı psikoloji sohbetleri yoğun ilgiyle karşılanınca, kısa sürede Türkiye’nin her yerinde “Bar Psikoloğu” adıyla gösteriler yapmaya başladı. Aydın, “Derdim insanların rahat bir ortamda konuşarak, önyargılarını kırmak ve terapiye yönlendirmek” diyo
“Bar Psikoloğu” nasıl ortaya çıktı anlatır mısınız?
ODTÜ’de psikoloji okuduktan sonra, farklı okullarda 4 sene çalıştım. Terapist olmak istiyordum ve almak istediğim eğitimler için paraya ihtiyacım vardı. Aldığım maaş, eğitimlerime yetmiyordu, üstelik mesleki tatmin de yaşamıyordum. Mesleki depresyona girmiştim. O sırada eş-dostla ve sosyal ortamlarda yaptığım psikoloji sohbetlerini insanlar çok sevdi. Terapist olmak istiyordum ama hem ekonomik hem de mesleki hem kendimle ilgili dinamikler izin vermemişti. Derdim insanları terapiye yönlendirmekti ve böylece “Bar Psikoloğu” markası doğdu. Önceleri Kadıköy’de bir barda çıkıyordum. Şimdilerde Türkiye’nin her yerinde, meslektaşlarımla, ebeveynlerle, doktorlarla, kamu personeli ile bir araya geliyorum.
Meslektaşlarınızdan tepki aldınız mı?
İlk çıktığım zamanlarda adımı duyanlar, “Öyle saçma şey olur mu, etik değil” diye tepki gösteriyordu. Ben de ısrarla şunu anlattım; ben orada terapi değil, talk show yapıyorum ve insanların merak ettikleri şeyleri rahat bir ortamda konuşmalarını sağlıyorum. Sonra güvenilir meslektaşlarım beni izlemeye başladı ve yaptığımı görünce takdir ettiler. Olumlu yönde destekleyen çok fazla psikolog var. Ne yaptığımı bilmeyenler ise hâlâ tepkili. Ben bu mesleğe hizmet ediyorum. Zaten birilerini rahatsız etmiyorsan, iyi bir iş yapmıyorsundur.
Günümüz ebeveynlerine dair gözlemleriniz neler?
Helikopter ebeveynlik çok yaygın. Günümüz dünyası alttan alta ebeveynleri kaygılandıracak mesajlar veriyor. Mesela tüm ebeveynler zekanın çok iyi bir şey olduğunu düşünüyor. Halbuki tek başına zeka bir şey ifade etmiyor, “Duygusal zekasına yatırım yapın” diyoruz. Kime sorsan çocukları mutlu olsun istiyor ama nasıl mutlu olunur kendileri bilmiyorlar.
Tüm ebeveynler, anlamsız bir kaygı içinde ve “Bu çocuk normal mi?”, “Ne olacak bu çocuğun hali?” derdinde. Uzmanlar şunu şöyle, bunu böyle yapmalısınız dedikçe, kafalar daha çok karışıyor. Aslında çok da olan bir şey yok ortada. Biraz rahat olmalıyız. Sonuçta yapılan milyon tane iyi şey de var. Bunu unutmamalı ebeveynler. Basit bir leke üflesen geçecek ama çıkarmak için çitileyince, leke iyice bulaşıyor. Çocuğu ve kendini tanımadan, kitabi bilgiler uygulamak gerçek değil.
Sınırlar konusunda ne düşünüyorsunuz?
Çocuk yapmaması gereken bir şey yaptığında, ebeveyn birkaç kez uyarıyor. Sonra çıldırıp patlıyor. Çocuk da “Ben bu kadar zorlayabilirim demek ki” diyor. Halbuki öğrenme mekanizmalarında en sonda vereceğin tepkiyi en başta verirsen, çocuk oraya kadar ilerlemeden gerekli mesajı alır. Biz şu an konuşa konuşa çocukları duyarsızlaştırdık. Sınır ve kural çocuğun sevgi kadar ihtiyaç duyduğu şeylerdir. Bir kere söylersin ve yapmazsa başına gelebilecekleri bilir ama bu ceza değil cezai müeyyidedir. Bardağı kırdı ise temizleyecek gibi. Ama bardak kırdı diye odaya kapatılmaz ya da sinema yasaklanmaz. Sonuçların, konuyla alakası olması gerekir.
Çocuğumuz üzülmesin diye kendimizi üzüyoruz. 6 yaşına kadar hiç üzülmemiş, her istediği anında yapılmış, yediği önünde, yemediği ardında bir çocuk, daha okulun ilk günü arkadaşı onunla oynamayınca yıkılıyor. Çocuklar üzülmemeyi üzülerek öğrenir. Sonra çocuk tırnak yiyor, “Niye tırnak yiyor’” diye bize getiriyorlar. Bize konulan sınırlar ve üzüntüler bizi bu günlere getiriyor. Çocuklarla iyi zamanlarda kurulan ilişki, kötü zamanlarda kalkan olur. Kriz çıktığında ne yapacağız şimdi demek yerine, iyi zamanlarda 15 dakika sohbetin bile neler değiştirebileceğini bilmeliyiz.
En çok merak edilenler
Ferhat Aydın, Okuyan Us Yayınları’ndan çıkan “Ben Değil de Bi Arkadaş” adlı kitabını anlattı: “Türkiye’nin farklı yerlerinde yaptığım gösterilerde, insanların psikoloji ve psikoterapi ile ilgili en çok merak ettikleri, sordukları ve doğru bildiklerini zannettikleri yanlışlar üzerine bir derleme. İçinde çocuk psikolojisinden, cinselliğe, bir terapiye giderken nasıl terapist arayacaklarından, psikoloji biliminin temelde nasıl bir şey olduğu, neden bu kadar ilaç kullanıyoruz ama iyileşemiyoruz gibi pek çok konuya değindim. Tüm bunları bir psikoloji kültürü oluşturabilmek adına yazdım. Ara ara ironik, ara ara metaforların olduğu, keyifli ve akıcı bir psikoloji sohbeti oldu benim için.”
Bugüne kadar en sık duyduğunuz ebeveynlik klişeleri neler?
- Hocam sizin çocuğunuz var mı? Çocuğum bana çok düşkündür, anlayamazsınız.
- Hocam bu çocuğun davranışları normal mi?
- Hocam ama bizim çocuk gerçekten hiç yemiyor!
- Hocam kaç kere söyledim, çok sorumsuz! Siz bir konuşsanız?
- Hocam her istediği de oluyor, neden böyle anlamadık!
- Hocam aslında çok zeki ama…
- Hocam özgüven problemi mi var acaba?
- Hocam psikolojisi bozulacak diye çok korkuyorum.
Kaynak:Milliyet
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.