"Asperger sendromu"yla bir ilk
Üniversite sınavına rapor alarak yardımcılı engelli salonda girmeyi başaran ilk ‘Asperger sendromlu’ üniversite adayı Uluğ Seyda Özaydınlık, heyecanla sınav sonucunu bekliyor. Özürlü kontenjanından sayılarak ek kontenjan imkânından yararlanmak isteyen ve Erzurum’da yaşayan gencin ailesi ÖSYM’den gelecek müjdeli habere kilitlendi. Anne Semra Özaydınlık, “Üniversite sınavı, otizmin bir türü olan Asperger sendromlu çocuklar için uygun değil, bizim çocuklarımıza ‘küçük profesör’ deniliyor ama kapasitelerini diğer çocuklar için hazırlanmış sınavlarda göstermeleri imkânsız. Çünkü alışık olmadıkları yerlerde dikkatleri dağılıyor” dedi.
Farklı bir dünyanın çocuğu
Uluğ Seyda Özaydınlık, Asperger sendromu teşhisi konulduğunda 11 yaşındaydı. Değişikliklere karşı verdiği aşırı tepkileri o zamana kadar ‘inatçılık’ olarak yorumlanmış, kendisine alınan her oyuncağı daha ilk gününde söküp incelemesi ‘merakıyla’ açıklanmıştı. Anasınıfında kendinden küçüklerden bile sürekli dayak yemesine verdiği “Bana kavga etme dediniz, o yüzden karşılık vermiyorum” yanıtı, ‘çocuğumuz söz dinliyor’ diye ailesini sevindirmişti. Uranüs’ün uydularını sayamadığı için öğretmeninden soğuması, sınavlarda zor soruları çözüp basitlere elini bile sürmemesi diğer çocuklardan farklı olduğunun ilk sinyalleri olmuştu. Ailesi, 2003’te konulan ‘Asperger sendromu, dikkat eksikliği ve hiperaktivite’ tanısını öğretmenlerine anlatmak için çok büyük sıkıntılar çekti ama aldıkları rapor ortaöğretime giriş sınavına tek başına bir salonda girmesini sağladı. Uluğ, bu hakkın kendisine verildiğini sınavın olduğu sabah öğrenip zorlansa da o dönem yaşadığı Edirne’deki Anadolu Lisesi’ni kazanmayı başardı.
Değişikliklere tahammülü olmayan Uluğ’un önüne çıkan bir başka engel de annesinin zorunlu hizmet için Erzurum’a tayini oldu. Oysa tam da o yıl üniversite sınavına girecekti. Ama bu değişiklikle de başa çıktı. Anne Semra Özaydınlık, Uluğ’un kapasitesini ortaya koyabilmesi için sınav öncesinde ÖSYM ile yorucu görüşmeler yaptı. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden aldıkları yüzde 52 özürlü raporunun dikkate alınması ve yardımcı engelli odada sınava girmesi için yetkililere diller döküldü. Sonunda sınavda ek süre ve kendi kalemini kullanma hakkı kazandılar. Anne Özaydınlık, verdiği mücadeleyi, “Uluğ, engelli salonunda üniversite sınavına giren ilk Asperger sendromlu aday oldu, ancak bu hakkın verildiğini sınava yarım saat kala son anda öğrendiği ve bu durum iyi yönde bile olsa sürprizleri kaldıramadığı için performansını daha da kötü etkiledi” diye anlatıyor.
“Rakamlarla, fen bilimleriyle arası çok iyi, bilim adamı olmak istiyor, elektrik elektronik mühendisliği, mekatronik mühendisliği okumak istiyor ama üniversite sistemi Uluğ’u potansiyeline göre bir yere yerleştirmeye uygun değil” diyen anne Özaydın sesini duyurmaya çalışıyor:
“ÖSYM yetkilileri, özürlü öğrencilerin farklı değerlendirilerek yerleştirildiğini ancak bizim yüzde 52 özürlü raporumuza rağmen hastalığın onların mevzuatında yer almaması nedeniyle bu kapsamda olmadığımızı söylediler. Oysa biz YÖK’ün yönetmeliklerindeki ‘özürlü öğrenci’ tanımına uyuyoruz.”
Asperger sendromu nedir?
Asperger sendromu, bir gelişim bozukluğu hastalığı. Kendisini sosyal iletişimde geri çekilmelerle, dil gelişimindeki gerilikle ve dikkat eksikliğiyle belli ediyor. En büyük özellikleri değişime karşı dirençli ve sosyabilitelerinin zayıf olması. Yüksek fonksiyonlu otizm diye de adlandırılan asperger sendromu zihinsel bir engel grubuna girmiyor. Zekâları normalin altında olmuyor, genellikle de normalüstü çıkıyor.
Albert Einstein, İsaac Newton, Ludwig van Beethoven gibi tarihe damgasını vurmuş bilim ve sanat dünyasından çok sayıda ünlü de Asperger sendromu teşhisine sahip.
Radikal
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.