Akıl Hastaları Mı Şiddet Uygular?
Jared Lee Loughner’ın Arizonalı Kongre üyesi Gabrielle Giffords’u vuran zanlı olduğunun tespitinden kısa süre sonra internet hafiyeleri, zanlının oluşturduğu metin ve görüntüleri bulmak için kolları sıvadı. Bunu çok geçmeden amatör bir teşhis dalgası izledi, ki bunların büyük kısmı Loughner’ın siyasi bir aşırılıkçıdan ziyade ‘paranoid şizofren’olduğunu söylüyordu.
Birçokları için soruşturma burada bitecektir. Kişisel sebepleri, kontrolsüz nefreti, saptırılmış siyasi öfkeyi araştırmaya gerek yok. Akıl hastalığının sadece bahsi bile yeterli bir açıklama. Psikiyatrik bozukluklarla şiddet arasında ihtimal verilen bu bağ, kamuoyunun bilincinde öyle pekişti ki, tıbbi kanıtlar bile bu algıyı değiştiremiyor. Akıl hastalıkları tek başına şiddetin açıklaması değil ama gelecek haftalarda bunu medyadan duymayı beklemeyin.
14.3 milyonda bir ihtimal
Sina Fazıl Oxford Üniversitesi’nde psikiyatrist ve şiddetle en ciddi iki psikiyatrik rahatsızlık (şizofreni ve bipolar bozukluk, ki ikisi de yanılsamalara, halisünasyonlara veya gerçeklikle ilişkinin kopmasına yol açabiliyor) arasındaki bağlantılara dair bilimsel çalışmalara öncülük etmiş biri. Fazıl’ın ekibi tek tek olaylara bakmaktan ziyade, ulaşabildikleri tüm bilimsel bulguları inceledi. Sonuç olarak rahatlıkla şunu diyebiliyorlar: Psikiyatrik rahatsızlıklar, birinin şiddet eğilimi veya saikleri hakkında hiçbir şey söylemiyor.
2009’da yapılan ve yaklaşık 20 bin kişiyi kapsayan bir analiz, şiddet riskinin artmasının insanın şizofren olup olmadığına bağlı olmaksızın, uyuşturucu ve alkolle bağlantılı olduğu sonucuna vardı. Bipolar hastalara yönelik benzer esaslar üzerinden yapılan iki analiz, şiddet riskinin hastalık nedeniyle artışı düşük oranlardayken, uyuşturucu bağımlıları arasında arttığını gösterdi. Başka bir deyişle, muhitinizdeki barda içen bazı insanların cinayet işleme riski, ortalama bir akıl hastasından daha yüksek.
Elbette nüfusun geri kalanı gibi, akıl hastalığı olan insanlar da şiddet uygulayabilir ve bazılarında şiddet riski, yanılsama veya halüsinasyon gördükleri sırada daha yüksek olabilir. Yine de bu nadir örnekler, akıl hastalığını suç eylemi açısından önemli bir izah kılmıyor. Bu size mantıklı gelmiyorsa, şu benzerliğe bakın: Futbol holiganları bir maça gittiklerinde şiddete yönelme ihtimali çok daha yüksek ama bana arkadaşınızın maça gittiğini söylerseniz, onun şiddete ne kadar meyilli olduğuna dair bir fikrim olmayacak..
Bu Arizona zanlısıyla ilgili spekülasyonu farklı bir noktaya koyuyor: İnternette Loughner veya başka bir cinayet zanlısının, futbol veya hokeye takıntılı olduğuna dair bir kanıt bulup, bunun işlediği suçu açıklayabileceğini iddia ederseniz, size gülerler. Fakat aynısını ‘şizofreniyle’ yapınca, insanlar bunu kabul ediyor. Bir şizofreni hastası tarafından öldürülme ihtimalinin çok düşük olduğu gerçeğine karşın böyle oluyor (dört Batı ülkesinde yapılan bir çalışma, bu ihtimalin 14.3 milyonda bir olduğunu ortaya koydu).
Medyanın kabahati
Aksi yöndeki kanıtlara rağmen akıl hastalığının şiddet eylemlerini açıklamak için sıkça kullanılması, bu tür olayların medyada ele alınma biçiminden kaynaklanıyor. Sayısız çalışma, psikiyatrik sorunları olan insanların işlediği suçlara dair birçok haber çıktığını ve haberlerin genelde yanlış bir risk algısı yaratan hatalar barındırdığını gösteriyor. Bu yanlış takdim göz önüne alındığında, kamuoyunun akıl hastalığını üzücü olayların kolay izahı olarak görmesi şaşırtıcı değil. Arizona’daki trajik saldırının tüm detaylarını henüz bilmiyoruz, fakat akıl hastalığının defalarca gerekçe olarak gösterileceği kuşkusuz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.