1. HABERLER

  2. MAKALELER

  3. Yeme Bozuklukları ve Duygusal İstismar

Yeme Bozuklukları ve Duygusal İstismar

Bu olgu sunumunda, gelişiminde psikolojik etmenler ve travmatik yaşantılarının önemli olduğu anoreksiya nervoza (tıkınan, çıkaran tip) tanısı alan genç kadın hasta aktarılacaktır.

A+A-

Ergenlik (13-21 yaş)

AA, cezaevinde olduğu sürece ağabeyini ziyarete hiç götürülmüyor, fakat ağabeyi ile sık sık mektuplaşıyor. Ağabeyi, AA’ya hangi kitapları okuması gerektiğini, kendisini geliştirmek için neler yapması gerektiğini yazıyor. ‘’Ağabeyim, cezaevinde olmasına rağmen kendisini benden daha iyi yetiştirdi.’’ diyor. AA 15 yaşında, lise hazırlık sınıfındayken ağabeyi ve cezaevindeki arkadaşları ölüm orucuna başlıyor. Üç yüz on gün ölüm orucunu sürdürüyorlar. Ağabeyinin bazı arkadaşları ölüyor. Ağabeyi tedaviyi kabul etmiyor. AA, anne ve babasının ağabeyinin öleceğini kabul ettiklerini ve bu nedenle ilk kez ağabeyini görmek için kendisini açık görüşe götürdüklerini ifade ediyor. O dönemde kendisinin çok kilolu olduğunu, ağabeyinin ölmek üzere, çok zayıf ve neredeyse konuşamaz halde olduğunu belirtiyor. Ağabeyi kardeşini gördüğünde çok kilo aldığını söylüyor, o ise ailedeki kilo dengesini sağlamak istediğini söyleyerek espri yapıyor. O dönemi hayatı boyunca en kilolu olduğu dönem olarak tanımlıyor, o sırada 55 kilo imiş ve şu an o kiloda olmaya dayanamayacağını söylüyor.

AA, o dönemde yaz tatili için mide rahatsızlığı olan ve isteyerek yediklerini kusan yengeyi ziyarete gidiyor ve daha fazla kilo almamak için kendini kusturmaya başlıyor. Zayıflamak için değil, sadece kilo almamak için kustuğunu ifade ediyor. Fakat bir süre sonra her yemekten sonra kusma ihtiyacı duyuyor, kusmayınca rahat edemiyor. Bu dönemde lise birinci sınıfa geçiyor, okulda aynı dönemden bir erkek arkadaşıyla flört etmeye başlıyor. Yaklaşık üç ay sonra nedensiz olarak erkek arkadaşı ayrılmak istiyor ve birkaç gün sonra ayrılmış olduğu erkek arkadaşının en yakın kız arkadaşıyla flört ettiğini öğreniyor. Kızı ‘zayıf, uzun ve güzel bir kız’ olarak tanımlıyor. Bu dönemde kendini çok kötü hissettiğini, okuldan ve bütün arkadaşlarından koptuğunu, bu durumunun öğretmenleri tarafından fark edildiğini söylüyor. Kısa bir süre sonra kendisinin durduramadığı yemeleri başlıyor ve kolay kusabilmek için her yemekten sonra yaklaşık bir litre su içiyor. Bu süreçte en zayıf dönemini yaşıyor (38 kg). Annesi kızının kusmalarını fark etmiyor, anne ile aralarındaki mesafe o dönemde daha da artıyor, fakat babası kızıyla çok ilgileniyor ve aralarında çok iyi bir ilişki olduğunu söylüyor. AA 16 yaşında lise birinci sınıftayken, ağabeyi ölüm orucunu bırakıyor, tedaviyi kabul ediyor ve anne uzun süre ağabeyi ile beraber hastanede kalıyor. Lise ikinci sınıftayken ağabey cezaevinden çıkıyor ve üniversite sınavlarına giriyor, iktisat fakültesini kazanıyor. AA’nın ifadesine göre, anne yas sürecinden çıkıyor, insanlarla görüşmeye, dışarı çıkmaya, makyaj yapmaya başlıyor. O dönemde üniversite sınavına hazırlanmakta olan AA ile annesi çok ilgileniyor, bunun nedeni olarak ağabeyinin cezaevinden çıkmasını ve kendisinin sınava hazırlanıyor olmasını gösteriyor. AA edebiyat fakültesini kazanınca İstanbul’da okuyan ağabeyinin yanına taşınıyor. Ağabeyi ve ağabeyinin cezaevinde avukatı olan kız arkadaşı ile aynı evde yaşıyorlar. AA, ‘’Ağabeyimle aramızdaki duvarları yıkamadık’’ diye ifade ediyor. Evde hiç konuşmuyorlar, birbirlerini görmezden geliyorlar, ‘aynı evde yaşayan iki yabancı gibiyiz’ diye belirtiyor. Ağabeyi AA’nın kusmalarını yanına taşınınca öğreniyor ve kusmalarını fark ettikten sonra kardeşine mektup yazarak odasına bırakıyor. Mektupta, bu hastalıktan dolayı ağabeyini suçladığını bildiğini, fakat suçlunun kendisi olmadığını, artık kendine gelmesi ve tedavi olması gerektiğini yazıyor.

Bu haber toplam 78082 defa okunmuştur
Haberin Devamı 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.