Kenan ÖREN / Yrd. Doç. Dr. Erciyes Üniversitesi, Nevşehir İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İktisat Bölümü Öğretim Üyesi (E-posta: koren25@ hotmail.com)
ÖZET
Zihinsel engelli bireyler, engelliler arasında çok daha iyi muamelelere ve eğitime muhtaç olmasına rağmen, kötü muamelelere ve istismara her zaman açıktırlar. Bu yüzden, hem devletin hem de tüm toplumun, zihinsel engellilere karşı hoşgörülü ve yardımcı olması gerekmektedir. Ancak bu şekilde söz konusu bireylerin topluma kazandırılması sağlanabilir.
Sosyal devlet özelliğine sahip olan ülkeler, ister normal, isterse engelli olsun, bütün vatandaşlarına eşit şekilde davranmak zorundadır. Bu sosyal devlet özelliğinin en önemli kurallarından biridir. Yani sosyal devlet, normal vatandaşlara tanınan sosyal hakları, engelli vatandaşlara da yansıtmalı ve rehabilitasyon hizmetleri, işgücü eğitimi programları, istihdam faaliyetleri gibi hizmetlerden faydalanmalarına yardımcı olmalıdır.
Bu çalışmada, sosyal devlet özelliğini taşıyan ülkelerdeki zihinsel engellilere yönelik politika ve uygulamalar, ülkemizdekiler ile karşılaştırılmış ve sunulan hizmetlerle ilgili eksikliklerin giderilmesi için gerekli tedbirlere yönelik öneriler sunulmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Zihinsel engelli, sosyal devlet, istihdam.
1.GİRİŞ
Tüm dünyada sosyal devlet anlayışına sahip olan ülkeler, herhangi bir ayırım gözetmeksizin bütün vatandaşlarına istihdam alanları açarak, yetenek ve becerilerine göre işgücü eğitimi ile ilgili faaliyetler sunmaktadır. Bu konuda, normal ve engelli işgücüne sağlanan imkanlar arasında çok önemli farklılıklar bulunmamaktadır.
Fiziksel, zihinsel, ruhsal ve sosyal bakımdan belli bir oranda ve devamlı bir şekilde işlev kaybı veya aksaklığı yaşayan; normal hayattaki faaliyetlerini gerektirdiği şekilde gerçekleştiremeyen kişiler olarak, engelli olanların da normal vatandaşlar gibi iktisadi, sosyal ve kültürel faaliyetlerden faydalanması en doğal haklarıdır ve bu ‘sosyal devlet’ anlayışını taşıyan ülkelerin önemli ilkelerinden biri olmuştur. Bunun sağlanması, devletin yönetiminde bulunanlar başta olmak üzere, tüm ilgili resmi ve özel kuruluşların, gönüllü teşekküllerin, iş adamlarının, eğitimci ve uzmanların koordineli çalışarak ve birbirlerine destek vererek faaliyet göstermesiyle mümkün olabilmektedir.
Sosyal devlet niteliği kazanmış ülkelerde, engellilerin topluma kazandırılmasında genel olarak aşağıdaki faaliyetlerin sürdürülmesi esas alınmaktadır:
Engellilerin topluma entegrasyonu ve rehabilitasyonu,
Durumlarına ve becerilerine göre eğitim ve öğretim faaliyetleri,
Elde ettikleri mükteseplerine göre uygun iş alanlarında istihdam edilmeleri.
Ülkemizde de buna benzer faaliyetlerin sürdürüldüğü bir gerçek olmakla birlikte, henüz, gelişmiş sosyal devletlerin standartlarına uygun bir faaliyetler zincirinin yürütülmediği de ayrı bir gerçektir.
Bu çalışmada, sosyal devlet niteliğini kazanmış bazı ülkelerde, engelliler ve bilhassa zihinsel engelliler için sürdürülen topluma kazandırma faaliyetleri, ülkemizdeki durumla karşılaştırılacak ve alınması gereken önlemler üzerinde durulacaktır.
2. ENGELLİLER KAVRAMI
2.1. Tanım
1983 yılında, ILO’nun kabul ettiği, ‘Engellilerin Mesleki Rehabilitasyon ve İstihdamı Sözleşmesi’nin 1. bölümünde yer alan tanıma göre, ‘engelli’ terimi, uygun bir iş temini, muhafazası ve işinde ilerlemesi hususundaki beklentileri, kabul edilmiş fiziksel veya zihinsel bir özür sonucu önemli ölçüde azalmış olan bir bireyi ifade etmektedir .
Engellilik ise, doğuştan veya sonradan olma herhangi bir hastalık veya kaza sebebiyle kişinin bedensel, zihinsel, ruhsal, duygusal ve sosyal fonksiyonlarında belirli bir oranda sürekli azalma ve kayıplara sebep olan, organ yokluğu veya bozukluğu sonucu normal yaşama gereklerine uyum sağlama ve günlük ihtiyaçlarını karşılamada güçlük çekme şeklinde tanımlanmaktadır .
Diğer taraftan, 13.08.1998 tarih ve 23432 sayılı Resmi Gazetede yayınlanıp yürürlüğe giren yönetmelikte ise ‘özürlü’ tanımı, ‘Doğuştan ya da kaza etkisi ile altı aydan fazla süren sağlık bozukluğu sonucunda meydana gelen bedensel, zihinsel, ruhsal, duygusal ve sosyal yeteneklerini % 40 ve üstünde bir oranda kaybeden birey’ şeklinde yapılmaktadır.
M.Jonathan Grinfel ise ‘engelli’ terimini, ‘Fiziki veya zihni açıdan yaşamsal faaliyetlerden birini veya birkaçını uygulamada engelli olan birey’ olarak tanımlamaktadır.
Yukarıda yer alan tanımların ışığında ‘zihinsel engelli’ tanımını şu şekilde yapabiliriz: ‘Zihinsel olarak belli bir oranda ve devamlı bir şekilde fonksiyon yürütme kaybı veya aksaklığı taşıyan ve bunu normal hayatına yansıtarak faaliyetlerini gerekli şekilde yapamayan bireyler’dir.
Teknik anlamda zihinsel engelli, bir tanıma göre ‘0-75 IQ arasında yer alan kişi yi ifade eder. Bir başka sınıflandırmada ise zeka geriliği :
IQ : 50-69 olanlar: Hafif
IQ : 35-49 olanlar: Orta
IQ : 20-34 olanlar: Ağır
IQ : 20’nin altında olanlar ise ‘Çok Ağır’ şeklinde tanımlanmaktadır.
2.2. Zihinsel Engellilerin Özellikleri ve Bu Özelliklerinin Kanalize Edilmesi
Toplumun bir çok kesiminde çok yanlış değerlendirmelere ve adlandırmalara maruz bırakılan, ‘deli’ veya ‘geri zekalı’ olarak nitelenerek dışlanan zihinsel engelliler, yukarıda belirtilen hafif, orta, ağır ve çok ağır engellilik kategorilerine göre ömürleri boyunca zeka yaşları ve kategorilerinin gösterdiği yaşta kalan bireylerdir. Bu yüzden onları ‘deli’ olarak nitelendirmek, onlara yapılan en büyük haksızlıktır. Kaldı ki ‘geri zekalı’ veya ‘özürlü’ yakıştırmaları bile onları negatif şekilde etkileyen ifadeler olduğundan, onların yerine ‘engelli’ teriminin kullanılması daha uygun olmaktadır.
Zihinsel engelliler, deli olmadıklarından zeka kategorilerine göre sınırlı da olsa anlama ve algılama kabiliyetlerine sahiptirler. Hafızaya kaydettiklerini bazen unuturlar, ancak bilhassa IQ’leri 50 ile 69 arasında olanlar, görsel olayları kolay unutamazlar. Zihinsel engelliler hassastır, duyarlıdır, kendilerine nasıl yaklaşılırsa onlar da öyle davranırlar.
Zihinsel engellilerin her şeyi öğrenmesi, her zaman mümkün değildir. Onların öğrenmeleri gereken şeyin, kendi başlarına yaşamlarını sürdürebilmesine yetecek bilgiler ve beceriler olması gerekir. Dikkat yetenekleri kısa sürelidir ve aynı zamanda dağınıktır. Bu durum, aileden kaynaklanan bir güdüleme eksikliği ile de açıklanabilir. Birçok zihinsel engellinin aile özelliği, çok çocuklu, alt sosyo-ekonomik düzeyde ve yoksul olarak görülmektedir. Bu aileler, günlük yaşam mücadelesi içinde zihinsel engelli çocuklarına özen ve dikkat gösteremezler ve çocuğun gelişimi ilgisizlik sebebiyle aksar .
Zihinsel engelli olanların ihtiyaçları, normal insanlarınkinden farklı değildir. Temel yaşam ihtiyaçları, sevgi, bağlanma ve ait olma ihtiyacı, kendini ispatlama ihtiyacı, sevme ve sevilme ihtiyacı, evlilik ve neslini devam ettirme ihtiyacı söz konusudur ve bu istekler çoğu zaman normal insanlardan çok daha fazla şiddetlidir. Onların bu yönleri iyi kanalize edilirse veya şiddetli arzularına göre uygun motivasyon sağlanırsa, istendik becerileri elde etmeleri ve bu becerilerine göre istihdam edilmeleri gerçekleştirilebilecek, böylece engellilerin topluma kazandırılması hızlandırılmış olacaktır. Bu sayede:
Engellilerin ailelerinin yükü hafifletilmesi,
Tüm sosyal haklardan faydalanmaları,
Toplumdan dışlanmaları önlenecek,
GSMH’ya katkıda bulunmaları sağlanmış olacaktır.
Araştırmanın Devamı İçin Tıklayınız