Zararlı Maddeler ve Çocuklarımız

Psk. Ayla Kahraman

Zararlı maddeleri kullanma yaşı düştü. Alkollü içecekler, kola ve gazozlarla neredeyse aynı tezgâhı paylaşıyor. Sigara kullanımı ise, gençler arasında sıradan bir tüketim unsuru artık.

Uyuşturucu tüccarları için, ergenliğe yeni girmiş gençlerimiz; en büyük pazarı oluşturuyor. 

Sadece bunlar bile, tuzağı hazırlayanların iştahını kabartacak güçtedir. Kaldı ki bazı gençler anadan, babadan ayrı, bazıları polisiye filmleri aratmayacak derecede şiddetin içinde. Bazıları aşırı baskıcı, bazıları ise kuralsızlığın kural olduğu yaşamlar sürdürmekte. Bazıları ergenliğin eşiğine; sevgisiz,  ilgisiz, ihmal ve belki istismar dolu geçmişlerden gelmişler.

Bunların varlığı, doğrudan zararlı alışkanlıklarla ilişkilendirilemez kuşkusuz. Bununla birlikte, bu olumsuz etkenlerin, zararın oluşumunu kolaylaştırıcı etkisini de biliyoruz.
Uyuşturucu ve diğer bütün zararlı maddelerle mücadele kuşaklardır sürüyor. Çocuk ve gençleri koruma görevi taşıyan yetişkinler; çok uzun zamandır, hukuki ve polisiye çözümlerin yetmediğini anlamış durumdadır. Malını kar amacı ile satmayı amaçlayan vicdansızlar, amaçlarına ulaşacak yolu her zaman bulabilmektedir. 

O halde çocuk ve gençlerimizi hedef alan bu kötülükle mücadelede; önleyici, engelleyici yolların eğitimini çocuk daha çok küçükken başlatmalıyız. Uyuşturucu, uyaran ve zararlı maddelere tahammül göstermemeli, kullanımını normalleştirmemeli ve varlıklarını ya da kullanımlarını hoşgörü sınırımızın dışında tutmalıyız. Bu çocuğumuzun yetiştiği ortamı baskılamak veya kalıplaştırmak değildir. Bu, çok tehlikeli bir düşmana, geçit vermemek için atılan bir ilk adımdır. İzlenen filmlerde yeri geldikçe, bu maddelerle ilgili fikrimizi belirtmek, kullananlara hayranlık, özenti duymamasını sağlamak bu ilk adımın içindeki bazı önlemlerdir.

Zararlı maddelere karşı hazırlanacak eğitim programları; okul öncesi ve okul çağı döneminde, formel eğitim programlarının içinde yer almalıdır. Böylelikle, gelişimsel dönemlerin belki de en zorlusu olan ergenlik döneminde, uyuşturucu tüccarlarının hedefi haline gelen çocuk, ne ile karşılaşabileceği konusunda bilinçli olacaktır.

Zararlı maddelerle mücadelede, en önemli desteğimiz, çocuğumuzun bize güvenmesidir. Güven, başı sıkıştığında veya birilerine ihtiyaç duyduğunda önce bize gelmesini sağlar. Özellikle ergenlik döneminde çocuğun bireyselleşme gayretlerinin, bazen onu yok edecek derecede tehdit edici unsurlar haline gelebileceğini biliyoruz. Alışılmış doğrularımız, değişme, farklılaşma arzusu içindeki çocuğumuzu bizden uzaklaştırabilir. Bizden uzaklaşan çocuğumuz, ortaya çıkan boşluğunu telafi edebilmek adına, tehlikeli odakların pençesine düşebilir. Bundan dolayı, öncelikle ailenin tavır değişikliğine gitmesi ve çocuğunun farklılaşma sürecini olumlu bir yaklaşımla değerlendirmesi gerekir. Çocuğumuzu korumak adına, onu kendimizden uzaklaştıracak davranışlardan kaçınmak bunlardan sadece biridir. Kendimize benzetmek, aynılaştırmaya çalışmak, ergen gencin yuvadan uzaklaşmasını hızlandıran yanlışlardan birisidir. Dünyaya farklılığını sunmaya hazırlanan çocuğumuz, ne kadar büyüdüğünü gösterme arzusunu da taşır. Onu kendimize, inançlarımıza dönüştürmeye çalışmak; isyanlara ve en önemlisi aykırı davranmasına neden olabilir. Özellikle yetişkinlerden, onların yaptıklarından, alışkanlıklarından farklı arayışlar içine girer. Sigara, alkol, uyarıcı ve uyuşturucu maddeleri kullanmak; genç için dikkat çekeceği bir meydan okumaya dönüşebilir. Bu nedenle aile, ergenlik dönemindeki gencin farklılaşma ihtiyacına yönelik olumlu bir tavır değişikliğine girmelidir. Ergenin isteklerinin değiştiğini ama bir yönü ile hala çocuk olduğunu unutmadan, büyümüş isteklerine yaklaşabilmeliyiz. 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.