Zararlı Maddeler ve Çocuklarımız -2

Psk. Ayla Kahraman

Ergen, kimlik arayışında.
Doğal çatışmalarının ağırlığı altında.
Farklı bir birey olabilmenin savaşı içinde.
   Genç, uyuşturucunun veya diğer zararlı maddelerin tuzağına, birdenbire düşmez. Birdenbire fark eden bizleriz.
   Her zaman bir ön hikâye vardır. Travmatik etki yaratan boşanmalar, anadan babadan uzaklaştırabilir. Sosyal ortama uyma çabası ile böyle bir yola düşmüş olabilir. Çevresinin bu zararlılara bakışı hoşgörülü olabilir. İdol olarak algıladığı yakınları, pop yıldızları kullanıyor olabilir. Bunlar ve sayısız pek çok yaşantı; gencin son noktada, madde bağımlılığının içine düşmesine neden olabilir.
   Her zaman, ön belirtiler de vardır. Giyim kuşamı, dinlediği müzik ve davranışları, uç noktalarda değişime uğrayabilir. İçe kapanma veya tam zıttı dışa açılma, aşırı neşelilik, yerinde duramama, beklenmedik anlarda sinirlenme, saldırganlaşma, aileden kopma ve onlarla geçirilen zamanı mümkün olduğunca azaltma, huy değiştirme gibi davranışlar; öncül davranışlar olabilir.
   Bunlara rağmen, genç bu tuzağa düşmemeyi başarmış da olabilir.
   Bilmemiz gereken, mutsuz, kendini başarısız ve sevilmiyor hisseden, kendine güveni, saygısı yetersiz olan gençlerin bu tuzağa düşme olasılığının yüksek olduğudur. Bundan dolayı, çocuklarımızı erken yaşlardan itibaren dikkatle izlemeliyiz. Sorunlara yaklaşımlarını ve etkilenme biçimlerini, stresle baş edebilme yollarını ve sosyal uyum becerilerini dikkatle takip etmeli ve gerekli gördüğümüzde yönlendirmeliyiz.
   Çocuğumuz bir çıkmazla karşılaştığında, yardım istemeyi öğrenmelidir. Bu yardımı bizden istediğinde, onu bizden uzaklaştırmayacak bir anlayışla ona cevap verelim. Bize bir haksızlık yapmış, emeklerimizi heba etmiş gibi davranmayalım. Aksine, yaşamda karşısına çıkan bu sorunu çözebileceğine ve her zaman yanında olacağımıza dair inanç geliştirmesini sağlayalım. Şüphelerimizden yola çıkarak, onları suçlamak, yargılamak hatta bazı testler yaptırmaya kalkışmak onları incitir, yaralar ve bizden koparır. Ona güvenmeyen ailesinden uzaklaşarak; güven duyacağı farklı gruplara yaklaşmasına neden olur.
   En kötüsü, çocuğumuz zararlı maddeyi bir kez denemiş veya aralıklarla kullanmış olabilir. Bunu meraktan veya birilerine güvenerek, “bir şey olmaz” inancıyla yapmış da olabilir. Bildiğimiz gibi, bir defadan bile, bir şey olan maddeler mevcuttur. Ona bunu teklif edenin veya onu inandıranın dost olamayacağını anlaması; yeterli değildir. Bir noktadan itibaren bu artık tıbbi bir sorundur ve sorunun çözümünde, tıbbi otoritenin yanında, aileye ve bütün çevreye de çok iş düşer. Kendi başladı kendi kurtulsun demek, öfke dolu bir yaklaşımdır ve öfke yok edicidir. Kendi başlar belki ama kendi bitiremez.
   Unutmamamız gereken, uyuşturucu ve zararlı maddelerin tuzağına düşen çocuklarımızdır. Bu çocuklar, aslında kafaları karışık çocuklardır. Mutsuz, kendilerini değersiz gören ve sorunlarını kendi başlarına çözmeyi öğrenmemiş çocuklardır. Sorunlarla karşılaştıklarında, ya onların yerine başkaları çözmüştür veya sorun yaşadıklarını göremeden, fark etmeden bu noktaya gelmişlerdir. Gencin neden bu maddeye sığındığını mutlaka anlamalıyız. Arkadaş yüzünden cevabı, yeterli bir cevap değildir.
 Onun yaşamında, ailesinde, çevresinde istediğimiz cevap vardır. 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.