ZAMANLAMA BECERİSİ
Birçok hastalıkta önemli bulgulardan biri zaman algısının kaybolması ya da değişmesidir. Örneğin depresyonda olduğunuzda zaman yavaş akıyormuş gibi gelir. Şizofrenide ise zaman algısı ciddi bozulma gösterir. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu'nda da zaman algısında sorun vardır. Zaman ayarlamasının yapılamamasının nedeni bu bozukluktur. Zaman algımız dikkat ve hafızayla ilişkilidir. Dikkat arttıkça zaman algısı da artar. Bitiremediğimiz şeyleri, bitirebildiklerimizden daha iyi hatırlarız. Bu nedenle, önemli sınavlardan sonra yaptığımız sorulardan çok, yapamadıklarımızı, uğraştıklarımızı hatırlarız. Yaptığımız şey zorsa ya da biz onu zor olarak algılıyorsak algıladığımız zaman daha kısa gelir. Zorlandığımız işleri yaparken verilen zamanın hep kısa olduğunu söylememiz bundandır. Oysa sıkıldığımız, kalabalık, havasız ortamlarda zaman daha uzun olarak algılanır. Evde aileler çocuklarına zamanın azaldığını söyleyip, ders çalışmak için sık sık uyardığında çalışmak daha zor gelmeye başlar ve zaman bir türlü geçmez. Benzer şey çalışırken de geçerlidir. Yöneticiniz başınızda sizi sıkıştırdıkça, bir türlü bitiremediğinizi söyledikçe işin bitmesi uzar. Çünkü içinde duygu olan (kızgınlık, hüzün, sevgi vb) seslerin duyulduğu zamanın algılanması diğerlerinden uzun sürer. En önemlisi bir şey olmasını istediğimizde ya da bir haber beklediğimizde zaman bir türlü geçmek bilmez. Bu zaman ölçümünün değişmesiyle değil, bizim zaman algımızla ilişkilidir. Zaman karar vermemizde önemli bir etkendir. Kısa sürede ulaşacağımız hedefler daha cazip gelir. Oysa, hemen elde edeceğimiz yerine, daha sonra ulaşabileceğimiz hedefi yeğlemek yaşamsal ve mesleki başarıyla yakından ilişkilidir. Etkin bir işlevsellik için bireyin hemen mutlu olmasını sağlayacak dürtüsel uyaranları ertelemesi ve gelecekte olumlu sonuçlar elde etmek için amaca yönelik davranışlarda ısrar etmesi gereklidir.
NASIL YÖNETİLİR?
Zaman algımızın nasıl oluştuğu konusunda yeterince bilimsel veri vardır. Zaman algımızın duygularımızla ilgili olduğunu biliyoruz. Hastalıkları iyileştirerek zaman algılarını düzenleyebiliriz. Kendimizi tanıyarak da kendi zaman algımızı düzenleyebiliriz. Zamanın yönetimine gelince; günlük hayatın işleyişi içerisinde benzer görevleri yerine getiren bireylerin farkları, aynı zaman dilimi içerisinde ne kadar ürettikleriyle ortaya çıkar. Zamanı iyi kullanmayı bilmek sıkışmışlık duygusuyla gelen stresi azaltmak ve daha verimli sonuçlar elde edebilmek için önemli bir beceridir. Bu beceri 'zaman yönetimi' olarak adlandırılır. Modern dünyada insanın zamanı otomatik olarak belli bölümlere ayrılmıştır. İş, yatma ve kalkma saatleri, hafta sonları planlanmıştır. Ancak bu planlama kişiye zaman zaman kendi kontrolü dışında bir hayat yaşıyormuş ve zaman kendi kendine akıp gidiyormuş duygusunu yaşatır. Bu açıdan bakılırsa, zamanı saatler anlamında kontrol etmek imkânsızdır. Ancak zamanın işleyişi içerisinde insanın kendi kendini denetlemesi ve kontrol etmesi mümkündür. Zaman yönetiminin hareket noktası da burasıdır. Zaman yönetimi sadece kişilerin verimliliği için değil aynı zamanda örgüt ve kurumların verimliliği için de sahip olunması gereken bir beceridir. Örgütlerin planlama, yönetim, eşgüdüm gibi temel işlevleri göz önünde bulundurulduğunda amaçlarına ulaşabilmede ve bunu eksiksiz yapabilmede zamanın ve doğru kullanımının önemi ön plana çıkar. Bengi Semerci Enstitüsü'nün kurumlara verdiği zaman yönetimi eğitimlerinde kurumların verimi için zamanın önemini yakından gözlemekteyiz. Zamanın doğru yönetimi kişisel bir planlamadan geçer.
Yazının Devamı