Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tiraje Tuncer, yumuşak doku romatizmasının (fibromiyalji) kas-iskelet ağrısı, sabah tutukluğu, yorgunluk gibi belirtileri bulunduğunu ve daha çok kadınlarda görüldüğünü bildirdi.
Prof. Dr. Tuncer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, toplumda az bilinen yumuşak doku romatizmasının hava durumu, stres, fiziksel aktivite gibi çeşitli durumlardan etkinlendiğini ve değişkenlik gösterdiğini belirterek, "Daha çok kadınlarda görülüyor. Kas-iskelet ağrısı, sabah tutukluğu, yorgunluk gibi belirtiler veriyor" dedi.
Yaygın ağrının yanı sıra çok sıklıkla uyku bozukluğu, bağırsak sorunları, baş ağrısı, ağrılı adet dönemi gibi belirtiler de veren hastalığın nedeninin henüz bilinmediğini kaydeden Tuncer, genetik ve çevresel faktörler ile fiziksel ve ruhsal travmalarla ortaya çıkabildiğine işaret etti.
Bu faktörlerin vücutta nöro-hormonal mekanizmaları etkileyerek yumuşak doku romatizmasının başlamasına neden olduğunu söyleyen Tuncer, hastalığın tek başına olabildiği gibi diğer bazı romatizmal hastalıklarla birlikte de görülebildiğini kaydetti.
Yumuşak doku romatizmasının daha çok orta yaşlardaki kadınlarda ortaya çıktığını ifade eden Tuncer, "Toplumda görülme sıklığı yüzde 2 civarındadır. Tanı için detaylı sorgulama gerekir. Muayenede özellikle belirli anatomik bölgelerde ağrılı hassas noktaların tespit edilmesi önemlidir. Bu hastalıkla ilgili önemli bir diğer nokta da laboratuvar testlerinin ve görüntüleme tetkiklerin normal olmasıdır" diye konuştu.
"Fibromiyalji fiziksel bir sakatlığa neden olmaz"
Yumuşak doku romatizmasının fiziksel bir sakatlığa neden olmayacağını hatırlatan Tuncer ancak kronik ağrı ve özellikle tanı konulmamış hastalar nedeniyle yaşanan belirsizlik korkusunun anksiyete (iç sıkıntısı) ve depresyona neden olarak bireyin iş gücünü ve yaşam kalitesini olumsuz etkilediği belirtti.
Yine tanı konulmamış bu kişilerin tetkiklerinin normal olması nedeniyle çevreleri tarafından "hastalık hastası" olarak yorumlandığını söyleyen Tuncer, bu durumun hastaların ruh sağlını olumsuz etkileyen bir diğer faktör olduğunu kaydetti.
Yumuşak doku romatizması tanısının genellikle geç konulduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Tiraje Tuncer, tanı aşamasında yaygın ağrı ve halsizliğe yol açan diğer durumların araştırılması ve ekarte edilmesi gerektiğini ancak bir kez tanı konulduktan sonra hastalıklarıyla ilgili bilgilendirilmelerin hastalarda büyük rahatlama sağlayacağını ifade etti.
Tuncer, hastalığın tedavisinde ağrı kesiciler, anti depresanlar gibi çeşitli ilaçların yanı sıra fizik tedavi yöntemlerinin kullanıldığını, özellikle egzersiz tedavisinin önemli yer tuttuğunu ve genellikle iyi sonuç alındığını sözlerine ekledi.