YEKVÜCUT OLDUK YEMEKTEYİZ !!!

Volkan KUMAŞ

Zihnim bana oyun oynuyor. Nasıl yapsam da bu cendereden kurtulsam diye serzenişteyim kendi kendime. Ama maalesef sesimin yankısını yine ben duyuyorum. Sesimi duyacak kimse bulamıyorum şu aralar. Neden derseniz? Yekvücut olduk ve yemekteyiz, ondan.

Türkiye cımbızla seçilmiş ve kendi stillerini oluşturmuş nadide insanların (!!!) kurduğu sofralarda kendiyle yüzleşme fırsatı buldu. Seçilen her aşçımız, farklı sanatsal öğeleri yeni bir sunuş tekniğiyle birleştirip, kendi üsluplarını yeni bir tasarımla ortaya koyuyorlar. Ve bugünün aşçısı yarının konuğu misafirlerimiz. Onlarda eşsiz hitabet sanatının en güzel örneklerini birbiri ardına sergiliyorlar kurulan eşsiz sofralarda.

Çok sevdiğim ve gelişimime katkı sağladığını düşündüğüm bir söz var, "iki kişi her konuda aynı fikirde ise onlardan birine gerek yoktur". Sofradaki herkes bu sözü gönülden benimsemiş ve farklılıklarını ortaya koymak istercesine açıklamalarda bulunuyorlar. Kendimden şüphe ediyorum. Bu sözü ben mi yanlış anladım, onlar mı doğru anlıyor diye.

Ve bu esnada İsrail’in Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda 27 Aralıktan bu yana net rakam bilinmemekle 1000’in üzerinde kişi ölüyor. Ama biz hala yemekteyiz.

Hep diğer konukların kendilerine “komple” (!!??) kurduğunu düşünen, kötü niyetli olarak sofraya oturduklarını savunan, hiç kimseye güvenmeyen ve her an öfke patlaması yaşamaya hazır ve muhtemelen paranoid kişilik bozukluğuna sahip değerleri aşçılarımız sofralarından misafirlerini kovarak Türk misafirperverliğinin de en güzel örneğini sergilemekteler yurdum insanına. Sofradan da kovulduk. Ama biz hala yemekteyiz.

İyinin, güzelin, doğrunun değil paranın en önemli şey olduğunu ve para için kırk takla atmanın yeri, zamanı ve yaşı olmadığını biz bu sofrada öğrendik. Özgün olmakla, kimseye benzememeyi karıştıran, dengesiz davranışlar sergileyen tutarsız ve anlamsız konuşmalar yapan, ifade etmek istedikleri tek bir konu ile geviş getiren, masadaki herkesin düşüncelerini okuyup onların yerine bunları ifade eden ve düşünceleri kabul görmediğinde öfke nöbetleri geçiren şizotipal kişilik bozukluğuna sahip yarışmacı yarışmadan elendi ve isyanlarda. Ama biz hala yemekteyiz.

Ne ikilemimiz kaldı, ne üçlemimiz. Felsefe tarihinin akışını değiştirdik. Sofra adabı dersen herkes öğrendi. Çatalı rakibin gözüne sokmak, kaşığı kafasına vurmak için kullanabileceğimizi öğrendik. İnsanların yüzüne başka, arkasına başka konuştular ki çocuklarımızda gelişim geriliği yaşanmasın, her şeyi vakitlice öğrensinler. Hak edene hakkını değil, azını verdikler ki adalet duygumuz gelişsin. Düşündüklerini ve gerçekleri söylemek yerine yalan söylemeyi tercih ettiler ki yalanın aslında iyi bir şey olduğunu öğrenelim. Bu sofrada bize yanlış yapıldığını da gördük. Ama biz hala yemekteyiz.

Türkiye cımbızla seçilmiş ve kendi stillerini oluşturmuş nadide insanların (!!!) kurduğu sofralarda kendiyle yüzleşme fırsatı buldu. Hala karnınız doymadı mı ahali. Kalkın artık şu sofradan…

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.