Sıcak yaz aylarının vazgeçilmezi olan yüzmek ve güneşlenmek büyük oranda ihtiyaç olmakla birlikte, bazı hastalıklara da davetiye çıkartabiliyor. Güneşlenmek, D vitamini salgısının arttırması sebebiyle bir ihtiyaç. Bu vitaminin, kemik yapısı ve bağışıklık sistemi başta olmak üzere, birçok vücut fonksiyonunda önemli görevleri bulunuyor.
Hepimizin doğal ihtiyacı olan yaz tatilimizin, zehir olmaması için su ile temastan kaynaklanabilecek sağlık sorunlarına değinen Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Seçkin Ulusoy, özellikle yaz mevsimde karşılaşılan (KBB) hastalıkları hakkında bilgiler verdi.
Bakımı iyi yapılmayan havuzlar tehlike saçıyor ve en çok çocukları etkiliyor
Uygun kimyasallar ile temizlenmeyen havuzlara işaret eden Doç. Dr. Seçkin Ulusoy, şunları kaydetti:
“Halk arasında “akan su kir tutmaz” derler, bu kısmen doğrudur ve denize girmek hijyen açısından daha güvenlidir. Fakat yazın birçoğumuz, tatil yerlerinde veya oturduğumuz sitelerdeki havuzlara girerek, güneşlenmeyi daha çok tercih edebiliyoruz. Özellikle yazın suda çok daha fazla zaman geçiren çocukları etkileyen sağlık durumunun en önemli nedeni, uygun kimyasallar ile temizlenmeyen havuzlardır. Buradaki sorunu, genellikle havuzun uygun pH değerinden yüksek yani alkali olması, uygun kimyasal temizleyicilerin gerektiği şekilde kullanılmaması veya aşırı klor kullanılarak hijyen sağlanmaya çalışılmasından kaynaklanan durumlar oluşturuyor.
Küçük çocukların girdiği havuzlarda sorunlar daha da fazla olmaktadır. Bunun nedenleri arasında, miniklerin sıklıkla havuza idrar yapmalarını veya ailelerin bebeklerini bez ile suya sokmalarına bağlı oluşan hijyen bozukluklarını söyleyebiliriz. Özetle, bakımı iyi yapılmayan havuzlar tehlike saçıyor; enfeksiyonlara, lejyoner hastalığı, mantar enfeksiyonları, hepatit A, hepatit E ve ateşli ishal gibi hastalıklara neden olabiliyor ve burada en çok çocuklar etkileniyor” dedi.
Dış kulak yolunuz, nemli kalmasın
Dış kulak yolunun nemli kalmaması gerektiğini anlatan Doç. Dr. Seçkin Ulusoy, konuşmasına şöyle devam etti:
“Yazın sıklığı artan, ancak kış aylarında da görülebilen dış kulak yolu rahatsızlığının en önemli nedeni, dış kulak yolundaki asidik pH’yı sağlayan (tıp dilinde serumen denilen, halk arasında kulak kiri olarak tabir edilen) doğal koruyucu yağlı tabakanın bozulmasıdır. Dış kulak yolu, yaklaşık 3 cm uzunluğunda olup, içeride kulak zarı ile sonlanan ve üzerinde vücudun diğer bölgelerindekine benzer cilt tabakasının bulunduğu kıkırdak ve kemik yapılarından oluşmaktadır. Bu dar bölge, normalde iyi korunan ve kendi kendini temizleyebilen bir yapıya sahiptir. Ancak, çeşitli bakteri ve mantar enfeksiyonları bu bölgeyi olumsuz etkiler. Ayrıca uzun süre suda kalmanın yanında, kulak çubuğu gibi çeşitli aletlerle müdahale de, dış kulak yolu hastalıklarına zemin oluşturur. Kulak yolunuzun nemli kalmamasına özen gösterin ve kulak çöpleriyle kulağınızın içini çok fazla kurcalamayın” diye konuştu.
Dış kulak yolu enfeksiyonlarından korunmak için neler yapılabilir?
Dış kulak yolu enfeksiyonlarından korunmanın yolları hakkında bilgi aktaran Doç. Dr. Seçkin Ulusoy, şunları kaydetti:
“Su ile temas durumlarında, dış kulak yolu enfeksiyonunu sıkça geçiren çocuklar ve erişkinler, suya girmeden önce yarı yarıya sulandırılmış sirke suyu veya limon suyunu, kulağın dış çevresine koruma amaçlı bir pamuk ile uygulayabilirler. Bu koruyucu doğal uygulamaların güven ile gerçekleşebilmesi için kulak zarında bir delik olmadığından emin olunması lazımdır.
Az önce de belirttiğim gibi tüm bireylerde, suyla temasın her türlüsünün sonunda, dış kulak yolunun kurulanması yani ıslak ve nemli kalmaması gereklidir. Bu amaçla havlu yada ucu pamuklu kulak temizleyicilerini, kulak kanalının sadece girişinden kurulama amaçlı uygulamalıyız. Ayrıca, saç kurutma makinasını da en yavaşa alarak, tercihen en az 10 cm mesafeden kulağa uygulanması da buranın kurulanmasına yardımcı olabilir. Saç kurutma makinası, dış kulak yolunun içerisinde kalan suyun, kurutularak buharlaştırılmasında etkilidir” dedi.
Her kulak iltihabının tedavisi farklıdır
Kulak iltihaplarında herhangi bir damlayı alıp kullanmak yerine, bir hekimin görüp ayırıcı tanıyı yapmasının uygun olacağını belirten Doç. Dr. Seçkin Ulusoy, şunları anlattı:
“Flora değişikliğine bağlı oluşan mikrobik dış kulak yolu enfeksiyonlarında, sıklıkla ağrı ön planda olup, bunlarda ödemi azaltması amacıyla antibiyotikli damlalara ilaveten bazende kortizonlu damlalar faydalıdır. Mantar enfeksiyonu sözkonusu ise, sıklıkla kaşıntı ön planda olup mantara dönük solüsyonlar kullanılır ve bunlarda kortizonlu damlalar kesinlikle kullanılmaz, çünkü tabloyu daha da ağırlaştırır. Bazen de ağrının sebebi, orta orta kulak iltihapları olup, bunların tedavilerinde bölgesel damlaların yeri yoktur ve ağızdan antibiyotik kullanılır. Kısaca, öncelikle hekimin kulak iltihabındaki tanıyı koyması ve ardından tedaviye geçilmesi gerekir” şeklinde konuştu.