İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Kalp Damar Cerrahı Prof. Dr. Ahmet Akgül, salgın sürecinde önlemler gereği evinde kalan özellikle 65 yaş ve üstü ile yalnız yaşayanlarda, yoğun stres nedeniyle 'kırık kalp sendromu' oluşabileceğini söyledi. Yoğun stres ve sosyalleşmenin azalması gibi durumlarda damarların kasılıp baloncuların oluştuğunu ve damarlar tekrar açıldığında kalp kasının bozulduğunu söyleyen Prof. Dr. Akgül, tedavisi içinde kalp yetmezliği tedavisinin uygulanması gerektiğini belirtti.
Evde kalanlarda hastalıkların artmaya başladığını söyleyen Prof. Dr. Akgül online olarak psikolojik destek verilmesi gerektiğini belirterek, "Bu hastalık 1990 yılında bir Japon bilim adamının ortaya çıkardığı bir hastalıktır. Bu hastalık, özellikle 65 yaş ve üstü kadınlarda ve yalnız yaşayanlarda ortaya çıkmıştır. Bu hastalıkta hastalar çok ciddi bir kalp ağrısı yaşıyor ve hemen hastaneye gidiyorlar.''
Kalp krizinde, hastanın kanına bakılıp EKG'si çekilir. Kalp krizi tanısı konduğu zaman da hemen anjiyoya alınır. Anjiyoda o tıkalı damar açılmaya çalışılır. Hasta birkaç gün yatıp gider. Fakat bu hastalık öyle değil. Şikayeti gerçekten tamamen bir kalp krizi şikayeti, yani göğüste ciddi bir baskı ve sanki bir fil oturuyormuş hissi var.
Hasta hemen acile gider ve acilde yine EKG'ye bakılır. EKG'de gerçekten kalp krizi bulguları olur, kalp kaslarında harabiyet görülür. Hasta anjiyoya götürülür, fakat bu sefer bakılır ki kalp damarları tamamen açık. İşte hastalığın farkı burada. Damarlar açık olunca 'tamam, bu hastada bir şey' deniyor ve hasta birkaç gün dinlendirilip eve gönderiliyor.
'Kırık kalp sendromu' deyince biraz basit gibi duruyor ama bu öyle bir hastalık değil. Uzun süre yoğun stres altında kalınca; mesela bir eşin veya çocuğun kaybında, iflas etmede, yalnızlıkta, şu an olduğu gibi evde kalma gibi yoğun streslerde ve başka streslerin de birikmesinde, sosyalleşmenin azalması gibi durumlarda oluyor" ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Akgül, "Bu yoğun stresler birikiyor ve damarlar kendi kendine kasılıyor. Damarlar sonra açılıyor ama kasıldığı zaman suladığı, beslediği kalp kasını bozuyor. Kalp kası bozulduğu zaman da baloncuklar ortaya çıkıyor ve kalp yetmezliği bulguları ortaya çıkıyor.
Kalp kasında baloncuk olduğu zaman, çalışmayan yer olduğu ve diğer kas çalıştığı için senkronizasyon bozuluyor. O zaman da bu hastada çarpıntılar olmaya başlıyor. Aynı zamanda baloncuğun içinde kan akımı olmadığı için pıhtılar birikiyor. Böylece pıhtılar beyine, kollara, bacaklara, bütün vücuda gidiyor ve kalp yetmezliği bulguları ortaya çıkıyor
Kırık kalp sendrom bir kalp kası hastalığıdır, aşk hastalığı değildir. Kendini kalp kriziyle gösteren bir hastalıktır ama damarlar açık bulunduğu için gözden kaçar. Bu hastalarda özellikle şu günlerde, yaşı biraz ileriyse ve biraz da yalnızsa muhakkak psikolojik danışmanlık yapılması lazım. Şu anda devletimizin aldığı önlem çok iyi. 'Evde kal' ama artık bunu biraz serbestleştirmemiz gerekmekte. Çünkü evde kalanların psikolojisi bozulmaya ve hastalıkları çok artmaya başladı. Kırık kalp sendromunun tedavisi de kalp krizi tedavisi değildir. Tedavisi çarpıntı, aritmi tedavisidir ve bu hastalara kalp krizi değil, kalp yetmezliği tedavisi gerekir" dedi.
Psikolojik destek
Prof. Dr. Akgül, sözlerine şöyle devam etti: '' Önlemlerimiz tabii ki çok önemli. Yine önlemlere dikkat ederek bu kişilerin biraz daha sosyalleşmesini, dışarı çıkmasını artırmamız gerekecek. Şu anki uygulama güzel ama yeterli olmayabilir. Aynı zamanda bu kişilere kesinlikle online bir şekilde psikolojik destek yapılması lazım. Belediyeler ve devletimiz bu konuda çalışmalar yapıyor, bizim de online destek hatlarımız var. Bunlar çok önemliler. Ayrıca kalp yogası da önemli bir tedavidir. Oturduğunuz yerde yapacağınız nefes egzersizleriyle, fiziksel egzersizlerle ve zihinsel egzersizlerle hem stresle hem de hareketsizlikle baş edebilecek hale gelebilirsiniz. Evde yalnız başına kalan insanlarda kalp sağlığı açısından stres yoğunluğu çok önemlidir."