Vygotsky’nin Düşünce Ve Dil Gelişimi Üzerine Görüşleri: Piaget’e Eleştirel Bir Bakış

Bu makale, Vygotsky’nin düşünce ve dil üzerine bütün çalışmalarının toplandığı “Düşünce ve Dil” adlı kitabın özeti niteliğinde olup Vygotsky’nin Piaget ile ayrıldığı temel noktalar ele alınmıştır.

Uzm. Psikolog Eda ERDENER* / Türk Eğitim Bilimleri Dergisi / Kış 2009, 7(1), 85-103

*İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü Doktora Öğrencisi; İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü, Cerrahpaşa/İSTANBUL, edaerdener@hotmail.com


Bu makalenin amacı, Vygotsky'in çocukta düşünce ve dil gelişimi üzerine görüşlerin incelemek; Vygotsky'nin, Piaget'in çocuk psikolojisi alanına kazandırdığı genetik modele eleştirilerini sunarak, çocuğun bilişsel gelişimine sosyo-kültürel temelli bir bakış açısı kazandırmaktır. Bu makalede Vygotsky'in "Düşünce ve Dil" (1965) adlı kitabının özeti niteliğinde olup, Vygotsky'in Piaget ile ayrıldığı temel noktalar olan, "çocukta benmerkezcilik, çocukta olgunlaşma ve eğitimin rolü, çocukta kavram gelişimi" ana başlıkları altında Vygotsky'in eğitim alanına getirdiği en büyük katkılardan biri olan "proksimal gelişim alanı" kavramı incelenmiştir. Vygotsky'e göre konuşmanın amacı, bebeklikten itibaren iletişim kurmak olduğundan, çocukta ilkin otistik düşünce ve konuşma yoktur, çocuk en başından itibaren sosyaldir. Bu nedenle Vygotsky düşünce ve dil gelişimi modelini, Piaget’in yaptığı “otistik, benmerkezci, sosyal” sıralamanın tersine, “sosyal, benmerkezci ve içsel konuşma” şeklinde kurmuş; düşünce ve konuşmanın gelişiminde, bireysellikten sosyalliğe değil, sosyallikten bireyselliğe doğru bir gidişatın olduğunu belirtmiştir. Sonuç olarak Vygotsky, bebeklikten itibaren dış gerçeklikten kopuk ve ilkel addedilen çocuk düşüncesinin, belirli bir amaca, yani iletişim kurmaya ve sosyalleşmeye yönelik olduğunu göstererek çocuk düşüncesine hak ettiği konumu kazandırmış; verilen eğitimin çocuğun olgunlaşma düzeyinin üzerinde olduğunda çocuğun yardımla gösterdiği başarıya dikkat çekerek, eğitim metotlarının kökten değişime uğramasına vesile olmuştur.

Anahtar Sözcükler: Vygotsky, Düşünce Gelişimi, Dil Gelişimi, Piaget.

Çocukta düşünce ve dil gelişimi konusunda bir çığır açan Lev Semonovich Vygotsky (1896-1934), tıp alanındaki eğitimine, vatandaşı olduğu Beyaz Rusya’da başladı ve devrim sonrası zor şartlar altında Batı dünyasından tamamen izole olmak ve tıp eğitimini yarıda bırakıp hukuk eğitimine devam etmek zorunda kaldı. Hukuk Fakültesinden mezun olduktan sonra, psikoloji üzerine sistematik olarak çalışmaya 1924’te, bir devlet okulunda önce edebiyat, sonra psikoloji dersleri vererek başladı. İlk dönem makaleleri, eğitim pratiğiyle ilgili problemlerle, özellikle fiziksel ve zihinsel geriliği olan çocuklarla ilgiliydi. Çalışma arkadaşları A.Luria, A.N. Leontiev ve Sakharov ile birlikte gelişim psikolojisi, pedagoji ve psikopatolojiye ilişkin seri araştırmalarda bulundu. Konjenital körlük, afazi ve çeşitli zihinsel geriliği olan çocuklar için eğitim programları hazırladı. Psikoloji eğitimi almamış olmasına rağmen, “Sanatın Psikolojisi” (The Psychology of Art, 1925) adlı çalışması, Moskova Üniversitesi Psikoloji Bölümünde doktora tezi olarak kabul gördü. Vygotsky, 38 yaşında tüberkülozdan ölene kadarki 10 yıllık süreçte, geriye 270 bilimsel çalışma ve 10 kitap bıraktı (Hansen Reid, 2001). Onun en ünlü çalışması olan “Düşünce ve Dil” (Thought and Language), ölümünden kısa bir süre sonra 1934’te basılabildi ve Batı’da 1958’e dek bilinmezliğini korudu (Murray, 1993). Ülkemizde eğitim psikolojisi ve pedagoji alanında yapılan bir çok çalışmada Vygotsky’in eserleri referans gösterilmekle beraber, onun çalışmalarından hiçbirinin Türkçede yayımlanmamış olması önemli bir eksikliktir. Vygotsky, çocukta düşünce ve dil teorisini kurarken, düşünce ve dil üzerine önceden çalışmış diğer teorilerin varlığına rağmen, eleştirilerini daha ziyade Piaget’inkine yöneltmiştir. Bu eleştirilerine rağmen, Vygotsky için Piaget’in düşünce ve dil teorisinin önemi, çocuk muhakemesini büyüklerinkiyle karşılaştırarak sahip olduğu eksiklikleri vurgulamak yerine, çocuğun nelere sahip olduğuna odaklanmasında; yani ilk kez “nicelik” yerine “niteliğe” önem verilmiş olmasında yatmaktadır. Çünkü Piaget’ten önce gelişim psikolojisinde hâkim olan eğilim gereği “çocuğun yapabildiklerini erişkinlerle kıyaslayarak var/yok şeklinde değerlendiren” yaklaşımın Piaget tarafından bozulması ve çocuk düşüncesinin kendine özgü niteliğini incelenmiş olması başlı başına bir devrimdir.

Gelişim psikolojisi alanına Vygotsky’in kazandırdığı sosyo-kültürel bakış açısının önemi; onun yaşadığı dönemlerde çocuk psikolojisine büyük ölçüde Piaget’nin de katkılarıyla hakim olmuş olan ve bilişsel gelişimde “olgunlaşmaya” (maturation) vurgu yapan “genetik” yaklaşıma bir tepkiyi içeriyor olmasındandır. Dil gelişimi üzerine bir teori, ilk kez hem Piaget’in geliştirdiği genetik psikolojiyi göz önüne alıyor hem de çocuğun bilişsel gelişimini eğitimle ve kendisini kuşatan kültürle ilişkilendirerek açıklıyordu. Vygotsky, “Düşünce ve Dil” ve diğer kitabı “Toplumdaki Zihin: Yüksek Psikolojik Proseslerin Gelişimi” (Mind in Society: The Development of Higher Psychological Processes) ile dil bilimcileri ve eğitimcileri etkiledi. “Proksimal Gelişim Alanı” (Zone of Proximal Development) kavramının temel alınmasıyla gerçekleştirilen eğitim çalışmalarının ise özellikle, sosyal ve zihinsel gelişimlerinde problem olan çocukların eğitilmesinde önemli yararlar sağladığı görüldü (Murray, 1993).

Günümüzde, Vygotsky’in kavramlarını temel alarak eğitim psikolojisi alanında çalışmalar yürütmek amacıyla 1995’te Amerika Birleşik Devletleri’nde kurulmuş uluslararası bir kuruluş olan BPE (Best Practices in Education); yuva çağından onikinci sınıfa kadarki aralıktaki çocuklar için sınıf içi öğretim teknikleri geliştirmekte; matematik, okuma-yazma gibi becerilerin hem normal hem de özel eğitime muhtaç çocukların eğitimi ile ilgili projeleri Fransa, Bulgaristan, Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkelerde uygulamaktadır (BPE, 2000). Bu durum Vygotsky’nin, çalışmalarını her ne kadar 1934’te sonlandırmış olsa da, geriye modern eğitimde izlenebilecek bir teori ve yeni eğitim teknikleri için sağlam bir çıkış noktası bırakmış olduğunun göstergesidir. Vygotsky’in dil ve düşünceyle ilgili görüşlerine geçmeden, çalışmalarına yön veren iki temel özelliği olduğunu belirtmek gerekir: İlki, felsefeden geniş ölçüde beslenen teorik formülasyonlarının, deneysel bir zemine oturtulması; ikincisi, çocuk

düşüncesi ve dili konusunda bir birim üzerine kurmuş olduğu formülasyonların, ünitenin diğer birimlerine de genellenebilir yani bütüncül (holistic) olmasıdır. Çalışmalarının bütüncül özelliğinden dolayı, okul öncesi çocuğun konuşmasına dair geliştirdiği bir formülasyon, okul çağındaki çocuğun yazmayı öğrenmesi ile birleşir ve böylece teoride boşluklara düşmeksizin genel bir düşünce ve dil teorisinden bahsetmek mümkün olur. Aynı formülasyon, hem okul öncesi hem de okul çağı, ergenlik, yetişkin ve yetişkin şizofreni hastalarında uyguladığında bile, teoriside bir kesintisizlik söz konusudur.

Bu makale, Vygotsky’nin düşünce ve dil üzerine bütün çalışmalarının toplandığı ve 1965’te İngilizce olarak basılan “Düşünce ve Dil” adlı kitabın özeti niteliğinde olup; kendisi böyle bir ayrım yapmamış olmasına rağmen, Vygotsky’nin Piaget ile ayrıldığı temel noktalar olan, “çocukta benmerkezcilik, çocukta eğitim ve olgunlaşmanın rolü, çocukta kavram gelişimi” ana başlıklar altında da Piaget ve Vygotsky’in dil ve düşünce teorileri ile Vygotsky’in eğitim alanına getirdiği en büyük katkılardan olan “proksimal gelişim alanı” kavramı incelenmiştir. Konunun akışını ve bütünlüğünü bozmama açısından Piaget’in teorisini ayrıca anlatılmayıp, Vygotsky’in bu kitapta getirdiği eleştirel bakış açısıyla değerlendirilmesi uygun görülmüştür.

MAKALENİN DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Makaleler Haberleri