Anksiyete bozukluğu olan kişilerde sürekli, aşırı ve yaşanan duruma uygun olmayan bir endişenin oluştuğunu belirten Soysal, aşırı endişenin, kişinin günlük yaşamını olumsuz etkilediğini hatta olağan yaşam etkinliklerini sürdürmesini engellediğini söyledi. Soysal, "Bu kişiler yaşanan her olayda olabilecek en kötü sonucu ve her şeyin kendi denetimleri dışında gelişeceğini düşünür. Onlar için iyi bir olasılık ya da geriye dönüş mümkün olmaz. Anksiyete bozukluğunda, aşırı endişe ve kaygı genellikle sağlık, aile, para ya da iş gibi konularıyla ilgilidir. Denetlenemez nitelikte olan bu endişe hali en az altı ay boyunca, hemen her gün ve gün boyunca sürer. Genellikle yaşla birlikte kaygı duyarlılığı arttığından en çok yaşlılarda ve bir de ergenlik döneminde görülür" dedi.
"Stres hastalığın ortaya çıkışında önemli bir faktör"
Stresin, anksiyete bozukluğunun gelişiminde önemli rol oynadığına dikkat çeken Soysal, şöyle konuştu:
"Dönem dönem iyileşme ve alevlenmelerle ortaya çıkar. Çocukluk ve ergenlik dönemleri arasında başlamışsa yavaş ve sinsi bir biçimde ilerler. Bu dönemde genetik yatkınlık, beyin nörokimyasındaki değişiklikler, kişisel özellikler ve stresli yaşam anksiyete bozukluğunun ortaya çıkmasında etkilidir. Gerçek bir neden yokken ya da nedeni olsa bile durumla özdeşleşmeyen aşırı, kontrolsüz nitelikteki endişe hali anksiyete bozukluğunun temel belirtisidir. Çoğu zaman kişi endişelerinin aşırı olduğunun farkındadır, ancak bu endişeyi kontrol altına alamaz ve bir türlü sakinleşemez. Bu kişiler çevreleri tarafından aşırı evhamlı olarak tanımlanır. Belirtileri, kan basıncının ve kalp atışının artması, kas gerilmesi, ürperme, gözbebeklerinin büyümesi, derinin solması ya da kızarması, terleme, sık tuvalete gitme, öğürme, geğirme, kusma, boğazda düğümlenme, açık havaya ihtiyaç duyma, sersemlik hissi, uyuşma ve karıncalanmalar, uyku bozukluğu, huzursuzluk, aşırı heyecan, endişe, düşünceleri toplamada güçlük, zihnin durması hissi, denetimini yitirme ve ölüm korkusu."
"Tedavi için uzman desteği önemli"
Anksiyete bozukluğunun tedavisinde ilk yapılması gerekenin bir psikiyatri uzmanına başvurmak olduğunu aktaran Soysal, " İlk başvuruda kapsamlı bir psikiyatrik ve psikolog değerlendirmenin yanı sıra, bu belirtilerin herhangi bir fiziksel hastalıktan kaynaklanıp kaynaklanmadığını anlamak için bazı değerlendirmelerde bulunulur. Değerlendirmeden sonra psikoterapi ya da ilaç tedavileri uygulanabilir. Bu yöntemlerden birinin ya da birlikte uygulanmasının etkinliği ispatlanmıştır. Hangi tür tedavinin uygun olabileceği uzmanlar tarafından belirlenmeli, kişi kesinlikle kendi başına ilaç kullanmamalıdır. Aksi halde daha büyük psikolojik sorunlar ortaya çıkabilir. Anksiyete bozukluğu tedavisi görenlerin büyük çoğunluğu iyileşir" diye konuştu.