Kemal ÇİFTÇİ / HABER1.COM
Okulların açıldığı bu dönemde, gençleri ve ülkemizin geleceğini çok yakından ilgilendiren bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Zararlı madde alışkanlığı inanılmaz bir hızla yaygınlaşıyor. Zira son yıllarda madde bağımlılığı ikolkul çağındaki öğrencilere kadar indi.
Başta Avrupa olmak üzere, madde bağımlılığı her yerde korkutucu boyutlara ulaştı. İngilitere’de yapılan bir araştırma, durumun sanıldığından çok daha vahim olduğunu gösteriyor. İngiltere’de 2 milyon kişi düzenli olarak yasadışı madde kullanıyor. İngiliz Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan araştırmaya göre, üç yetişkinden biri yasaklanmış maddelerdin birini denemiş. Dahası, ortaöğretim çağındaki her 4 öğrenciden biri bu maddelerle bir şekilde tanışmış. Üstelik 10 kişiden biri son bir ay içinde uyuşturucu kullandığını söylüyor. 16 yaş altında olup da uyuşturucu kullanımı sonrası hastaneye başvuranların sayısı son on yılda yüzde elli artmış.
Dünya genelinde ise BM’nin bir raporuna göre halen 200 milyon kişi uyuşturucu kullanıyor.
Araştırmalar gösteriyor ki, Türkiye’de uyuşturucu ilköğretim okullarına kadar indi. Öğrenciler arasında ilk kez esrar, eroin, ecstasy ve sakinleştirici hap kullanım yaşı ortalama 13 olarak belirlendi. Yüzde 70’lerin üzerindeki sigara kullanımı, Türkiye’yi sigara kullanımında dünyada en ön sıraya çıkarıyor. İlköğretim öğrencilerinin yüzde 16.1’i yaşamları boyunca en az bir kez sigara kullanmışlar. Bu çocuklar arasında sigaraya başlama yaşı da ortalama 11. Ortaöğretim öğrencileri arasında sürekli sigara içeenlerin oranı yüzde 23.
Son bir yıl içinde en az bir kez esrar kullanım oranı Türkiye genelinde % 2.1’e, İstanbul’da ise % 2.8’ e çıktı.
Yeşilay Cemiyeti Yönetim Kurulu üyesi Rabi Baştürk’ün verdiği rakamlara bakılırsa durum çok daha ürkütücü. Sigara, alkol ve uyuşturucan dolayı ülkemizde her yıl 350.000 kişi ölüyor. Bir başka ifadeyle, Çanakkale Savaşında verdiğimiz kayıptan daha fazla insanımızı her yıl madde bağımlılığı yüzünden kaybediyoruz. Bu gidişat karşısında bir şeyler yapmalıyız. Özellikle de bu tür bir yaşam tarzını özendiren filmleri ve dizileri yeniden değerlendirmekte fayda var.