UYKUSUZLUK

Psk. Ayla Kahraman

Uykusuzluk, her yaşta insanın kâbusu olmaya başladı. Yeterince ya da hiç uyuyamayan, uykudan yorgun kalkanlar, uykusu sıklıkla bölünenler, horlayanlar ve daha onlarca uyku sorunu yaşayan pek çok insan; uyku sorunlarının tedavi edildiği uyku merkezlerinde çözüm aramakta veya yenilgiyi kabul edip, uyku bozukluğunun getirdiği yeni sorunlar yaşamaktadır. Uyuşturucu haplardan, alkolden, uyku ilaçlarından medet umanlar ise, bağımlı olma tehlikesinin yanında; sorunu çözmede yetersiz kalmakta ve ertesi günü zora sokmaktadır.

Uyku, karmaşık bir sistem. Rüyaların da olduğu pek çok evre, uykunun sağlıklı ve yeterli olma sürecine hizmet eder. Uykusuzluk ya da yeterince uyumama, narkolepsi, uyku apnesi, horlama, uyurgezerlik, karabasan, kâbuslar gibi nice bozukluk insanın biyoritmini etkiler ve gündelik yaşamını bozar ve uyku bozukluklarına neden olur. Tedavi edilmeyen uyku bozuklukları; bedensel ve psikolojik rahatsızlıklara, hatta bazı durumlarda ölüme neden olabilir. Bununla birlikte, her uyku bozukluğu, “tehlike” çanlarını çalmayı gerektirmez. Geçici olarak, bir sıkıntıya,  kullanılan ilaçlara veya hastalığa eşlik olarak ortaya çıkan uyku bozuklukları olabileceği gibi; heyecan verici veya önemli olayların öncesinde yaşanan uykusuzluklar da vardır. “Dinlenmek için uyumalıyım” düşüncesi bile, uykuyu bozabilir. Devam eden uyku sorunlarını dikkatle izlemek ve süreklilik kazandığı anda doktora başvurmak gerekmektedir.

Uyku sorunu yaşayan insanların, gündelik hayatları olumsuz etkiler altındadır.  Araştırmalar, uykusuzluğun trafik kazalarını önemli oranda artırdığını söylüyor. Aynı durum iş kazaları için de geçerli. Sosyal ve özel yaşamda ise; dikkatsizlik, sinirlilik, huzursuzluk ve yetersizlik duyguları, kişinin ilişkilerine yön verir. Bu kaçınılmaz çıkmazlara yol açan bir durumdur.

Uyku bozukluklarının tedavi edilmediği takdirde ortaya çıkaracağı trajik sonuçları da unutmamak gerek. Örneğin, bilim adamları, uykuda ölümlerin ardında yatan etkenlerin bir kısmının uyku bozukluklarına dayandığını düşünüyorlar. Horlamanın, bir çeşit yarı boğulmak olarak kabul edildiğini düşünürsek; pek de umursamadığımız bu durumun ve daha ciddi belirtilerin sağlığımız için ne kadar önem taşıdığını anlayabiliriz. Uyku ile ilgili bozukluklar, yaşamımız için tehdit niteliği taşımaktadırlar. Çözümlemediğimiz takdirde, kalp rahatsızlıkları, tansiyon sorunları ve daha pek çok hastalığa davetiye çıkarıyor. Bundan dolayı, uyku bozukluğu çeken kişi, tıptan yardım istemeye karar verdiğinde ilk önce bu duruma yol açan etkenler üzerinde araştırmalar yapılıyor. Uyku bozukluklarının temelinde depresyon, panik bozukluk, alkol veya başka bir psikolojik sorunun yatma olasılığı yüksektir. Bununla birlikte, uyku bozukluğuna neden olabilen astım, yüksek kan basıncı, mide rahatsızlıkları, cinsel fonksiyon bozuklukları, bağırsak sorunları gibi pek çok hastalık ve belirti vardır. Uyku sorunu kritik bir safhaya ulaştığında, ardında yatan nedeni araştırmak ve çözümlemek önemini yitirebilir ve ne yazık sadece uyku bozukluğu tedavi edilmeye çalışılır. Oysaki bunu ortaya çıkaran “nedeni” tedavi etmek; sorunu yok etmek için gereklidir. 

Öncelikle yapmamız gereken, uyku konusunu ciddiye almaktır. Hepimizin sağlıklı bir uykuya, ekmek gibi su gibi ihtiyacımız vardır. Uyumakta güçlük çekmeyen, düzenli saatlerde yatıp kalkabilen, sıkça uyanmadan sabahı bulan ve dinlenmiş kalkan kişiler; sağlıklı uyuyabilen kişilerdir. Bu; hepimiz için kendi uykumuzu denetlemek için atılacak ilk adımdır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.