Üniversitelerin yayın reytingleri

Abbas Güçlü

Bir grup bilim adamının Türkiye’deki devlet ve vakıf üniversitelerinin performansları üzerine yaptığı çalışma 9 ayrı kriterde çok çarpıcı sonuçlar ortaya çıkardı
 
En iyi üniversite hangisi? Bu soruya, dünya genelinde cevap vermek daha kolay. Harvard, MIT, Oxford diye başlayan onlarca liste bulmak mümkün. Peki ya ülkemizde en iyiler hangileri? ÖSS giriş puanı en yüksek olanlar mı? En eski olanlar mı? En popüler olanlar mı? Yoksa en üretken olanlar mı?
Dünya sıralaması yapılırken bu konuda çok farklı kriterler uygulanıyor. Ve her listeye de öyle ya da böyle itirazlar oluyor. Yerini beğenmeyenlerin bu itirazları, bazen haklı gerekçelere dayansa da, çoğu zaman bir kamuflaj niteliği taşıyor.

Dünyadaki bu sıralamaların bir benzerinin, hatta daha gelişmiş olanının ülkemizde de yapılması için hep talepte bulundum. Bazen üniversitelerden bazen de YÖK ve MEB'den. Çünkü hemen herkesin "En iyi benim" dediği bir ortamda, objektif bir değerlendirme gerekiyor.
MEB böylesi konulara hiç yanaşmıyor. Tam aksine, başarısızı başarılı göstermenin yollarını arıyor. YÖK ise genel bir değerlendirme yerine hep dar kapsamlı çalışmalar yaptı. Üniversitelerin bu işe soyunmaları da zaman aldı.

ODTÜ eski Rektörü Prof. Ural Akbulut, bu konulara çok önem veren ender isimlerden birisi. Rektörlük görevi sona, erince, "Hocam artık bu işe bir el atın" söylemlerimizden bıktı ki, çalışmaları başlattı. Aylarca süren değerlendirmeler sonunda da listeleri oluşturdu.

Bu süreçte kendisine yardımcı olan, bilgi paylaşan, yeni açılımlar getiren yine çok önemli isimler oldu. İşte onlar:

Hazırlayan ekip

Danışma Kurulu’nda Prof. Dr. Nusret Aras (Ankara Üniversitesi eski Rektörü), Prof. Dr. Tunçalp Özgen (Hacettepe Üniversitesi eski Rektörü ve eski YÖK üyesi), Prof. Dr. Engin Ataç (Anadolu Üniversitesi eski Rektörü ve eski YÖK üyesi), Prof. Dr. Ülkü Bayındır (Ege Üniversitesi eski Rektörü), Prof. Dr. Atilla Aşkar (Koç Üniversitesi Rektörü) ve Prof. Dr. Yaşar Sütbeyaz (Atatürk Üniversitesi Rektörü), Veri toplama ekibinde de ODTÜ'den Prof. Dr. Bilgehan Ögel başkanlığında Nergis Gürel, Rafet Çevik ve Başak Öztürk yer aldı.
Araştırmada yer alan tüm bilgiler resmi verilere dayanıyor. Çoğu YÖK ve ÖSYM'den. Yani kimsenin itiraz edemeyeceği bilgiler. Ele alınan aşağıdaki 9 kriter de dünyada geçerliliği olan kriterler. Hatta fazlası var, eksiği yok:

1) Toplam yayın sayısı (araştırma)-YÖK (2007 yılı için yayımlandı)
2) Kişi başına düşen yayın sayısı (araştırma)- YÖK (2007 yılı için yayımlandı)
3) 2000-2008 arası yapılan yayınlara 2008’de yapılmış toplam atıf sayısı (araştırma)-ISI
4) 2000-2008 arası yapılan yayınlara 2008’de yapılan kişi başına düşen atıf sayısı (araştırma)-ISI ve YÖK
5) 2000-2008 arası yapılan toplam yayın, konferans ve atıf sayısı (araştırma)-Google Scholar (GS)
6) 2000-2008 arasında öğretim üyesi başına düşen yayın, tebliğ ve atıf sayısı (araştırma) -GS ve YÖK
7) Toplam doktora öğrenci sayısı (eğitim-araştırma)- ÖSYM
8) Doktora öğrencilerinin toplam öğrenciye oranı (eğitim-araştırma)- ÖSYM
9) Öğretim üyesi başına düşen öğreci sayısı (eğitim)- YÖK ve ÖSYM

İtirazlar olacaktır

Benzeri tüm listeleme çalışmalarına olduğu gibi bu listeye de mutlaka itirazlar olacaktır. Ama itirazları asgariye indirmek için çok özenli davrandık. En azından tercih döneminin bitmesini bekledik. Yeni kurulan üniversitelerin ezilmemesi için 2000 öncesi ve sonrasi kurulan üniversiteler diye iki ayırdık. Daha da önemlisi, direk sonuç verme yerine, kriterlere göre ayrı ayrı listeleme yapıldı.
Bu konuda Ural Hoca'nın titizliği kadar diğer hocalarımızın duyarlılığı da takdire şayandı.
Gazetelerde, televizyonlarda bol bol görmeye alıştığımız bazı üniversiteler, listenin alt sıralarında yer aldık diye sakın bize kızmasınlar. Eksik ya da yanlış veri varsa bilgilendirsinler hemen düzeltme yapalım. Ama daha az bilimsel yayınları, daha az doktora öğrencileri ve daha az referansları varsa da kusura bakmasınlar. Gelecek yıllarda daha üst sıralara çıksınlar, o zaman onlarla da gurur duyalım.

Tıp fakültesi farkı

Eski ve büyük üniversiteler ile tıbbı olanların avantajlı olduklarına yönelik savunma mekanizmaları her zaman oldu. Tıp fakültelerinde görevli öğretim üyeleri mühendislik ve sosyal bilimlerde olanlara göre çok daha avantajlılar. Hem daha çok vakayla karşılaşmaları mümkün oluyor hem de hocasından asistana bu oluşumdan yararlanıyorlar. Bu yüzden benzeri sıralamalarda tıbbı olanlar yarışta bir adım öndeler. Bundan sonraki çalışmalar ise fakülte düzeyinde gerçekleşecektir. Yani tıplar, mühendislikler, hukuklar kendi içlerinde değerlendirilecektir.

Sıralama tabloları belirli puan dilimlerine göre düzenlendi. Her puan dilimine girenler ise kendi içlerinde harf sırasına göre dizildi. Daha farklı detay arayanlar, üniversitelerin aldıkları puanlara göre kendileri de çok farklı sıralamalar oluşturabilirler. Örneğin tıp fakültesi olanlar, olmayanlar diye ayrıştırabilirler...
Bu sıralamaların Türkiye'de olduğu kadar yurtdışında da fazlasıyla ses getireceğinden eminiz. Çünkü hazırlayan ekibin güvenirliği, rakamların resmiyeti ve kriterlerin inandırıcılığı, ilgiyi de beraberinde getirecek. Yurtdışı üniversiteler bile artık partner ararken, kendilerine anlatılanlara değil, bu sıralamaya bakacak. Tıpkı yurtiçinde öğrencisinden sanayicisine hemen herkesin dikkate alacağı gibi...
Ayrıca tabloların tümüne ve bu konuda Ural Hoca'nın yazılarına yarın milliyet.com.tr de  yer vereceğiz.
Özetin özeti: Herhangi bir konuda, herhangi bir ölçme değerlendirmenin yapılması, hiç yapılmamasından iyidir. Bu konuda çok önemli bir adım atıldı. Devamı da gelecek...





Milliyet

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.