Her akşam saat 19.00’da sizinle buluştuğumuz Kanal D haberde sık sık şiddet olaylarına yer vermek zorunda kalıyor; hem ben üzülüyor hem de sizi üzüyorum. Köpeğin, kedinin bacağını kesen mi dersin, çoluğu çocuğu kaçıran, sevdiğini iddia ettiği kadını öldüren mi? Her gün ayrı bir vahşet, bitmeyen bir cinnet hali. Peki neden? Sizin için bu soruyu Prof. Dr. Arif Verimli’ye sordum. İşte hocanın çarpıcı yanıtları…
-Neden bu kadar çok dram ve kötü olay var çevremizde? Türkiye’ye, Türk insanına bir şey mi oldu?
Vallahi benim kişisel kanaatim Türkiye’ye hiçbir şey olmadı. Türkiye’nin sermayesi, insan deposu zaten bu… Şöyle bir bakarsanız 80 milyon diyorlar ya, bunun 79 milyonunun eğitimde geçen ortalama yılının erkeklerde 4.2 yıl, kadınlarda 2.7 yıl olduğunu görürsünüz. O kadar çok okuma yazma bilmeyen, o kadar çok alaylı insan var ki etrafta. Bu insanlardan bir düşünce beklemek pek fazla mümkün değildir.
-Bir duygu bekleyebilir miyiz? Eğitimin olmadığı yerde duygu da merhamet de olmuyor o zaman öyle mi?
Doğal, yani doğuştan, insan olmak yüzünden getirdiği duyguları var kişinin. Onları yönetmesi, problem çözmesi, problemleri yönetmesi açısından bakıldığında ise eğitim seviyemiz oldukça düşük.
-Bir insan neden bir hayvana zarar verir? Bunun altında ne yatar?
Omurgalıların temel içgüdüleri var. Temel içgüdülerden bir tanesi beslenme içgüdüsü. Kedi, köpek, at, inek ya da insan olsun beslenmeden duramıyorlar değil mi? İkinci içgüdüleri cinsellik, üçüncüsü kaçma, dördüncüsü saldırganlık içgüdüsü. Bu içgüdüleri bastırmakta zorlanan insanlarda saldırganlık her zaman ve her şekilde görülür.
-Belirgin bir yönelim alanı var mı peki?
Eşyaya da olabilir çevreye de ama en önemlisi hayvanlara yönelen saldırganlık. Hatta çok önemli bir şey vardır: İnsan ruhsal bütünlüğünü korumak, iç çatışmalardan kaynaklanan şiddetli anksiyete duygusunu aşabilmek, daha çok kabul görebilmek için birtakım yöntemler kullanır. Patolojik olanlardan örnek verirsem regresyon savunma yöntemi bunlardan biridir yani yetişmiş bir insanın çocukluk dönemine dönmesi.
“Futbol saldırganlığın bir topa dönmüş biçimidir”
-Regresyon tedavisi dedikleri bu mu?
O değil, o başka bir şey. Regresyon içerisinde sublimasyonu yani yüceltmeyi barındırır. Mesela avcılık, futbol bir sublimasyondur. Yüceltilir. Saldırganlığın bir topa dönmüş biçimidir, onu tekmelersiniz bütün gün. Avcılık da yüceltilir, oysa içinde saldırganlık ve bir başka canlıyı öldürmek barındırır ama yüceltilmiştir. Bu şekilde de toplumun kabul ettiği şekilde de yönelimleri olabilir bu saldırganlığın.