Doğa bilimleri (fizik, kimya, bitkibilim vs.) ve teknoloji insanlığın ilerlemesinde başat rollere sahip alanlar. Ancak bunların yanına, insanı ve toplumu anlamaya, bir sonuca bağlamaya gayret gösteren sosyal bilimleri koymayınca yalnızca teknoloji gelişir, insanlığın kalitesi artmaz. Türkiye’ye sosyal psikolojiyi getiren, bu alanın ülkemizde adeta kurucusu olan Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı da sosyal bilimlerin önemini bu şekilde vurgular. Dünyanın bu halde olmasının en önemli nedeninin sosyal bilimlere yeterince alan açılmamasından kaynaklandığını savunur. Çalışmalarıyla bütün dünyada tanınan, kendi alanında Amerikan hakim bakış açısındaki eksiklikleri fark edip bunu teze döken ve en büyük övgüyü de Amerika’dan alan bilim insanı Çiğdem Kağıtçıbaşı ilham alabileceğimiz bir isim.
Çiğdem Kağıtçıbaşı’nın yaptığı çalışmalar bize göstermiştir ki, psikoloji alanında yalnızca Avrupa – Amerika’daki araştırmalar geçerli olmak zorunda değildir
Peki Çiğdem Kağıtçıbaşı bunu nasıl sağlamıştır? Profesör aile ve birey arasındaki iletişimde kültürün de etkili olduğunu söyleyerek sosyal bilimde yeni bir alan açmıştır
O güne dek kabaca “ruh sağlığımızı inceleyen çalışma alanı’’ diyebileceğimiz psikanalizin bazı varsayımlarının da kültüre bağlı olarak şekillendiğini ispatlamıştır
Bu oldukça yeni bir anlayıştır, çünkü psikanalizin inşası sırasında kültürün etkileri görmezden gelinmiştir
Hatta bilindiği üzere psikanalizin kurucusu Freud’a yapılan en önemli eleştirilerden biri de, onun yalnızca Avrupa insanını kapsayan çalışmalar yapmasıdır
Kağıtçıbaşı daha doktora tezinde ortaya koyduğu bu anlayışla tüm sosyal bilim aleminde büyük bir saygı kazanmıştır
Akademik sahada kendisine 1.000’in üzerinde atıf yapılan Kağıtçıbaşı, 1940’ta İstanbul’da dünyaya gelmiştir
Henüz özel okul gibi bir yapının Türkiye’de bilinmediği 1942 yılında, öğretmen olan anne babası Bursa’da bir özel okul açmıştır
Büyükbabası da Galatasaray Lisesi’nde Fransızca Öğretmenliği yapmış olan profesör orta öğretiminin bir kısmını Bursa’da yapıp İstanbul’da Robert Koleji’ne girmiştir
Burayı 1959’da bitiren Kağıtçıbaşı Amerika’nın Massachusetts eyaletindeki Wellesley College’de psikoloji alanında lisans eğitimi almış ve dört yıllık eğitimi iki senede bitirmiştir
1961’de Wellesley College’den mezun olan Çiğdem Kağıtçıbaşı doktora tezini de 1967’de Berkeley’deki Kaliforniya Üniversitesi’nde sosyal psikoloji alanında vermiştir
Babasının ölümü üzerine Bursa’da annesinin yanına giden ve doktora tezini burada sürdürerek tamamlayan Kağıtçıbaşı 1969’da ODTÜ’de hocalık yapmaya başlamıştır
ODTÜ’de dört yıl çalışıp 1973’te Boğaziçi Üniversitesi’ne geçmiş ve 22 yıl burada görev yapmıştır
1980’de yine Boğaziçi Üniversitesi’nde psikoloji profesörü olmuş ve buradan emekli olarak 1995’te Koç Üniversitesi’ne geçmiştir
Duke, Colombia, Harvard, Berkeley üniversitelerinde de konuk öğretim üyesi olan Çiğdem Hanım en çok meydana getirdiği ‘’Kültürlerarası benlik ve aile modeli’’ ile üne kavuşmuştur
Bu açıdan Amerika’ya özgü sosyal psikoloji anlayışının eksiklerini sağlam argümanlarla tespit etmiş ve en büyük övgüyü de Amerika’nın kendisinden almıştır
2 Mart 2017’de hayatını kaybeden akademisyen, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki Prof. Dr. Diane Sunar ve Prof. Dr. Sevda Bekman ile beraber Anne – Çocuk Eğitim Vakfı’nın da (AÇEV) kurucusudur