Türkiye'de Mobbing Olayları Yükseliyor

Türkiye'de mobbing olayları nicelik ve nitelik olarak hızla yükseliyor. Asıl neden de, 'İş hayatı böyledir, hamama giren terler' tarzındaki geleneksel anlayış, kökü usta-çırak ilişkisine dayanan, yüzyılların tortusu

ÇAĞLAR ÇABUK/ Radikal


M.Ö. (Erkek, 34 yaşında, tıbbi mümessil):

7 yıldır aynı firmanın çeşitli bölümlerinde çalıştım. Ne var ki, sadece lise mezunu olduğum için sürekli küçümsendim. Çoluk çocuğumu düşünüp sustukça üstüme gelmeler de arttı. İşim gereği hep yollardaydım. 22-23 işgününde sadece 7-8 gün -o da haftasonları- evimin yüzünü görebiliyordum. Hem bedenen hem ruhen çok yıprandım ve bunu üst düzey yetkililerle paylaştım. Hay paylaşmaz olaydım! Bir gün işe 10 dakika geç geldiğim için iş aktim feshedildi. Yıllarca bu firma için kendimi paraladım, sadece bu yorgunluğumu dile getirdiğim için kapının önüne konuldum.

Ö.A. (Kadın, 46 yaşında, öğretim üyesi):

Bir üniversitenin anabilim dalı öğretim üyesiyim. Her şey 2,5 yıl önce başladı ve hızla gelişti. Son 2,5 yıldır adeta yok sayılıyorum, dikkate alınmıyorum, zaman zaman öğrencilerin ve meslektaşlarımın yanında hakarete bile uğradığım oluyor. Ne gündüz huzurum kaldı, ne gece uykum. Sonunda dayanamadım, soruşturma açılması için üniversiteye başvurdum. Hâlâ sonuçlanmasını bekliyorum.

F.Y. (Kadın, 52 yaşında yabancı sermayeli firmada yönetici):

Bir sanayi işletmesinde dış ticaret müdürüyüm. Yabancı uyruklu genel müdür yaklaşık iki yıl önce bana takmaya başladı. Beni çok sert ve başıma buyruk olmakla suçlayarak başladı, sonunda ‘BENİ SEVMEDİĞİNİ’ defalarca teketek, SMS ile toplantılarda ve diğer çalışanların arasında söylemekten çekinmedi. Sonunda canıma tak deyip kanuni yollara başvuracağımı söyleyince birden taktik değiştirdi. Bana karşı bir önyargısının bulunmadığını, yanlış anladığımı söylüyor ama onun dışında değişen bir şey yok. Çok uzun zamandır uykusuzluk çekiyorum, bitkin, kızgın ve depresifim. Strese bağlı yorgunluk atakları içinde, Passiflora desteğiyle yaşıyorum.

Bu anlatımlar, “Mobbing Destek Merkezi” çalışmalarında duyduğumuz tanıklıklardan yalnız birkaçı. Ben ne hukukçuyum, ne psikolog. İş hayatının çeşitli düzeylerinde yıllarca çalıştıktan ve bir finans kurumunun İK ve idari İşler yöneticiliğine kadar yükseldikten sonra mobbingle tanışınca “yeter” dedim. Ayrıldım, kendi eğitim ve danışmanlık firmamda çalışmaya başladım. Ama yaşadıklarımı unutmadım. Bir sosyal sorumluluk çalışması olarak hukukçu, psikolog ve koçlardan oluşan küçük bir grupla (Prof. Pınar Tınaz’ın desteğiyle) “Mobbing Bilgilendirme, Araştırma ve Destek Merkezi”ni (MBADM) oluşturduk. Mobbing mağdurlarına bir çeşit ilkyardım merkezi gibi çalışmaya başladık. Bu çalışmalarda önceden hiç tahmin etmediğimiz gerçeklerle yüzleştik:

1. Mobbing sanıldığından çok ama çok daha yaygın bir felaket, bir salgın hastalık adeta.
2. Sanıldığı gibi sadece alt kademelerde çalışanlara değil, çok üst düzeyde de yapılıyor.
3. Evet, ekonomik kriz mobbingi tetikliyor, ama onun içinde beslenip büyüdüğü asıl zemin bu konudaki bilinçsizlik, “iş hayatı böyledir” biçimindeki kaderci anlayış.

Oysa artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, yasal düzenleme yolda.

Birçok ülkede mobbing net bir suç olarak tanımlandı ve yasalara girdi. Türkiye de dünyadan kopuk değil. İşyerinde ‘psikolojik taciz’i suç olarak tanımlayan ve işverene bunu önleyici tedbir alma yükümlülüğünü getiren yeni Borçlar Kanunu Tasarısı TBMM Genel Kurulu gündeminde, bugün yarın yasalaşacak. Kızılca kıyamet asıl ondan sonra kopacak, davalar, tazminatlar hızla artacak.

Mobbing nedir, ne değildir?

Bu konuda epeyce yazıldı, çizildi. Ama bize gelen başvurulardan anlıyoruz ki, daha çok yazılıp çizilmesi gerekecek. Özetleyelim:

1. Alay etme, aşağılama, hakaret, dinsel veya etnik kimliğine sataşma, cinsel taciz, işyerinde izolasyon, zor görevler yükleyip başaramamakla suçlama... Bu gibi olayların hepsi mobbing olabilir ama olmayabilir de. Eğer bir veya birkaç kişi, hoşlanmadıkları birine bunu sırf bu nedenle yapıyorsa, evet, bu da bir tacizdir, ama mobbing değildir. Mobbing sayılabilmesi için “yıldırıp işyerinden kaçırtma” veya “patronları etkileyip o kişiyi işten attırma” gibi bir kasıt olması gerekir.

2. Bir iki kez yapılan uyarılar üstüne vazgeçilmiş bireysel tacizler de mobbing kapsamına girmez. Mobbing, kasıtlılık yanında süreklilik de gösteren psikolojik tacizlere verilen addır. “Ne kadar süre” sorusunu yanıtlamak tabii ki kolay değil. Uzmanlar da farklı görüşler ileri sürüyorlar. Kimi en az altı ay diyor, kimi üç ay. Ama sonuç olarak belli bir süreklilik gösteren bir süreç.

3. Mobbing, sistemli bir saldırı. Kişinin kişisel, sosyal ve mesleki saygınlığına, iletişim süreçlerine saldırarak, kendini ifade etmesini engelleyerek, özgüvenini ve cesaretini kaybetmesine yol açıyor.

Türkiye’deki durum ne?

Türkiye’de mobbing olayları hem nicelik hem de nitelik olarak hızla yükseliyor. Yukarıda da belirttiğimiz gibi ekonomik kriz ve firmaların yok olup gitme korkusu mobbingi azdıran bir itici güç. Ama asıl neden “bilinçsizlik”. Çünkü “iş hayatı böyledir, hamama giren terler” tarzındaki geleneksel anlayış, kökü usta-çırak ilişkisine dayanan belki kaç yüzyılın tortusu. İşyerinde mobbinge uğrayıp derdini anlatmaya çalışan insanların yakın çevrelerinden aldığı nasihat, eşinden kötü muamele görüp baba evine sığınan genç kadına ‘Kadının yeri kocasının yanıdır’ diye dayak yediği adresi gösteren annenin davranışına benziyor.
Mobbingle yasal yoldan mücadele tabii edilmeli ve edilecek, mağdurlara tabii ki psikolojik destek verilecek, ama asıl çare bataklığı kurutmak. Yani işverenin, yöneticilerin ve çalışanların bu konuda bilinçlenmesi ve mobbingle olup bittikten, zarar ortaya çıktıktan sonra değil, olmadan önce mücadele edilmesi, “mobbing ortamını yok etme” tedbirlerinin alınması. Çalışanlara ve yöneticilere mobbing eğitimi verilmesinde, bir yandan işverene ve kurumlara, öte yandan sendikalara görev düşüyor.

‘Kaybet kaybet oyunu’

İyi de, bu kavganın hiç mi kazananı yok, mobbing uygulayan ve kurbanını kaçırtan veya işten attıran sonunda kazanmış olmuyor mu?

Hayır, olmuyor. O da kaybediyor, çünkü bunu herkese yapabileceğini sanarak aynı yolda devam edecek şekilde bir “kötü huy” elde ediyor, bu bir. İkincisi, çalışma hayatında yasaların ve iş ahlakının yerine “orman kanunu”nun güçlenmesine katkıda bulunmuş oluyor, ki gün gelir sıra kendisine de gelebilir. Mobbinge uğrayan kişinin kayıpları zaten ortada. İşini kaybediyor, ekonomik gücünü kaybediyor, hepsinden önemlisi kendine inancını, saygısını kaybediyor, madden de, manen de çöküyor.

İşverenin mali durumu güçlü ise, açılacak dava veya davalar sonunda ödemek zorunda kalabileceği tazminatlar pek sarsmayabilir. Ama sonunda işyeri huzurunu, güvenilirliğini kaybediyor, ki bunun kayıp işgücü olarak nasıl ölçülebileceğini, dahası hangi anda, başına daha ne gibi belalar açabileceğini kimse bilemez.

Herkese, dumansız hava sahası gibi, mobbingsiz iş yaşamı dileğiyle...

ÇAĞLAR ÇABUK: Eğitmen, Berkarda Mobbing Bilgilendirme Araştırma ve Destek Merkezi Koord.

Yaşam Haberleri

Şizofreni Hastalığına Yakalanan Ünlüler
Radyo Trafik'e Yeni Transfer
Evlerde Beslenen Kuşlar Alerjik Reaksiyona Neden Olabilir
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Pandemiden 2021 için dersler çıkarılmalı”