HURRİYET - Prof. Dr. Akalın, yaptığı yazılı açıklamada, sağlık harcamalarının yüzde 75'inin kronik hastalıklara yapıldığını belirterek, bu nedenle Türkiye'de hem sağlık okur yazarlığının artırılması, hem de kronik hastalıklar hakkında eğitim programları düzenlenmesi gerektiğini söyledi.
Sağlık okur yazarlığının, hekime gitmeden önce neler yapılmasının bilinmesi anlamına geldiğini ifade eden Prof. Dr. Akalın, yetersiz sağlık okur yazarı olan kişilerde kronik hastalıkların tedavisinin çok daha güç olduğunu, bu hastaların büyük çoğunluğunun yapmaları gereken şeyleri anlamakta güçlük çektiğini belirtti. Prof. Dr. Akalın, tedaviyi yarıda bırakmaları durumunda ise hastaların vücutlarında hangi zararların ortaya çıkacağını anlamakta zorlandığını dile getirerek, “Bu nedenle sağlık okur yazarlığı ve kronik hastalıklara karşı eğitim, birbirinden ayrı düşünülmemesi gereken iki kavram” dedi.
Prof. Dr. Erdal Akalın, şunları kaydetti:
“Kronik hastalıklar Türkiye'de çok fazla gündeme gelmiyor. Bu konuda bilgilenmede eksiklikler var. Genç bir nüfusa sahibiz, bundan dolayı da daha sağlıklı kalacağız diye bir anlayış var. Oysa Sağlık Bakanlığının 2006 yılı raporuna göre, Türkiye'de 22 milyon kişinin kronik hastalığı var. Bu rakamın yaşam şartlarından dolayı gelecek yıllarda daha da artması bekleniyor.”
Bazı kronik hastalıkların, ancak komplikasyonlar ortaya çıktıktan sonra farkına varılabildiğini anlatan Prof. Dr. Akalın, “Hipertansiyonda hasta uzun süre durumunu bilmeyebiliyor. Ancak kalp hastalığı ve böbrek hastalığı ortaya çıktığında hipertansif olduğunu anlayabiliyor” dedi.
Prof. Dr. Akalın, Amerika ve İngiltere'de sağlık okur yazarlığına önem verildiğini dile getirerek, Türkiye'de ise sağlık okur yazarlığının ne durumda olduğuna ilişkin net verilerin olmadığını ifade etti.