Türkiye Megaloman, İsrail otistik Bir Devlet

İsrail’in en önemli Türkiye uzmanlarından Dr. Lapidot: Türkiye megaloman, İsrail otistik (içe yönelmiş, içine kapalı). İsrail dış politikası otizm üzerine kurulu. Dünyadan kopuğuz. Kendimizi kurban gibi, kuşatma altında hissediyoruz.

Türkiye ile ilişkilerin bozulması İsrail’de ciddi bir şok yaratmış. Akademisyeninden taksi şoförüne insanlar öfke, şaşkınlık ve ihanet duygusu içinde...

Sağ eğilimli Jerusalem Post, sol kanattan Haareetz gazeteleri ve önde gelen bir Türkiye uzmanı bu duygunun sebeplerini Milliyet'ten Çınar Oskay'a anlattı

‘ERDOĞAN BİR ÇILGIN DEĞİL’
Haaretz, İbranice yayın yapan, İngilizce çevirisi olan, ülkenin en prestijli gazetesi. Devleti eleştirmesiyle, Filistinlilerin sorunlarına hassas şekilde eğilmesiyle biliniyor. En iyi yazarlarından Zvi Barel ile Tel Aviv’in kalbindeki bir cafe’de buluştuk.

İsrailliler bize kızgın mı?
“Hamas’a gemi göndererek bize ihanet etti” duygusu var. Türkiye 30 yıllık bir dost, müttefik. Hamas bir terör örgütü. Birden bire Türkiye Hamas’a yardım ediyor. Toplum bunu basit bir çerçevede şöyle görüyor: Bizim dostumuz düşmanımıza nasıl destek verir?

İhanet hissi yani...
İsrail hükümetinin PKK’ya “Size silah, gıda vereceğiz” dediğini düşünün. Türkiye “Şaka mı yapıyorsunuz?” diye sorar. İsrail’in “Hayır, onlar Kürtlerin özgürlüğü için savaşıyor” dese... Erdoğan bunu söylüyor: “Hamas bir terör örgütü değildir. Özgürlük için savaşıyor.” Ama İsrail için terör örgütü. Kargaşa buradan çıkıyor. Tamam Filistin Kurtuluş Örgütü de terör uyguladı ama onlarla konuştuk. Kamuoyu bir günde değişmiyor. Türklere “PKK terörist ama bazı üyeleri iyidir” diyemezsiniz. Ya teröristtir ya da değildir. Düşmanıma yardım edersen düşmanım olursun.

 Hamas ve Gazze’deki insanlar aynı şey değil ki
Burada mantığa yer yok. Bu ‘çift kutuplu’ düşünme yoludur. Ya benimlesin ya da değilsin. İnsanlar herkesin terörist olmadığını biliyor ama “Gazze’de isyan çıkmıyorsa Hamas’ı destekliyorlar demektir” sonucuna varıyor. Dediğim gibi, mantık aramayın.

Kriz sürer mi?
Neden Davutoğlu Ben Eliezer ile buluştu? Çünkü iki ülke ortak çıkarlar olduğunu hissediyor. Davutoğlu Erdoğan’ın sert çıkışlarını onaylamıyor. Ayrıca Başbakan Erdoğan gibi ailende iş yapan, ticaretle uğraşan birileri varsa pragmatik olmayı öğrenirsin. O bir çılgın değil.

Peki siz kendi dükkanınızı temizleyebilecek misiniz? Bunu yapmadıkça sorunlar hep olacak.
Kendi ülkemizdeki Arap vatandaşlara ayrımcılık uygulanıyor. İş açısından sorun yok. Tel Aviv’in kalbinde bir sürü Arap dükkanı var. Ama hükümet Yahudi kentlerine Arap bölgelerinden daha çok yatırım yapıyor. Araplara kiralık ev verilmiyor vs.
Ben Türkiye’de çok geziyorum. Diyarbakır’a, Silopi’ye gideceğimi söylediğimde Türk arkadaşlarım, “Emin misin? İnsanlar birbirini vuruyor. Bir sürü terörist var” diye çıkışıyor. Yirmi kere gittim, hiç sorun yaşamadım. Bir Arap kasabasına giderken aynı şeyleri İsrailliler’den duyuyorum. Resmi bir ayrımcılık olmasa da kişisel düzeyde var.
Ama biz barışı Batı Şeria ve Gazze’deki Filistinlilerle yapacağız. Buradaki sorunlar buna engel değil.

‘MÜDAHALE BİR FİYASKOYDU’
1932’de kurulan Jerusalem Post, Likud Partisi’ne yakın, merkez sağ çizgide bir gazete. İsrail’de satışı çok yüksek değil ama İngilizce yayın yaptığı için dünyanın birçok ülkesinde okunuyor. Mavi Marmara saldırısında bir milyon kişi tarafından tıklanarak New York Times’ı yakaladı. Genel Yayın Yönetmeni David Horowitz ile Kudüs’te sabah toplantısından hemen önce birlikteydik.

Gazeteniz Türkiye ile krize nasıl bakıyor?
Ben Mavi Marmara müdahalesini fiyasko olarak niteledim. Ciddi bir istihbarat zaafı vardı.
Ordu, en azından bir gemide saldırgan insanlar olduğunu önceden öğrenmeliydi. Komandolar gemilere yanlış bilgilendirilmiş şekilde ve yanlış teçhizatla gönderildi. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı, “Kaçırılan asker Gilad Şalit’in fotoğraflarıyla gemilere çıkıp Gazze’ye hep beraber ulaşmalıydık” yorumunu yaptı.

Başbakan Nethanyahu Türkiye ile barış yapmak istiyor mu?
Dışişleri Bakanı’nı fazlasıyla şahin buluyor. İlişkilerin daha da bozulmasını arzu etmiyor. Türkiye’de kimse onun dışişleri bakanıyla konuşmayacağına göre bu ülkeye yakın olan iyi olan ‘iyi adam’ Ticaret Bakanı’nı gönderdi. Lieberman, Filistin sürecine de mesafeli. Filistin Başbakanı Salam Fayyad ile görüşmeye de Savunma Bakanı Ehud Barak gitti. Tuhaf bir durum.

Dışişlerindeki diplomatlar bloke olmuş durumdalardır.
Nethanyahu ne yapsın? Lieberman koalisyon ortağı. Onu Maliye Bakanı yapamazdı. Başında bir yolsuzluk skandalı var.

İsrail’de en önemli bakanlıklar hangileri?
Üç tane: Maliye, Savunma ve Dışişleri. Lieberman’ın askeri tecrübesi yok. Son kez askeri tecrübesi olmayan bir savunma bakanımız (Amir Peretz) olduğunda 2006 savaşını yaşadık. Kalan tek büyük pozisyon buydu. Ama şu anki durum gülünç. Gazetede de yazdık: Yanlış göreve yanlış adamı getirirsen böyle olur. Filistin ve şimdi Türkiye denkleminin dışında duran bir dışişleri bakanı. Bu bir felaket!

İlişkiler düzelecek mi?
Erdoğan gibi karizmatik ve güçlü başbakanlar topluma rahat yön verebiliyor. İslam kökenli biri. Bana ilginç gelen, kendini Hamas ve Gazze’ye; El Fetih ve Batı Şeria’ya oranla daha yakın hissetmesi. Birisi bana, El Fetih Atatürk; Erdoğan ise Hamas demişti. Ne kadar doğru bilmiyorum. Ama Erdoğan iktidarda olduğu sürece işlerin düzelmesi zor.

Türkiye liderin peşinde sürüklenen tipik bir Doğu ülkesi değil. Ayrıca Erdoğan’ın tutumunun statik olacağından da emin olamayız. Kamuoyu liderlerin tavrını etkileyebiliyor. Türkiye sandığınız kadar din odaklı değil. Örneğin İsrail’e oranla ülkede dinin etkisi çok daha az.
Kudüs’te ne kadar Tel Aviv’de ne kadar vakit geçirdiniz?

Türkiye’de Kudüs gibi dini teneffüs edemezsiniz. Anadolu’nun en ücra köşesinde bile. Biz bir demokrasiyiz. Krizden sonra İsrail’de birçok kişi Türkiye’yi İslam ile özdeşleştirmeye başladı. Türkiye çok daha karmaşık ve heterojen bir toplumdur.
İsrail çok karışık bir yer. Burası yüzlerce yıl sürgünde kalmış Yahudilerin vaat edilmiş vatanı. Bu insanları bağlayan şey din.

Ama din, siyasette dogmatizme yol açar. Uzlaşmayı zorlaştırır. Ortadoğu’da barış bu yüzden zor.
Bence sorunların çözülmesi imkansız değil. Dokuz yıl önce her yerde bombalar patlıyordu. Artık kaos yok. 2000 yılında Camp David’e kadar birçok İsrailli barış kapıda diye düşünüyordu. 250 bin Filistinli İsrail’de çalışıyordu. 10 binlerce İsrailli Batı Şeria’ya alışverişe gidiyordu. Beytüllahim’de Filistinli dişçiye giden İsrailliler vardı.
Nethanyahu’nun Filistin devleti, bayrağı, milli marşı vizyonu var. Yeter ki İsrail’i askeri ve demografik açıdan tehdit etmesinler. Evlerini İsrail’de değil Filistin tarafında yapsınlar. Başbakan Amerika’yı, yerleşimci destekçilerini kızdırmak; soldaki İşçi Partisi’yle koalisyonunu kaybetmek istemiyor. Dört bir yandan çekiyorlar. Filistinli liderler Abbas ve Fayyad insanları gerçekten barış istediklerine inandırırlarsa işimiz kolaylaşır.

‘TÜRKİYE MEGALOMAN, İSRAİL OTİSTİK’
İsrail’in en önemli Türkiye uzmanlarından Dr. Lapidot:

Türkiye megaloman, İsrail otistik (içe yönelmiş, içine kapalı). İsrail dış politikası otizm üzerine kurulu. Dünyadan kopuğuz. Kendimizi kurban gibi, kuşatma altında hissediyoruz. Holocaust sonrası post-travmatik bir toplum olduk. Dışardan bize bölgenin en güçlü rejimi, polisi diyorlar. Biz böyle hissetmiyoruz. Ama aslında öyleyiz. Bölgenin en güçlü devletiyiz.

Türkiye ise bölgeyi kontrol etmiyor ama o izlenim içinde. Davutoğlu’nun kitabında, “Türkiye’yi kendi sınırlarında değil Bosna’dan başlayarak korumalıyız” savını görürsünüz.

Şimdi Arnavutluk’ta birlikleriniz var.

Bence dış politikanız megalomanca. Bölgedeki en önemli ülke olduğunuzu düşünüyorsunuz. Oysa Mısır sizi istemiyor, İsrail istemiyor. Suriye’nin bile kendi planları var. Bu kadar önemli bir oyuncu olabileceğinizi düşünmeniz absürt. AB üyesi olmanız zor, kitle imha silahınız yok. Kıbrıs’ı, Kürt meselesini, çözemiyorsunuz. Erdoğan’ın popülizmi anlamsız.

Politik Psikoloji Haberleri

Rodrigo Duterte'nin psikolojik tedaviye ihtiyacı var
Aile Bakanı 'Bin 500 Psikolog istihdam Edeceğiz?'