Başörtüsü yasağı bu ülkede binlerce genç kız için unutulamayacak acı demek. Çok ağır sonuçları olan başörtüsü yasağının oluşturduğu derin travmalar bir çok kişide hala etkisini devam ettiriyor.Bu yasak Türkiye'yi yordu. Ruh sağlığına zarar verir hale geldi. Örnek mi? İşte, Haber 10 isimli internet sitesinin Yayın Yöneticisi Ahmet Özcan'ın kendi kaleminden anlattıkları:
"Fatma, kardeşi eşimin. Sanırım 20 yıl oldu. Şizofreni hastası. Doktor tavsiyesiyle 6 ayda bir Bakırköy'e, bazen bir ay bazen daha fazla yatırıyoruz. 1991'de Mimar Sinan matematik bölümünden atılmıştı başörtüsünden dolayı. Sınıfta tek örtülü kızmış. Hocası azarlamış herkesin içinde bir gün ve kovmuş. O günden sonra bozuldu dengesi, polis peşimde demeye başlamıştı. Takip ediliyorum diyordu sürekli... Böyle başladı hastalığı. Tam 20 yıldır ilaçla tedaviyle yarı ölü gibi yaşıyor... Neredeyse sadece çay ve sigara ile ayakta duruyor. En son 48 kiloya düşmüştü... İlk defa bu yıl bir kıpırdama geldi. Tekrar üniversite sınavına girdi. Açıköğretimi kazandı. 20 yıl sonra ilk defa güldü. "Dişlerin iyice çürümüş Fatma." dedim. 20 yıl sonra ilk defa görüyordum çünkü dişlerini. Gülmek bir yana hemen hiç konuşmuyordu. Cevap olarak, "Kılıçdaroğlu'nu harcayacaklar." demişti. Böyle tuhaf bir gündemi vardı hep. Bakışları hâlâ manasız ve soğuktu. Olsun çok sevinmiştik konuşmaya başlamasına. Belki bir umut... yeniden katılır aramıza..."
'Başörtüsü sorununu biz çözeceğiz.' dediği zaman Kemal Kılıçdaroğlu'na tepki gösterenler arasında yer aldı. Onun için başörtüsü yasağı varlık nedeniydi çünkü.
Eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı'nın "Şener Eruygur'un planı" dediği cumhuriyet mitinglerinin estirdiği rüzgar getirmişti onu Meclis'e. Yeni CHP'nin konuşulduğu şu günlerde, tarihe 'utanç odaları' olarak geçen uygulamayı savunuyor hâlâ.
CHP milletvekili Nur Serter, üniversiteyi yeni kazanmış kız çocuklarını ikna odalarında sorgulamış ve bunu gizli kamerayla kayıt altına almış. Sorgulanan kızların bu kayıtlardan haberi yok. Serter'in açıklamasından sonra üniversitede araştırma yaptıran İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet, "üniversitenin arşivinde kayıtlara ait bir belge ve ikna odalarına dair bir video bulamadıklarını" söylüyor. Görünen o ki, Nur Serter de tıpkı Ergenekon sanıkları gibi devletin arşivinde olması gereken bilgileri özel arşivine almış. Ya da yaptığının yasal olmadığını bildiği için kayıtları saklamayı tercih ediyor. Bir gün işine geldiği gibi kullanmak üzere...
TESEV'in önceki gün açıkladığı 'Başörtüsü ve ayrımcılık: Uzman meslek sahibi başörtülü kadınlar' isimli çalışmada da utanç odaları yer alıyor. Örtüsünü çıkarmaya ikna edemedikleri genç bir kıza söylenene bakar mısınız: "Sen nereye gidiyorsun, dördüncünün beşincisi olmaya mı?" Daha geçen ay İzmir'de bir üniversitede yaşanmadı mı buna benzer hakaret? Bir yardımcı doçent, sınıf arkadaşlarının önünde derse şapka ile giren öğrencisine 'Sizin gibi alçak ve şerefsizlerden mi dini, ahlâkı öğreneceğiz?' diye hakaret etmedi mi?
Konuyla ilgili Aktüel Psikoloji editörü Maruf BEÇENE ise şunları söyledi:
"Bu sorunu değerlendirirken hayatımızdaki verimsizliğin kaynağı olan ön kabulleri kenera atarak güçlü bir empati duygusuyla hareket ettiğimizde sorunun ne gibi ağır tahribatlar oluşturduğunu anlayabiliriz. Tıp fakültesi son sınıfta okuyan birçok öğrenci eğitim hayatını bırakmak zorunda kaldı... Bu soruna muhatap olmayan birinin bu tavrı anlaması elbette çok zor. Soruna muhatab olan kişişerin ruh sağlığında oluşan psikolojik tahribatın ne gibi kalıcı sorunlara kaynaklık teşkil edeceğini de bilemiyoruz. Çünkü sadece dışlama, ötekileştirme psikolojisiyle açıklanabilecek bir olgu değil. Dışlama sonucu insanlar ağır çelişkiler altında bir tercihe zorlanıyor. Belkide bir nesil sonra gerçek etkileri üzerinde daha gerçekçi analizler yapabiliriz."