Tükenmişlik Sendromu Kişiyi Duyarsızlaştırabilir

Güneşli ve uzun yaz günlerini, aile ve dostlarla geçirilen tatil dönemlerini geride bırakarak yoğun temposu ve sorumluluklarıyla iş hayatına geri dönmek, kişiyi birçok stres faktörüyle karşı karşıya bırakıyor.

Özel, iş ve sosyal hayatta yaşanan gerçek veya tahmini her türlü tehdit, zorlanma, engel ve hayal kırıklığının yol açabileceği bir tehlike “Tükenmişlik Sendromu” olarak biliniyor. Tükenmişlik sendromu hakkında bilgi veren Psikiyatri Uzmanı Dr. Güneş Berk, stresin zaman zaman kişinin baş etme gücünü aşabildiğini söyledi.

Yetiştirilemeyen bir sunum, çatışmalı bir aşk ilişkisi, mevki ve mal kayıpları, zamanı yönetememe gibi olumsuzlukların hepsi birer stres faktörü. Az miktarda stres dikkati toplamaya, motivasyonun artmasına, çözüm yolları aramaya ve çözüm için insanın kendisini aktive etmesine yarıyor. Ancak stres kişinin baş etme gücünü aşmaya başladığında bir takım ruhsal, zihinsel ve fiziksel belirtiler yaşanıyor. İşte bu aşırı ve uzamış stresin yaratığı duygusal, zihinsel ve fiziksel tükenme haline tükenmişlik sendromu deniyor.

STRES KADAR BEKLENTİLER DE TÜKETİYOR 

Tükenmişlik sendromunun temel nedeninin, ‘yapılan işin doğası ve iş yükünün fazlalığı’ olarak özetleyen Berk, “İlk defa 1970’lerde doktor, hemşire gibi sağlık hizmeti sunanlarda rastlanan bir durum olarak tanımlanmasına rağmen günümüzde şirket yöneticilerinden, bankacılara, güvenlik güçlerinden, 1 yıldır tatil yapmamış, tüm ev işleri ve 3 çocuğunun bakım sorumluluğu üzerinde olan anneye kadar herkesin yaşayabileceği bir sendrom olarak tarif edilmektedir. Diğer yandan tükenmişliğin tek nedeninin stresli bir çalışma ortamı ve artmış iş yükü ve sorumluluk olmadığı, kişinin dünya görüşünün, yaşam tarzınızın, sorunları ele alış biçiminin, kendinden, dünyadan ve gelecekten beklentilerinin ve en önemlisi ayrıntıcı, mükemmeliyetçi, kuralcı, kontrolcü olma gibi bir takım kişilik özelliklerinin bu sendromun ortaya çıkmasında önemli payı olduğuna inanılmaktadır” dedi.

KRONİK STRES BEDENSEL VE RUHSAL DEĞİŞİMLERE YOL AÇAR 

Kronik hale gelmiş stres kişilerde, dikkat ve konsantrasyon zorluğu, karar vermede güçlük, olumsuz düşünmeye eğilim, devamlı endişelenme hali gibi bilişsel belirtilere yol açıyor. Bunun yanında keyifsizlik, mutsuzluk, sinirlilik, huzursuzluk, yalnızlık, çaresizlik gibi duygusal değişikliklere de neden oluyor. Yorgunluk ve bitkinlik hissi, uyku iştah değişiklikleri, enerji kaybı, baş ve kas ağrıları, mide bağırsak şikayetleri, baş dönmesi ve sersemlik hissi, kalp çarpıntısı, nefes darlığı ve sık soğuk algınlığı geçirme gibi fiziksel sorunların yanı sıra insanlardan ve zevk verici aktivitelerden uzaklaşma, erteleme ve sorumluluktan kaçınma, alkol, sigara ve yatıştırıcı ilaçlar ile gevşemeye çalışma gibi davranışsal belirtiler de görülebiliyor.

TÜKENMİŞLİK SENDROMU KİŞİYİ DUYARSIZLAŞTIRIR 

Dr. Berk, tükenmişlik halinin, kişi iyi bir performans gösterdiği halde bu çabasının karşılığında uygun bir ödül alamadığı veya takdir edilmediği, bunu da kabul edemediği durumlarda yaşanan, kendini aşırı yüklenmiş hissettiği, hizmet sunmaya yetecek duygusal enerjiyi bulamadığı duygusal tükenme halini içerdiğini söyledi.

GEREKTİĞİNDE UZMAN YARDIMI ALMALI 

“Tükenmişlikte kişinin hem kendisine hem de yaptığı işe duyarsızlaşması ve kayıtsızlığı belirginleşir” diyen Psikiyatri Uzmanı Dr. Güneş Berk, tükenmişlik sendromu ve bununla ilişkili ortaya çıkabilecek depresyon, kaygı bozukluğu gibi ruhsal bozuklukları önleyebilmek için, stres yönetiminin iyi yapılması gerektiğini dile getirerek şunları aktardı:

“İş stresi bir çalışan sorunu değil bir organizasyon sorunudur. Öncelikle sorun alanlarının net olarak tespit edilmesi, sorumluluk alanlarına ve görev tanımlarına açıklık getirilmesi, değiştirilebilecek ve değiştirilemeyecek faktörlerin saptanması, değiştirilebilecek faktörler için, planlama, destek alma gibi aktif baş etme mekanizmalarını kullanma stres yönetiminin temel basamaklarındandır. Bu basamakları uygulayamayıp, işlevselliği etkileyecek düzeyde stres ve tükenmişlik belirtileri yaşanmaya başlanabilir. Böyle bir durumda kişinin bir psikiyatri uzmanına başvurarak, psikoterapi veya ilaç tedavilerinden faydalanılması uygun önerilmektedir. “ 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Psikiyatri Haberleri