TSK’da mahalle baskısı çok etkili

Prof. Dr. Nevzat Tarhan
"Azgın azınlığın mahalle baskısı, TSK’nın içinde de çok etkili" diyen Prof. Nevzat Tarhan'a göre TSK'da bir oylama yapılsa çoğunluk kendisine hak verecek
Rivayet o ki, Sayın Deniz Baykal Genelkurmay Başkanlığı Orbay Salonundaki törene trafik nedeniyle geç kalıyor, nöbetçi subayı tören başladığı için içeri almıyor ve yetkiliye telefon ediyor. Karşı taraftaki Orgeneral ‘Ben varım ya merak etmesin, Sayın Baykal olmasa da olur’ diyor.
 
Tabii ki mizah ama bu mizahı doğrulayacak devir teslim konuşmaları yapıldı. Sayın Baykal’ın bedeni dışarda ama ruhu içerdeydi. Toplumun % 80’inin onaylamadığı ulusalcı, statükocu söylemler dinledik.
Aslında onların yerinde kim olsa benzer konuşmayı yapardı. Çünkü TSK’daki daha doğrusu emekli subaylardaki mahalle baskısı Şerif Mardin’i bile şaşıtacak şiddet ve yoğunluktadır.
 
Emekli Orgeneral Sayın Hilmi Özkök’ün emekli olduktan sonraki basına yansıyan ilk ziyareti Menemen Kubilay törenlerine gitmekti. Eğer o törenlere gitmezse ESUD yani Emekli Subaylar Derneği onu dışlayacaktı.
 
Eğer bu iki komutanımız benzer konuşmayı yapmasaydı, Harp Akademileri’nden komutanım dediği emekli generaller telefon baskısı ile onları bezdirecekti. Şimdi her iki komutanda emekli azgın azınlığa mesaj vermeyi tercih ettiler, hareket serbestisi kazandılar. Asıl önemli olan icraatlardır.
 
Aslında felsefi derinliği olan, satır arasında Sayın Ruşen Çakır’ın tespit ettiği demokrasi vurguları alışılmışın üstündeydi. ‘Akıllı güç’ vurgusunu ‘Sert güç’ yerine kullanması akıllı ve realist bir Genelkurmay Başkanımız olduğunu gösteriyordu.
Bir Orgeneral henüz neleri diyemez?
 
Daha çok demokrasi isteyenleri içimizdeki düşman ilan ederken ‘Aslında mücadele iyiler kötüler mücadelesi değildir, asıl mücadele kardeşlerin iktidar mücadelesidir, tıpkı Timur’la Yıldırım Beyazıt veya Yavuz Selim’le, İsmail Şah gibi’ diyebilir mi? Diyemez...
 
‘Ulus devletler demokrasi adına dağılmaya, insan hakları adına da bölünmeye mahkum edilmektedirler’ demek yerine ‘Biz imparatorluk geleneğinden geliyoruz en zayıf zamanımızda bizi bölemediler ve dağıtamadılar, eğer birbirimizin kusurları ile değil iyi tarafları ile ilgilenirsek, halkla devlet bütünleşirse kimse bizi parçalayamaz’ diyebilir mi? Diyemez...
 
‘Ergenekon bağlamında yazılan ve söylenenler Jandarma gücünün moralini bozmuştur’ demek yerine ‘İçimizdeki bazı subay ve astsubayların suç örgütlerine karışmış olması bizi çok üzdü halkımızın içi rahat olsun artın bu tarz yapılanmalara ve sızmalara izin vermeyeceğiz’ diyebilir mi? Diyemez...
 
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ulusun denetimi dışında bir denetime ihtiyacı yoktur’ demek yerine ‘Bütün modern ordular nasıl kendilerini denetime açıyorlarsa bizde açabiliriz, çünkü bizim hesap veremeyecek bir işimiz yoktur, denetime açık olmak özgüven işaretidir o da bizim hasletimizdir’ diyebilirmi? Diyemez...
 
Din istismar edilmemelidir’ derken ‘Aynı zaman da; Atatürk, cumhuriyet ve demokrasi de istismar edilmemelidir’ diyebilir mi? Diyemez...
 
‘Laiklik konusunda toplumun bir kesiminde oluşan dini düşüncenin yaşam tarzına ağırlık vermesi endişesini hükümet ciddiye almalıdır’derken ‘Çocuğuna dini eğitim vermek isteyen anne ve babaları anlıyoruz, hem dindar hem cumhuriyetçi olanlara saygı duyuyoruz, bir insan hem dindar hem de laik olabilir bunu çağdaş buluyoruz, herkesin kendini iyi hissettiği düzen hayal ediyoruz, toplumun her kesiminin endişelerini giderecek formüller bulmalıyız’ diyebilir mi? Diyemez...  
 
‘Cemaat sermayesi’nden söz ederken ‘Büyük kulüp cemaati sermayesi, ESUD cemaati ve OYAK sermayesi güçleniyor ve ekonomiyi yönlendiriyor ama biz siyasete karışmayan ibadet gruplarını, felsefe cemaatlerini ve kulüpleri tehlike olarak görmüyoruz’ diyebilir mi? Diyemez...
 
‘AB ye tam üyelik Atatürk’ün hedefidir’ derken ‘AB Atatürkçü’lüğün sonudur kitabını yazan bir emekli Korgeneralin kitabının Silahlı kuvvetler mensuplarına bedava dağıtılması yanlıştı’ diyebilir mi? Diyemez...
 
Daha fazla uzatmaya gerek yok Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin içerisinde bir oylama yapılsa büyük çoğunluğun benim gibi düşündüğünü biliyorum ama şu azgın azınlığın mahalle baskısı var ya, TSK’nın içinde de çok etkili.
 
Ancak toplumsal talep bu yönde hızla değiştiğine göre gelecek yıllarda 30 Ağustos törenleri Orbay salonlarında değil halkın içinde yapılabilecektir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.