TSK içinde kripto azınlıklar var mı?

Prof. Dr. Nevzat Tarhan

Bir insan Türkiye’mizde göğsünü gere gere ‘Ben Ermeniyim, ben Yahudiyim’ diyebilmeli idi fakat diyemiyor.

Bu ifadeyi özgürce söyleyemiyorsa sistem totaliter ve baskıcı demektir, ayrıca 1915- 1920 arası savaş yıllarında tehcir döneminde  pek çok gayri müslim usulen din değiştirerek Müslüman kimliğine geçtiğini tarihçiler belirtiyorlar.

Hatta Sabiha Gökçen için Ermeni kökenli olduğuna ve Dersim’i kolayca bombaladığına dair söylemi unutmayalım. Maalesef  bu söylem Hrant Dink’in yanlış anlaşılmasına sebep olmuş, suikastının ideolojik gerekçesi olmuştu. Çünkü Sayın Dink birilerinin nasırına basmıştı.

Böyle durumlarda etnik kimliğini saklayan ve örgütlü bir yapı içerinde olan bir kadrolaşma varsa  özellikle araştırmalıdır.

Aslında anlamak çok kolay nüfus kütüklerine bakılırsa hemen anlaşılır. Bazı önemli kişilerin nüfus kütüklerinde o tarihlerle ilgili kayıt silme veya  yangınla tahrifat varsa daha da dikkat çekici bir durum var demektir.

Ben Işıklar Askeri Lisesi’nde  2 yıl görev yaptım. O  tarihlerde diğer liselerde Çanakkale şehitleri anılmazdı ama askeri liselerde anılırdı. Yani Çanakkale ruhu canlı tutulmaya çalışılırdı. Böyle bir eğitim sisteminden halkına ve camisine bomba yapma  planı çıkmazdı. Bu ancak kimliğini saklayan fırsat kollayan örgütlü kripto azınlıkların acımasızlığı olabilir diye düşünüyorum.

TSK’ya güveniyor musunuz sorusuna evet cevabı verenler maalesef çok azaldı.

Hatta Milliyet Gazetesinin  haberine göre askeri liseler özellikle Deniz Lisesi öğrenci bulmakta zorlanıyor ve geçen seneye göre öğrenci sayısının  %34 azaldığı tespit edilmiş. En önemi gerekçe de Ergenekon soruşturması olarak öne sürülüyor.

Bu durum TSK-Toplum ilişkilerini yeniden gözden geçirme sinyali demektir.

“Bir Türk subayı   cami bombalar mı, bir Türk subayı  kendi köyüne taarruz planı yapar mı?” sorusuna  cevap bulamayanlara konuya bu açıdan bakmalarını hatırlatalım. Dersim’de köyleri bombalayan zihniyet Eskişehir’in bir köyünü de bombalar.

Davalar sürüyor konu henüz iddia aşamasında ancak güçlü deliller söz konusu ki tutuklu muvazzaf general sayısı 40’ı geçti. Bir çok subayın emir gereği plan seminerinde bulunduğu biliniyor. Adalet muhakkak  masum olan olmayanı ayıracak.

Adalet sistemi ve özel yetkili ihtisas mahkemeleri için İGM yani İktidar  Güvenlik Mahkemeleri diyen baro başkanı bunun kanıtını sunamıyor.

Nasıl aile için özel yetkili mahkeme varsa terör ve organize suçlar için de özel yetkili mahkemeler gayet rasyoneldir.

Bu kişilerin, sadece suçluluk psikoloji içindeki kişilerin çok başvurduğu  “Red ve inkar” savunma mekanizmasını kullanarak  egosunu rahatlatma yolunu seçtiğini söyleyebiliriz.

“Ben yapmadım o yaptı” sözü kanıtların güçlü olduğunun işaretidir. Kendi masumiyetine güvenen kişi kanıtları çürütmek için çalışırdı.

Hakimlere siyasi partinin adamı, satılmış demek çok ciddi bir iddiadır. Belgeler fabrikasyon diyenler ve yargının siyasallaştığını söyleyenlerin gerçekte  hakikatın kendi lehlerine olmadığını yani suçlarının sabit olduğunu bilen suçlular gibi davranmalarını  anlamak gerekir.

TSK’da emir komuta zinciri dışındaki bu çeteci yapıyı TSK kendisi ayıklamazsa savcılar ve yargıçlar çok daha fazla kanıta ulaşmaya başlayacaklar. Bu nedenle bu yılki YAŞ çok önem arzediyor.

TSK’nın hukuk içinde kalma iradesi çok saygıdeğerdir ancak TSK’nın toplum nezdindeki imajı için proaktif davranması şüpheli kadroları ayıklamasını Türk toplumu bekliyor.

Aksi takdirde askeri okullara girişin işsizliğin yaygın olduğu bir toplumda garanti meslek olmaktan çıkacağını öngörebiliriz.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan - Haber 7
ntarhan@gmail.com

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.