O sene, bu sene mi? - Şansal Büyüka (Milliyet)
Trabzonspor için hep “o sene, bu sene” diyoruz... Bunu “laf olsun, torba dolsun” diye söylemiyoruz... Trabzonspor için; başarılı yönetimiyle, kaliteli ve uyumlu kadrosuyla, coşkulu taraftarıyla, Trabzon‘a gönül verenlerin desteği ile gerçekten “o sene bu sene” olabilir...Aslında Fenerbahçe maçın senaryosunu yazsa, daha 1. dakikada golle buluşacağı aklına gelmezdi... Fenerbahçe’nin aklına gelmeyen başına geldi... Max Kruse o kadar kalabalık içinde topa çabuk hamle yaptı, akıllı vurdu ve adeta Fenerbahçe maça “avans” alarak başladı...Fenerbahçe 1. dakikada öne geçti ama 1 saniyelik “uyuma” nın bedelini beraberlik golünü yiyerek ödedi... Ekuban’ın savunmanın arkasına yaptığı muhteşem asistin hakkını “Kuzey’in Yıldızı” Sörloth iyi verdi... Ofsayta düşmeden, savunmanın arkasına müthiş sarkarak, topun kontrolunun ve son vuruşu iyi yaparak “maçın kaderini” değiştirdi...Elbette iki goldeki becerileri nedeniyle Max Kruse ve Sörloth’u alkışlamak ve haklarını vermek lazım... Ama Kruse vururken çevresini saran tam üç Trabzonspor savunma oyuncusu ne yapıyordu...Trabzonspor’un beraberlik golünde, üstelik Nwakaeme’nin olmadığı ve gol silahı olarak sadece Sörloth’un kaldığı maçta, koca bir savunmanın bu büyük golcüye dikkat kesilmesi gerekmez miydi? Aslında bazı yanlışlara rağmen, futbol adına iyi işlerin yapıldığı bir maç izledik... Trabzonspor iki beki Pereira ve Novak‘ı iyi kullandı... Hatta stoperi Campi’yi bile...Trabzonspor‘un ikinci golünü hatırlayın... Fenerbahçe‘nin sol savunması bomboş... O boşluğa gelip Campi asist yaptı, Novak golü attı... Stoper asist yapıyor, solbek golü atıyor, helal olsun...Bu gol sırasında Fenerbahçe‘nin solbeki Dirar nerede? Ortada yok... Sol önde oynayan Tolga nerede? Ara ki, bulasın... Ama adamların günahı yok... Kızamıyorsun... Adam yokluğunda boşluk dolduruyorlar... Yerleri değil, mevkileri değil... İlk yarıda Trabzonspor’un üst direkten dönen topu var... Tolga‘nın kaçırdığı belki de maçın en önemli pozisyonu var... Açıkcası keyifli sayılabilecek bir ilk yarı izledik...İkinci yarıda “sazı eline alan ve çalan” taraf Fenerbahçe oldu... Ciddi fizik gücünün de avantajını koruyarak, belki de ikinci yarının tamamına yakınını Trabzonspor yarı alanında oynadı, önemli pozisyonlar bulmasına rağmen kullanamadı...Fenerbahçe‘nin baskılı olduğu dakikalarda, Trabzonspor’un takım olarak iyi direndiğini, hatta savaştığını söylemeli ve hakkını teslim etmeliyiz... Fenerbahçe‘nin bu atakları geliştirirken, özellikle Max Kruse, Ozan ve Rodrigues’in orta alanı genellikle çalımlarla geçmeye çalışması, çok fazla top kaybetmelerine neden oldu...Trabzonspor takım olarak çok disiplinli oynarken, farkı “atanı ile tutanı” yarattı... Sörloth müthiş oynadı, kaleci Uğurcan inanılmaz kurtarışlar yaptı... Özellikle son dakikalarda Kruse‘nin ayağından çıkan şutu karşılaması adeta maçın sonucunu belirledi... Ancak bu pozisyonda Kruse gibi bir usta Uğurcan‘ın üstünden aşırtmak yerine, sol boşluğuna, yani arka direğe doğru vuramaz mıydı?Ama şundan eminim; Maçtan daha çok maçın hakemi Ali Palabıyık konuşulacaktır... Öyle pozisyonlar oldu ki, hatta maçın kaderini belirleyecek öyle düdükler çaldı, ya da çalmadı ki...Daha oyunun başında Fenerbahçe ceza alanı içinde Vedat‘ın topa bir müdahalesi var… Kafayla mı, elle mi... Sanki kafayla... Kruse‘nin Trabzon ceza alanı içinde düşüşü var... Sanki müdahale yok... Bir de Ndiaye’nin attığı golde Gustavo‘ya faul yaptı mı yapmadı mı? Konuşulur, tartışılır... VAR, bu pozisyonlarda hakemi çağırmadığına göre, işi Ali Palabıyık‘ın taktirine bıraktı... Zaten bu “gri” pozisyon hakemlerin işine yaradı... “Gri” de, kurtar kendini...Ancak “gri” olmayanlar da var... Fenerbahçe‘nin yediği ikinci golde top Sörloth’un kafasından auta çıkıyor... Hakem “korner” dedi, o top geldi gol oldu...Maç yazısı yazıyordum, son dakikayı görmedim... Ersun Yanal maç sonu “nizami gol atarak yenildik” deyince baktım, futbol hakemlerine sordum, Kruse’nin kaleci Uğurcan’a faulu olmadığını, bu pozisyon sonrasında Vedat‘ın golünün nizami olduğunu söylediler...Elbette Serdar Aziz... Daha ilk yarıda Sörloth’un önüne sert bir duvar kurması kesin sarı olmalıydı... Sonrasında Pereira ile itişip- takışması, kafa darbesine yeltenmesi, 71. dakikada Sörloth‘a bir darbe daha... Serdar Aziz‘in ikinci sarı karttan gitmeyişi mucize gibiydi...Baktım maç sonu Trabzonspor Başkanı Ahmet Ağaoğlu “hakemi de yendik” diyor... Fenerbahçe’li zaten TFF ve bazı güçler tarafından “kuşatma altına alındığını” düşünüyor... Onlara yediği ikinci golü ve son saniyede iptal edilen gollerini nasıl açıklayacaksınız...Trabzonspor için gerçekten “O sene bu sene” olabilir... Fenerbahçeli’nin bu yenilgiye rağmen enseyi karartmaması lazım... Galatasaray‘ın büyük bir iştahla Kayseri maçını beklediğini görür gibiyim... Hakemlerden kafayı kaldırabilirsek, iyi bir zirve yarışı izleyeceğiz...
Atan ve tutan skoru belirledi - Mehmet Demirkol (Fanatik)
Nefes kesen, lig standardının çok üzerine bir oyun oldu. Atan-tutan skoru belirledi. Sörloth ve Uğurcan kahramanca performanslar sergilediler. Vedat ve Altay vasat bile değildi. Dengeyi Trabzonspor lehine bozan bu oldu. Beklemediğim şekilde Fenerbahçe baskıyla başlayıp 1 dakikada 2 net pozisyon bulup 1-0 öne geçti. Trabzonspor orta sahası oyuna ağırlığını koyamadan Sörloth, Dirar’ın çevre kontrolü rakip takibi sorununu iyi kullanıp beraberliği sağladı. Fenerbahçe maç boyunca özellikle Pereira’nın arkasına ellerini kollarını sallayarak girmeyi başarsa da son pas şut etkinliği kötüydü. İlk yarıdaki 8 kornerden 1 penaltı tartışması dışında bir şey çıkaramamak da sorundu. Duran top organizasyonları hep çok zayıftı. Deniz, Emre ve Ferdi’nin oyuna girişi de çok değişiklik yaratmadı. Uğurcan güvenilir bir duvar gibiydi. Set oldu. Fenerbahçe oyunu domine etti ama Uğurcan ve Sörloth’un ekstra performansları Trabzonspor’a hak edilmiş bir galibiyet getirdi.Gecenin sorusuCampi’nin indirdiği top 6 pasın ortasına geliyor. Altay’ın o topa gitmeyip beklemesi üzerine durmak lazım. Genç kaleci bu yan top sorununu ne zaman düzeltme yoluna girecek?Maçın starıSörloth ve Uğurcan arasında karar vermekte zorlanıyorum. Çok sağlam direnç noktasıydılar. Kararlılık, odaklanma güç ve teknikle sahadaki herkesten etkiliydiler. Uğurcan, Trabzonspor’un ürünü. Ancak Sörloth da Doğu Karadeniz’de Sörloth oluyor.Maçın olayıTrabzonspor öne geçtiği maçlarda en çok puan kaybeden 2. takım, Fenerbahçe ise geri düştüğü maçlarda en çok puan kazanan... Dün tam tersi bir durum ortaya çıktı. Sörloth oyun yokken sonuç çıkardı. Uğurcan da Fenerbahçe baskısına direndi Bireysel performanslar işin rengini belirledi.Kısa mesajDirar’ın çevre kontrolü adam takibi sorununu geçen hafa Visca değerlendirememişti. Sörloth cezayı kesti.
Uğurcan ve Sörloth mucizesi - Cemal Ersen (Milliyet)
Dışarıda içeride, hiç fark etmiyor. Trabzonspor için Fenerbahçe maçları her zaman zor olmuştur. Çoğunda da ezeli rekabet gerilime dönüşmüş ve sinirlerine hakim olan tarafın yüzü gülmüştür.Dün gece Akyazı’da böyle bir maça daha tanıklık ettik. Kruse’nin henüz 45. saniyede gelen golü tam anlamıyla şok oldu bordo-mavili takım ve tribünler için. Kolay değil, maça resmen yenik başlıyorsunuz on binlerce taraftarın önünde. Hem moral bozukluğu hem büyük bir stres demek bu.Trabzonspor’un istikrar abidesi Sörloth’un rakip savunmayı adeta delip attığı eşitlik sayısı 15. dakikada gelmese, maçın hikayesi inanın çok farklı olabilirdi. Norveçlinin golüyle oyun yeniden başladı.Lig ve kupada istim üzerinde bir Fenerbahçe’den söz ediyorum. Özellikle orta alanda bariz bir üstünlük sağladı rakibine. Ozan ve Gustavo aldıkları hep topla doğrudan kaleye giderken hiç direnç görmemeleri, Trabzonspor’un bu bölgede büyük zaafiyet yaşamasından kaynaklandı. Obi Mikel defansif anlamda yetersiz, Sosa durgun, Ndiaye gönülsüz oynayınca, sağa sola koşturmak Yusuf Sarı’ya kaldı.Futbol cilveli bir oyun, ikinci golü bulmak bu tabloda Trabzonspor’a düştü. Sosa-Campi-Novak işbirliği, ev sahibini öne geçirdi. Hazırlanışı da, sonuçlanması da güzeldi. Güzeldi de kaleci Uğurcan’ın peşi sıra iki kritik kurtarışı olmasa, soyunma odası konuşmaları başka planlar üzerine yapılabilirdi.Hüseyin Çimşir’in ilk müdahalesi yorulan Yusuf’u çıkarıp, ayağının tozuyla Trabzon’a gelen Guilherme’yi sahaya sürmek oldu. İddia ediyorum daha ilk maçında bu takıma büyük katkı sağlayacağını gösterdi Brezilyalı.Ersun Yanal’ın karşı hamlesi ise Emre ve Deniz ile geldi. Bu kadar çok ofansif isimle oynamak risk anlamına gelse de, oyunun kontrolünü elde tutmak ve Trabzonspor’u sahasına hapsetmek işe yarayabilirdi. Nitekim dakikalar ilerledikçe her şey Fenerbahçe’nin istediği şekle büründü. Ama o son vuruş gelmedi. Çünkü Trabzonspor kalesinde bir duvar vardı!İnanın Trabzonspor son dönemlerde bu kadar baskı yediği bir maç oynamamıştır. Buna karşılık bu denli mücadele edip yorulmamıştır. Futbol şansı çokça yanında olsa da dün gecenin kahramanı kuşkusuz kaleci Uğurcan idi. İnanılmaz işler yaptı. Trabzonspor maçı kazandı ve Fenerbahçe’nin sıralamada üzerine çıktı ise aslan payı genç file bekçisinindir. Helal olsun Uğurcan’a. Ve elbette Sörloth. Kuzeyin oğlu bitmez tükenmek enerjisi ile tek başına rakibe kafa tuttu. O örnek bir profesyonel ve takımın ateşleyici gücü.Maç sonuna gelince. Ortamı bu kadar gerenler futbola yaptıkları ihanetle anılacaktır kuşkusuz. Trabzonsporlu oyuncuların sağduyusu bu tuzağı bozdu. Futbol sahada oynanır ve orada kalır!
F.Bahçe’nin yanlış hesabı - Ercan Güven (Milliyet)
Birinin en zor deplasmanı diğerinin kendi sahasındaki en zor derbisiydi… Trabzonspor gerildi ama kopmadı. Fenerbahçe bir hafta arayla aynı suda ikinci kez yıkanabileceğini sandı!Fenerbahçe, hem kadro hem de hedef olarak Başakşehir galibiyetini tekrarlamak üzere çıktığı maçta kısa süreli bir fırtına estirdi ve bir dakika dolmadan öne geçti.Ancak ne Fenerbahçe orta sahası bir hafta önceki özenindeydi, ne bekleri kanatlara takviye verdi, ne forveti isabetliydi, ne de Trabzonspor baskıya boyun eğecek bir takımdı.Üstelik Rodrigues’i bir çalım merakı sarmış ki, her kaptırdığı top kontratak olarak geri dönüyor, Muriç orta sahaya takviye yapmaktan rakip ceza alanına bile giremiyordu.Fenerbahçe umduğunun aksine ne rakibi ne de rakip seyirciyi oyundan düşürecek bir futbol sergileyemiyordu. Gidip geliyordu futbolu. İstikrar, devamlılık yoktu.İlk yarıda Sosa bir türlü sahneye çıkmamış, Nwakaeme cezalı olsa da Trabzonspor’u ayakta tutmaya sadece atan ile tutan yani Sörloth ve Uğurcan yeterdi. Uğurcan üç garanti golü kurtardı maçta… Sörloth ise sanki bir mucize. Öyle bir santrafor ki, dört dörtlük. “Şunu da yapamıyor” dediğiniz bir şey yok. Maçın ilk çeyreği dolmadan defansın arasından sıyrılıp üç Fenerbahçe savunmacısını ekarte edip Ekuban’ın pasıyla buluştu ve Trabzonspor beraberliği buldu.Yine akıllanmadı Fenerbahçe… Başakşehir karşısındaki şahane oyunundan küçük pasajlar dışında hızlı rakibi karşısında işe yaramayan futbolunu aynen sürdürdü. Fenerbahçe bir türlü oyun üstünlüğü kuramadan baskı yapmaya çalıştıkça her sonuçsuz atak girişimi rakipten dönüp Sörloth’a kadar gidiyor ve gol tehlikesi oluyordu. Trabzonspor ilk yarıda genç Yusuf’a forma vermese, sağını da iyi kullanır ve çok daha zor anlar yaşardı Fenerbahçe. Trabzonspor’u öne geçiren golde savunmacı Campi vardı. Stoper asist yaptı, gol sol bek Novak’ındı. Trabzonspor’un maçın sonlarına doğru geleneksel fizik düşüşü bu kez erken geldi ve ilk yarının son dakikaları Fenerbahçe’nin üstünlüğünde, Muriç ile Tolga’nın kaçırdığı gollerle geçti.Trabzonspor ikinci yarıya Yusuf’un yerine yeni transferi ama hazır durumdaki Guilherme’yi alarak başlayınca Fenerbahçe’nin işi bir kat daha zorlaştı.Maçın üçte ikisi biterken Ersun Yanal yeni bir takım kurdu sahada. Tolga ve Dirar’ı aldı, Emre ile Deniz’i soktu ve Muriç nihayet kaleye yakın oynamaya başladı. Yanal’ın amacı orta sahayı ele geçirmek ve Muriç’i orta ile beslemekti. Bir yandan da beraberlik için duran topları bekliyor olmalıydı Yanal.Hüseyin Çimşir’in hamlesi ise Ekuban ile Sturridge’yi değiştirmek oldu. Trabzonspor kağıt üstünde daha güçlü ve hızlı bir takım haline gelmişti ama fizik düşüşteydi.Fenerbahçe son değişikliğini Rodrigues’in yerine Ferdi’yi sokarak yaptığında maçın bitmesine tam onbeş dakika vardı… Yani, Trabzonspor’un fizik üstünlüğünü koruyan takımlar karşısında fren yaptığı süreç. O dakikalarda Çimşir Ndiaye ile Doğan’ı değiştirerek Trabzonspor’a dirilik kazandırmaya ve galibiyeti korumaya çalıştı ki, çok doğruydu.Son dakikalardaki Fenerbahçe baskısı büyük fırsatlar yaratsa da Trabzonspor savunmasını ve asıl mükemmel oynayan Uğurcan’ı geçemedi.Elbette her şey bitmedi Fenerbahçe için…Ancak, rakipleri arasından Trabzonspor’u çıkaramadığı gibi bir de deplasman fobisinin hortlama ihtimali belirdi. Kısaca, Fenerbahçe’nin hedefi kaybetme riskini ciddi şekilde yükselten bir yenilgidir Trabzon’daki.
Atan ve tutan..! - Aksal Yavuz (Milliyet)
Trabzon’da tarihi bir gün, kış değil sanki yazdan kalma bir gün. Tribünler cıvıl cıvıl, rengarenk, bahar gelmiş sanki.Derler ya hani; altı puanlık maç. Bu maç ondan da öte; anlatmakla ve yazmakla bitmez!Maça gelince..İki takımın en zayıf haklısı; defansı…Hızlı başlayan Fenerbahçe, top Trabzonsporlu oyuncuların ayağına değmeden golü bulan Fenerbahçe. Bahar gibi hava Trabzonsporluları buz gibi yaptı! Sadece tribünleri mi, bordo-mavili oyuncular da neyin ne olduğunu anlamadı açıkçası, dakika bir gol bir, Trabzonsporlular için “şok”...Bordo-mavili takımın en büyük zaafı geniş alanda oynamaya çalışması, orta sahada geniş boşluklar bırakması; sarı-lacivertli oyuncuların ekmeğine adeta yağ sürdü…Şok da bordo-mavili oyuncularda tam 15 dakika sürdü… Fenerbahçe 2. golü de bulabilirdi…Bu zaman dilimi içerisinde ne oynadığını bilen bir adam vardı sahada, şoktan ve de hava durumundan etkilenmeyen; biz kuzeyin kralı diyelim, siz kuzeyin çocuğu deyin; Sörloth…Trabzonspor’un golcüsü oyuncularını şahlandırdı, Fenerbahçe defansını adeta dağıttı. Attığı gol, direkte patlayan topu…Novak ve Campi’nin ortaklaşa attığı golün mimarı da Sörloth’tu.Uğurcan’ın da hakkını teslim edelim, inanılmaz kurtarışlara imza attı… Adeta skora imza attı genç kaleci…İkinci yarı bordo-mavili takımın geri çekilmesi, oyunu kendi yarı alanında kabul etmesi; skoru koruma içgüdüsü…Doğrusunu söylemek gerekirse, bu bölümlerde pas yapabilselerdi!Nwakaeme’nin eksikliği de hissedilmedi değil…Bitirelim. Trabzonspor dün iyi mücadele etti, puan ve puanlarlardan fazlasını aldı… Atanlar ( Novak, Sörloth) ile tutan iyi olunca, skor böyle oluyor işte..
İlk yarıda kaybetti - Ömer Üründül (Sabah)
Fenerbahçe 45. saniyede attığı golle maça 1-0 galip başladı. 15. dakika maçın kırılma anı idi. Kruse önemli bir pozisyonda 2. golü kaçırdı. Trabzon da karşı atakta Sörloth ile skora denge getirdi. Kalesine gelen ikinci topta Fenerbahçe ikinci golü de yedi. Ardından devrenin sonuna kadar Fenerbahçe baskısı vardı, iki tane de gol fırsatı buldu ama birinde Dirar topu dışarı vurdu, diğerini Uğurcan kurtardı.İkinci yarı Fenerbahçe'nin baskısı vardı. Trabzonspor da skor avantajını göz önüne alarak 18'i önünde alan daraltan savunma kurgusuna geçti. Bu tabloda Fenerbahçe yoğun baskıya rağmen beraberlik golünü bulamadı.Fenerbahçe dün maçı ilk yarıda kaybetti. Çünkü Trabzonspor ilk 45 dakikada, maçın başında yediği gol yüzünden mecburen açık oynuyor, kaliteli orta sahasının pres yeterliliği ve devamlılığı olmadığı için de çok büyük boşluklar veriyordu.Fenerbahçe bu yarıda 4 net gol kaçırdı; 3 tane de çok önemli atak, yanlış pas seçimi ile değerlendirilemedi. İkinci yarıda ise futbolumuzdaki set oyunundaki genel yetersizlik Fenerbahçe için de gözler önüne serildi. Kapanan rakip karşısında yoğun baskıya rağmen sadece tek pozisyon bulabildiler, onu da Uğurcan kurtardı.Bu tip oyunlar tam Vedat'ın istediği ortam. Ama Vedat aynı Başakşehir maçındaki gibi dün gece de beklenen performansının altındaydı. Ersun Yanal'ın yaptığı hamlelerden de hiçbir katkı gelmedi.Trabzonspor takım halinde iyi mücadele edip, disiplinli oynadı. Sörloth ve Uğurcan galibiyeti getirdiler. Dün gece belki de dünyada benzeri olmayan bir olaya şahit oldum. Bir gece önce şehre gelip imza atan, hiç idmana çıkmayan ve arkadaşlarını tanımayan Guilherme böyle kritik bir maçta ikinci yarıda görev aldı.
Şampiyonluk yarışında daha kuvvetli - İskender Günen (Sabah)
Bazı maçlar var ki mutlak üç puan almak zorunluluğu vardır. Aynen dün geceki karşılaşma gibi. Çünkü şampiyonluktaki rakiplerinizden biri ile kendi sahanızda oynuyorsunuz ve mutlak üç puan almanız gerek. Alacağınız galibiyet size bundan sonraki maçlarda öz güveninizi arttırma açısından büyük önem taşımakta.Nwakaeme takımda olsa dünkü maçta bu kadar baskıyı yemeyebilirdi Trabzonspor. Maçın daha 45. saniyesinde gelen şok bir gol ve rakip 1-0 önde. Böyle bir durumda tepkiyi vermek kolay değil. Çünkü kendisinden çok şey beklediğiniz oyuncuların performansları üst düzeyde değil. Obi Mikel ve Sosa gibi... Başlangıç 4-3-1-2 ama top rakip sahaya geçtiğinde Ekuban ile Yusuf Sarı üretkenlikten uzak bir görüntü içindeydi. Bir tek Sörloth vardı ki; dünkü maçın Trabzonspor adına hücumda en önemli ve takıma katkı veren oyunculardan biriydi. Buluştuğu her topu saklama becerisinin yanında attığı mükemmel gol ve ardından savunmasından bile top çıkardığı pozisyonlar var.Maçın kilit oyuncusu ise herhalde Uğurcan Çakır idi. Çünkü inanılmaz kurtarışlara imza attı. Özellikle uzatmada kurtardığı bir pozisyon var ki; Kruse'nin altıpastan vuruşunda gole izin vermeyerek takımına 3 puanı getiren isimdi.Beklentilerin dışında bir oyun ama yukarıda belirttiğim gibi bu maçta alınması gereken 3 puandı. Ve sonuçta Trabzonspor bunu başardı. Bordo-mavililer, bu sonuçla şampiyonluk yarışında çok daha kuvvetli bir duruma geldi ve ilerleyen haftalar için de moral depoladı.
Duvar aşılamadı - Gürcan Bilgiç (Sabah)
Böyle gergin bir maçın ilk dakikası dolmadan öne geçmek, Fenerbahçe adına büyük ikramiye gibiydi. Bu atmosferi yönetecek tecrübeye sahip oyunculara rağmen, Fenerbahçe'nin "acemi" modu devreye girdi. Top kayıpları veya yanlış pas tercihlerinin üstüne, bir de pozisyon almadaki sıkıntılar geldi. 11. kez kaleyi tutan ilk topun gol olduğu bir "tekrar" serisini de analiz defterine eklediler."Neler oluyor" demeye kalmadan baskıyı arttırıp, beraberliğin etrafında da gezmeye başladılar. Uğurcan'ın iki müthiş kurtarışı vardı bu devrede. Sekiz korner atışından gelen her topa Trabzonsporlu oyuncuların dokunması da Hüseyin Çimşir'in hafta içi tedbirlerinin ürünü.Ersun Yanal, Emre ve Deniz hamlesini yapmak için 60'a kadar bekledi. Skorun telaşına düşmüş rakibi karşısında oyunun akla ve sakinliğe daha önce ihtiyacı vardı aslında. Bir anda tek kale mücadeleye dönüştü oyun. Sadece Sörloth'un yapacaklarına odaklanmış Trabzonspor taktiği ve onu yöneten müthiş bir Sosa performansı. Akyazı'daki duvarda gedik açmanın peşine düşen bir pas harekâtına başladılar. Maça tempo getirmek ne çare iken, buna izin vermeyen, aldığı faulleri dakikalarla kullanan Trabzonspor tavrı vardı. Birilerinin sorumluluk alması, diğerlerinin yardımı gerekiyordu ama Gustavo'nun dilinden anlayamadılar. Stadın atmosferinde kolay hareketler bile zorlaştı. Büyük maçları ruhundan, dilinden en iyi anlayan takım, bu defansif direnci ve Uğurcan'ı bir türlü aşamadı. Zirve hesaplarında çok kritik bir yenilgi aldı Fenerbahçe. Beraberlik, dengeleri elinde tutmasını sağlayacaktı. Trabzonspor kalecisinin ellerinde, golcüsünün liderliğinde, Sosa'nın yönetiminde istediklerini aldı. Şimdi ligin falına yeniden bakacağız.
Hakemi eleştirdiğim nokta... - Erman Toroğlu (Sabah)
İki takım için de korku filmi gibi bir maç.Son derece kontrolsüz hareketler var. İki takım da orta sahada pozisyon hazırlamada kaliteli işler yapmıyorlar, topu bir o kapıyor, kullanayım derken veriyor karşı tarafta; bu sefer de karşı taraf kaptırıyor..Hani devamlı diyorlar ki, ben oynayamıyorum, al sen oyna!Hakem, genelde kötü maç yönetmedi.Hakemi bir tek eleştireceğim nokta var.Oyun başladı, Ndiaye'ye bir kart gösterdi ki, gösterilmezdi. Bundan evvel Ozan'ın pozisyonu var, kart için daha net..Hadi diyelim ki az sarı, nasılsa!Bir şey dikkatimi çok çekti. Serdar Aziz ile hakem arasında bence bir büyü vardı.Üç tane net sarı kartı Serdar'a göstermedi.Ya büyü vardı ya da sarı karta karşı Serdar Aziz'in Passolig'i vardı.Devamlı girip-çıkıyordu rakiplerine.Fenerbahçe'de 90 dakika ayakta kalan tek adam var, Kruse.. Ama o da arkadaşlarına ayak uyduramadı. Muriqi top almak için çok geriye geliyor. Çünkü Fenerbahçe orta sahasından iyi top çıkmıyor.Kruse inanılmaz çalıştı ve çok iyi işler yaptı ama tek kaldı.Trabzon'da da önce Sörloth sonra da Uğurcan'ı sayarım.. Bu arada Uğurcan için bir kaleci değil de ahtapot demek lazım. Biraz da Ndiaye vardı.Yani 2.5! Ama iki takımda da herkes koştu.Yusuf Sarı ile başlamak büyük hata. Bu çocuk iyi bir oyuncu olabilir ama bu maça koyarsan onu ezersin. Trabzonspor 45 dakika eksik oynadı. İkinci yarıda, takıma yeni gelmesine rağmen Guilherme'yi koyunca maç dengelendi.Guilherme'nin ayağına top gelince hep iyi kullanıyor.Trabzonspor'un dün gece atanı da tutanı da iyi oynadı. Sörloth, direkten giden topu uzak köşeye vursa, üçüncü golü yapmıştı. Aslında bu maçı Trabzonspor'un kazanması yukarıda çok fazla bir şeye tesir etmedi. Çünkü herkes birbirine çok yakın. Bu tip işler şampiyonluğa oynayan diğer takımlara yarıyor.
Fırtına gollerin sinyalini verdi - Olcay Çakır (Fanatik)
Orta sahaların maça damga vuracağını düşünürken bunun ‘kolay geçilmeleri’ eklinde olacağını tahmin edemedik. Büyük maçların ok ve erken golle balaması oyunda heyecanı arttıran en önemli unsur. Dün gece de Trabzonspor’un daha oyuna ısınamadan maç başında yediği gol, orta alan geçişlerinde rakibine adeta ikram gibiydi. Gol sonrası çok benzer pozisyonlar da veren Trabzonspor yediği baskıyı uzun toplarla kırmayı denedi ve atacağı gollerin de sinyalini vermiş oldu. Sörloth’un özellikle devreye girmesi, sorumluluk alması sonrası Trabzonspor’un da golleri geldi. Topu alışı, adam eksiltişi, gol becerisi ile takımının umudu oldu. Hamlelerine Guilherme ile başlayan Hüseyin Çimşir’in ondan aldığı verimi Sturridge’le bulamadı. Yüksek tempo nedeniyle her iki oyuncu grubu da son bölümde oyundan düştü.Gecenin sorusuTrabzonspor takımında Sturridge’nin büyük maç kazandırması, daha fazla sorumluluk alması için ilk 11 mi başlaması gerekiyor?Maçın starıKesinlikle Sörloth. Lakin Uğurcan ve Campi’nin maç içerisinde rakip ataklarını savuşturmaları galibiyette en az Sörloth kadar baş aktör olmalarına sebepti.Maçın olayıYükselen gerilimi bu kez doğru yöneten şehir ve Trabzonspor tribünleri... Karşılaşmanın en önemli olayıydı olaysızlıkları!Kısa mesajTrabzon şehri ve Trabzonsporlular’ın şampiyonluğa inanmış olmaları ve oyunun önemli bir parçası olduklarını düşünmeleri. Geri düşen takımlarına büyük destek vermeleri sezon sonu için önemli “‘buradayız’ iaretiydi.
Trabzon kazanmasa... - Deniz Çoban (Fanatik)
Dün akşamki maç hakem açısından çok sağlıklı geçmedi. Maçı Trabzonspor’un kazanması hakemin ve MHK’nin şansıydı. Aksi bir sonuçta Trabzonspor kanadının büyük tepkisi olurdu. Bence Palabıyık dün sınıfı geçemedi. Palabıyık’ın maçta faul ve kart standardı hiç yoktu. Çalınacak düdükleri çalmadı, çalınmayacakları çaldığı oldu. Gösterilmesi gereken sarı kartları cebinden çıkartmadı, çıkardığı 8 sarı 1 kırmızı kartta elbet doğru olanlar da vardı ama gereksiz kartları da vardı. Mesela bu maçı Serdar Aziz kartsız tamamladı.Net penaltı denmez5. dakikada Trabzonlular penaltı beklediler. Bu yazıyı maç biterken yazıyorum ve şu ana kadar ekrana gelen görüntülerde topun ele temas edip etmediği konusunda fikir sahibi olamadım. Daha sonra net bir görüntü çıkar mı bilmiyorum. Ama şu ana kadar gördüklerime göre pozisyonda net bir penaltı vardır diyemiyorum.Faul yok, gol temiz57. dakikada Trabzonspor’un attığı gol Gustavo’ya faul yapıldığı gerekçesiyle iptal edildi. Görüntülere göre çok basit bir düdük oldu. Bence pozisyonda “devam kararı” en doğru karar olurdu. Buradaki asıl problem, hakemin düdüğü geciktirmeden hemen çalmasıydı. Top kaleye girmeden düdük çalındığı için, Riva’daki VAR masası auta çıktı ve pozisyona edeceği varsa da müdahale edemedi.VAR’sız da olurmuş!Aynı senaryo 91. dakikada da yaşandı. Muriç’in golünden önce faul düdüğü çalındı. Burada da bence “Net faul” denilecek bir pozisyon yoktu. “Kalecinin dokunulmazlığı vardır” efsanesini dikkate almazsak, en doğrusu oyunu devam ettirmekti. Ama düdük erken çalınca VAR devreye giremedi. Görünen o ki, Riva VAR odasında hakem olmasa da bu maç oynanabilirmiş.