TPD Hekime Yönelik Şiddeti Protesto Etti

Türkiye Psikiyatri Derneği Hekimlere yönelik şiddetin son dönemlerde artması üzerine Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinde basın toplantısı düzenledi.

Aktuel Psikoloji / Haber Merkezi


Türkiye Psikiyatri Derneği Hekimlere yönelik şiddetin son dönemlerde artması üzerine Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinde basın toplantısı düzenledi. Basın aracılığıyla kamuoyuna yönelik yapılan açıklamada hekimlerin uğradığı şiddet, şiddet mağduru hekimler, hekimlerin şiddete uğrama sıklıkları, ve bu konularda alınabilecek önlemler konusunda önemli bilgilere yer verildi. TPD tarafından yapılan açıklamada; "Hekime yönelik şiddetin önlenmesi" için yapılması gerkenler konusunda bir dizi öneride bulunuldu. Hekimlere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla yapılan Basın toplantısının ayrıntıları şöyle:

14.12.2009 tarihinde Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi (BRSHH) Ayaktan Tedavi Ünitesinde görevli olarak çalışan, psikiyatri uzmanı olan bir üyemiz planlı bir saldırıya uğramıştır. Daha önceki tarihlerde iki kez BRSHH Ayaktan Tedavi Ünitesinde muayene edilmiş olan ve tıbbi gereklilik olmadığı halde yeşil reçeteye tabi olan ilaçların yazılması isteyen ve bu isteği yerine getirilmemiş olan saldırgan, olay günü annesi ile ayaktan tedavi ünitesine gelmiş, saldırıda kullandığı bıçağı annesinin çantası içinde binaya sokmuş, herhangi bir kayıt işlemi yaptırmamış, muayene odasının yakınında oturarak beklemiş ve doktoru gördükten sonra harekete geçip doktorun boynuna bıçağını dayayarak yerde sürüklemiş, olay yerinde bulunan hastane çalışanlarının ve güvenlik görevlilerinin müdahalesi ile yaşanan arbede sonrası etkisiz hale getirilmiştir. Benzer durumlarda olduğu gibi bu olayda da, hekimler kendilerine yönelik husumete yol açmamak kaygısıyla bireysel olarak davacı olmaktan kaçınmaktadır. Bireysel olarak davacı olunmadığı durumlarda, zaman zaman olayın yargı tarafından bir kamu davası olarak ele alınmaması suç işleyen kişilerin serbest kalmasına neden olmaktadır. İşlenen benzer saldırı suçlarında, hekimin Sağlık Bakanlğı çalışanı olarak, hastanede görev yaptığı sırada ve görevinden kaynaklanan bir işlem nedeniyle ortaya çıkmış olması dikkate alınmaksızın, yalnızca kişinin mağdur olduğu basit bir etkili eylem(müessir fiil) olarak ele alındığı ve kamu davası açılmadığı birçok örnek vardır.

Bu saldırgan davranışların adli yönünün ötesinde ruh sağlığı alanında çalışmaya devam eden mağdurların ruhsal yaşamlarında önemli ve onulmaz yaralar açtığı bilinmektedir.

Şiddet mağduru hekimler:

1.) 23 yaşında, tıp fakültesini bitirdikten sonra uzmanlık için sınavı geçip tek tercihi olan psikiyatri eğitimi için Türkiye'nin en büyük hastanesi olan Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde (BRSHH) çalışmaya başladı. Asistanlığın ilk yıllarında yetersiz doktor sayısı nedeniyle serviste yatarak tedavi gören 30 hastanın doktorluğunu yaptı. Gönüllü olarak şizofren ve bipolar hastaların tedavi gördüğü gündüz hastanesinde ve kronik hasta servislerindeki çalışmalara katıldı. Asistanlığının bitimine 2 yıl kala poliklinikte görevliyken bir hastanın uygun olmayan emeklilik talebini yerine getirmediği için ölümle tehdit edildi ve fiziksel olarak zarar verilmek istendi. Olay sırasında fiziksel olarak yaralanmayacak kadar şanslıydı, ancak olay sonrasında yaşadıkları belki olayın kendisi kadar travmatikti. Meslektaşlarının etik olmayan uygulamalarına maruz kaldı, hukuksal süreçte yalnız bırakıldı, aynı hastanın daha sonra tekrarlayan tehditlerinden korunması için alınan önlemler yetersiz kaldı. Uzman olarak mesleğini severek sürdürüyor, gönüllü olarak travma mağduru hastaların doktorluğunu yapıyor. Ancak bu çalışma koullarının hastalar, doktorlar ve tüm sağlık çalışanları için " sağlıksız" olduğunu düşünüyor, gelecek için umutlu ama endişeleri sürüyor.

2.) 29 yaşında kadın doktor. 4 yıldır Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde (BRSHH) asistan olarak görev yapmakta. Başarılı asistanlık eğitimi yanısıra müzik grubu ile çalışmalarını sürdüren bir sanatçı.  2,5 yıl önce poliklinikte görevliyken madde bağımlısı bir hastanın uygun olmayan ilaç talebini yerine getirmediği için kesici silahla saldırıya uğradı. Bu olayla ilgili hukuksal süreç halen devam ediyor, yasal süreçte meslektaşlarından ve meslek örgütü olan TTB'den destek aldığını belirtiyor. Psikiyatri camiasının içinden biri olsa da çalıştığı kurum bu konuyla ilgili olarak psikiyatrik desteği sağlamadığı, kişisel imkanlarına bıraktığı için terapi görmediğini belirtiyor. Saldırının yüzünde ve yaşamında bıraktığı izlere rağmen hastalarından aldığı destek ve paylaşımla mesleğine olan sevgisini sürdürüyor. Kurumun zorunlu tuttuğu çalışmaların dışında gönüllü olarak suç işlemiş hastalarla grup terapisi yapıyor, BRSHH şenliklerinin düzenlenmesinde aktif çalışıyor. Meslektaşlarının ve toplumun genelinin bu konuya daha  fazla duyarlılık göstereceğini, çalışma koşullarının herkes için daha iyi düzenlenebileceğini umud ediyor. 

Bunlar sadece örnekler. Hekimler ve sağlık çalışanları oldukça sık bir şekilde şiddete uğramaktadır. Hekimler ve sağlık çalışanları bu saldırıları çoğunlukla, hizmet verdikleri insanları korumak alışkanlıkları olduğundan ya da işlerinin sevimsiz bir tarafı olarak görmelerinden dolayı şikayet etmemektedirler.

Sağlık Çalışanlarının Şiddete Uğrama Sıklıkları

Isparta-Burdur Tabip Odası’nın 2008 yılında yaptığı bir araştırmaya göre:
Çalışma yaşamları boyunca en az bir defa şiddet içeren olaya tanık olduğunu
söyleyen sağlık çalışanı oranı % 96’dır . 
Son bir yıl içinde çalıştıkları kurumda şiddet içeren en az bir olaya tanık olduğunu söyleyen sağlık çalışanı oranı %56’dır. 
Pratisyen hekimler %66 ile en fazla şiddete tanık olan gruptur.
 
Son bir yıl içerisinde şiddete maruz kalan sağlık çalışanı oranı ise  %45’tir. 
Kadınlar arasında bu oran %58, erkekler arasında ise %26’dır.
Son bir yıl içinde uzmanların % 36’sı, asistanların % 33’ü şiddete maruz kalmıştır.
Kamu sağlık hizmetinde çalışan uzman hekimler  arasında bu oran %45, özel sağlık hizmetlerinde çalışan uzman hekimler arasında %5’tir.
Hemşireler arasında %53, hekim ve hemşire dışında kalan sağlık personeli  arasında %33’tir. 
Pratisyen, uzman ya da asistan olsun her grupta şiddete maruz kalma oranı kadınlarda erkeklerden çok daha fazladır.

Tüm meslek yaşantısı boyunca en az bir kere şiddete maruz kalma oranı ortalama %64’tür . Gruplara dağılım ise şöyledir: Pratisyen hekimler arasında % 77, Uzman hekimler arasında % 67, Asistanlar arasında % 48, hemşirelerde % 68, hekim ve hemşire dışında kalan sağlık personelinde % 38’dir.
En fazla şiddete maruz kalan grup ise % 81 ile kadın pratisyen hekimlerdir.
 
Özel sektörde sağlık dışında bir alanda çalışanların ortalama şiddete maruz kalma oranları %2 iken  bir hemşirenin şiddete maruz kalma ihtimali %16 dır. Hekimlerde özellikle kamuda çalışan, kadınlarda ve genç hekimlerde bu oran daha da artmaktadır.

İstanbul’da yapılan bir araştırmada ise (Aren A, 2008): Sağlık çalışanlarının sözlü saldırıya uğrama oranı %100, Fiziksel saldırıya uğramış olanların oranı ise % 87, Hemen her gün fiziksel ya da sözel saldırıya uğradığını söyleyenlerin oranı % 29, Bunların polise bildirilme oranı % 40, dava açılma oranı % 33 olarak belirlenmiştir.

Psikiyatrlar arasında Türkiye çapında şiddete maruz kalma oranları ise:
Güncel çalışma sonuçları(Ek. 1 ) aktarılacaktır.

Şiddetin türü:

Isparta ve Burdur illerinde yapılan çalışmada maruz kalınan şiddet türleri arasında en yaygın olanı % 84 ile küfür,  hakaret, tükürme, tehdit; bunları sırayla  tokat, yumruk, aletle saldırı, cinsel taciz gibi şiddet unsurları izlemektedir.

Şiddetin yeri:
Sırasıyla şiddetin en fazla görüldüğü yerler acil servis, kendi çalışma ortamları, klinik ya da yataklı servislerdir. Tüm şiddet olaylarının %62’si bu yerlerde görülmektedir. Bunların arasında da en fazla şiddete maruz kalınan yer %23 ile acil servislerdir. Sağlık çalışanlarının %45’i şiddete gündüz çalışma saatleri içinde maruz kalmışlardır.
Mesai saatinde şiddete maruz kalanların oranı %44, nöbet sırasına maruz kalanların oranı ise %60 olarak belirlenmiştir. 
 
Kimler şiddet uyguluyor?
Hasta ve hasta yakınları, ama özellikle erkekler şiddet uygulamaktadır.
Şiddet uygulayanların % 86’sı hasta ve hasta yakınıdır. Sadece hastaların uyguladığı şiddetin oranı ise % 6 civarındadır.  Bunların arasında da %54 ile en fazla hasta yakını görülmektedir. Şiddet uygulayanların %92’sini de erkekler oluşturmaktadır.
% 86’yı 100’e  tamamlayan grup ise sağlık idare ve yöneticileridir. Sağlık çalışanlarına uygulanan şiddetin % 14 ünü sağlık idarecileri gerçekleştirmişlerdir.  

Şikayetçi olma oranları

Sağlık çalışanlarının %67’si kendisine yapılan şiddet konusunda şikayetçi olmamıştır. Sözleşmeli sağlık çalışanları kadrolu çalışanlara göre daha az şikayette bulunmuşlardır. Tabi ki sözleşmeli çalışanların daha az şikayette bulunmalarının nedeni iş güvencesiz çalışıyor olmalarıdır.

Sağlık Çalışanlarının Görüşleri

“Son bir yıl içinde sağlık hizmetlerinde şiddet olayları arttı” diyenlerin oranı %72, “Görev yaptığı kurumda şiddet olayları arttı” diyenlerin oranı %51’dir.    Sağlık personelinin %91’i, son yıllarda ülkemizde şiddetin yaygınlaştığı fikrindedir. %78’i toplumda şiddetin yaygınlaşmasının en önemli ilk üç sebebi olarak ekonomik sıkıntıları, sosyo-kültürel problemleri, eğitim problemlerini göstermişlerdir. Bu problemleri; kişilerin devlet yönetimi ve adalet sistemine güvensizliği, medyanın yanlı ve yanlış yayınları, işsizlik ve ülkemizdeki terör olayları izlemektedir.

Tüm nedenler arasında toplumda şiddetin en fazla yaygınlaşma sebebi olarak %35 ile ekonomik sıkıntılar dile getirilmiştir.

Şiddet uygulayanların nedenleri
Şiddet uygulama nedenleri olarak ise tedaviden memnuniyetsizlik, muayene sırasında fazla bekleme, gecikme hissi, kötü haber alma, muayene sırasında ihmal edilme düşüncesi, şiddet uygulayan kişinin alkol veya uyuşturucu etkisi altında olması dikkati çekmektedir.

Şiddetin Gerçek Nedenleri

- Yıllardır, önce işkence, sonra sürüp giden çatışmalar sonucu şiddete maruz kalma ve şiddeti çözüm olarak görme oranının giderek artması
- Hekim saygınlığının azalması
- Yeterli güvenlik tedbirlerinin olmaması
- Ekonomik kriz
- Alkol, madde kullanımının yaygınlaşması
- Medyanın sağlık haberleri ile ilgili tutumu
- Sağlıkta Dönüşüm Projesinin yarattığı olumsuz sağlık ortamı ve çalışma koşulları en önemli, ve en belirleyici etken olarak görülmektedir.

SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM PROJESİNİN SONUÇLARI

- Kamu sağlık hizmetlerinin kötüleşmesi:
 
Sağlık çalışanlarının çalışma koşullarına baktığımızda, %68’i; çalıştıkları kurumların kendi güvenlikleri için yeterli önlem almadığını söylüyor. %81’i; çalıştıkları kurumu güvenlik  konusunda kötü veya vasat pozisyonda bulmaktadır. %87’si kendilerine güvenlik eğitimi verilmediğini, %71’i işyerlerinde işyeri hekimi olmadığını ifade etmektedir. Güvenlik bakımından, yine kamusal sağlık alanı, özel sağlık alanından daha kötü durumdadır. Kamusal sağlık alanında çalışanlar, özel sağlık hizmeti veren kurumlarda çalışanlara göre daha uzun süre çalışmalarına, daha fazla hastaya bakmalarına, hizmet vermelerine, daha az maddi gelir elde etmelerine, daha az işyeri sağlık ve güvenlik tedbirlerine sahip olmalarına rağmen, görüldüğü gibi işyerlerinde daha fazla şiddete maruz kalmaktadır.
- Hasta yükünün artması: Hekimlerin % 50 sinden fazlası bir günde 45’ten fazla hasta bakmaktadır.
- Hastaya ayrılan sürenin azalması: Performans sisteminin zorlaması ile hastalara ayrılan zaman azaltılarak daha çok hasta bakılmaya çalışılmaktadır.  Ardı ardına çok sayıda kısa sürelerle hasta bakmak, hekimi yorup gerginleştirmekte, kendisine az zaman ayrılan hastada ise iyi bakılmadığı hissi uyandırarak gerginlik yaratmaktadır.
-  Özelleştirmenin başarılı bir şekilde yürütülmesi için kamuya ayrılan kaynaklar azaltılmakta,  önemsiz hale getirilmekte, kamu kaynakları özel sağlık sektörüne aktarılmakta, öte yandan kamudaki sağlık çalışanları sağlık yöneticilerince sürekli şekilde hedef haline getirilmektedir. Sağlık politikalarındaki yanlışlar ve bozulan çalışma koşulları nedeniyle hatalar, ihmaller artmakta, hekim saygınlığı zedelenmektedir.
- Hasta hekim ilişkisinden, işletme-müşteri ilişkisine geçilmesi, hastaları daha çok talepkar ve istedikleri olmadığında da şiddete başvurur hale getirmektedir.
- Performans uygulaması ile çalışma barışı bozulmuş, sağlık çalışanları arasında rekabet ve gerginlikler oluşmaya başlamıştır.
-  Temel amacı hekim emeğini ucuzlatmak ve yeni açılan üniversiteleri finanse edebilmek olan, yeterli eğitim kadrosu ve alt yapısı olmadan açılan tıp fakültelerinde yetişen hekimlerle, sağlık hizmetlerinin kalitesi düşmüştür.
-  Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) verilen hizmete yaptığı ödemeleri sınırlandırması, hekimin mesleki özerkliğini ortadan kaldırmıştır. Gerekli olduğu halde yapılması gereken tetkikler için beklemek zorunluluğu, hastaların çözüme ulaşma sürelerini uzatmıştır.
-  Ödenmeyen hizmetlerin masrafı hastanelere kaldığı için, masrafları azaltmak amacıyla sunulacak hizmetin kalitesi düşmüştür.
-  Geçici görevlendirmeler ve atamalarla, sağlık çalışanlarına uygulanan bir çeşit baskı ve şiddet, hekimlerin çalışma huzurunu bozmuştur.

Neler Yapılabilir?

• Sağlığa ayrılan bütçe arttırılmalıdır
• Hekime ve sağlık çalışanlarına uygulanan şiddete verilen cezalar arttırılmalıdır.
• Güvenli çalışma ortamları yaratılmalıdır. Silahların ve tehditlerin gölgesinde sağlık hizmeti verilemez.
• Güvenlik önlemleri arttırılmalı, hastaneye her tür silahla giriş önlenmelidir.
• Hekimler ve sağlık çalışanları saldırıyla baş etme konusuna eğitilmelidir.
• Medya mensuplarına sağlık haberleri ile ilgili bilgi verilmeli, medya çalışanlarının duyarlılığı arttırılmalıdır.
• Sağlık yöneticileri ve siyasi yetkililer, sağlık sorunlarının çözümü olarak da, sorunların nedeni olarak da hekimleri görmek ve göstermekten vazgeçmelidir. Çünkü sağlık sorunlarının çözümü de, sağlık sorunlarının nedeni de hekimler değildir.
• Hekimlere iletişim, tehdit yaratan durumlarda nasıl davranmaları, hastaları nasıl sakinleştirebilecekleri konusunda eğitimler verilmelidir.
• Sağlık çalışanlarına şiddet uygulayan kişilerin o hastaneden hizmet alması engellenmelidir.
• Şiddete karşı, mesleki dayanışma, örgütsel sahiplenme en üst noktalara çıkarılmalıdır.
• Sağlık idarecileri ve yetkililer, sağlık çalışanlarına yönelik şiddette hekimlere sahip çıkıcı tutumlar içinde olmalıdır.

Neler Yapılmalıdır?

• Uygulanan “Sağlıkta Dönüşüm Projesi”nden bir an önce vazgeçilmeli ve Sosyal Devlet anlayışına uygun, sosyal sağlık politikaları devreye konmalıdır.
• Herkese erişilebilir, kaliteli, eşit sağlık hizmeti verilecek düzenlemeler yapılmalıdır.
• Halkın eğitim seviyesi yükseltilmeli, zorunlu eğitim yanında, kaliteli eğitim ön plana çıkarılmalıdır.
• Sosyal adaletsizlik, açlık, yoksulluk ortadan kaldırılmalıdır.
• Toplumsal barış sağlanmalıdır.
• İşsizlik önlenmelidir.
• Sağlık çalışanına yönelik saldırıya karşı suçun yeniden tanımlanması ya da bu suçlara verilecek cezaların ağırlaştırılması


Türkiye Psikiyatri Derneği MYK adına
Genel Başkan
Doç. Dr. Doğan Yeşilbursa

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri