Neyi arıyorsun? Sen. Evet, sen.
Ferdin topluma ait mevcut değerleri öğrenmesi ve öğrendiklerini kendine mal ederek içselleştirmesi sonucunda toplumsallaşması beklenir. Bu beklenti süreci ferdin varlığı kadar toplumun varlığı ve sürekliliği açısından da önem arz eder. Kişi yaşadığı toplumla bütünleşmeli ve artı bir değer olarak varlığını idame ettirmelidir. Tabi ki bu aslında olması beklenendir. Peki ya olan nedir? Sorunun kaynağı da galiba burada…
Analitik bir yaklaşımla ilerlemekte fayda görüyorum. Birinci ve en önemli nokta öğrenmek kavramında yoğunlaşıyor. Bu süreci sağlıklı olarak işletmiyoruz. Dolayısıyla istediğimiz öğrenme eylemi beklenildiği şekilde gerçekleşmiyor. Tabi burada klasik manada bir ders öğretiminden bahsetmiyoruz (toplumsal değerler nirengi noktamız) . Mevcut birinci basamağı natamam bir şekilde geçen hiçbir bireyin bundan sonraki süreçlerde tam anlamıyla bir toplumsallaşma sağlamasını beklemek doğru olmayacaktır. Bu durum bildik bir ifadeyi aklıma getiriyor; “Türkiye'nin toplumsal bir hafızası yoktur.”, doğru bir tespit (kanaatimce). Hafıza yoksa hatırlamanın varlığından da söz etmek mümkün olmayacaktır. Bu durum ise eylemlerin tekrarına sebep kılacaktır kendini.
“Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar,
İbret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?” ,
diyor Akif. Geçmişin gelecekle ne kadar çok paralel giden olayı var ki, böyle bir tespit şiire konu olmuş ve güncelliğini yitirmemiş. Toplumsal çatışmaların baş gösterdiği günümüz Türkiye’sinde yaşananların onlarca yıldır süre gelen bir toplumsal ekolalinin sonucu olduğu, insanların anlamsız ve hepsinden önemlisi bilinçsiz eylemlerde bulunduklarını üzülerek seyretmekteyiz. Burada karşımıza öğrenilenlerin içselleştirilmemesi, başka zihinlerde üretilenlerin kendi zihin süzgecimizden geçirilmeden sorgusuz kabul edilmesi çıkar ki, bu da eylemin bize ait oluş yönünü zayıflatmaktadır.
Dr.Sigmund FREUD’a ruhsal anlamda sağlıklı olmanın ne demek olduğu sorulduğunda “Sevebilen ve çalışabilen insan sağlıklıdır” demişti. Ekolali içerisinde ki bir toplumunu ne kadar sağlıklı olduğu düşünmek çok zor. Yoksa yaşananlara bakıp siz hepsinin sağlıklı, sevgi dolu ve çalışkan olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Ekolali kavramı özünde “Yankı/tekrarlamak” ya da “konuşmak” anlamına gelen yunanca sözcüklerin birleşiminden meydana gelmektedir ve genellikle bir kelime veya cümlenin anlamsız olarak duyulduktan sonra tekrar edilmesidir. Biz gelişmiş bir toplum olduğumuz için sadece sözcüklerde kalmamışız her şeyi tekrar eder olmuşuz. Artık neyi aradığımız bile bir muammadan ibaret…
Neyi arıyorsan "sen, o’sundur" der Mevlana.
Can konağını aramadaysan, cansın;
Bir lokma ekmek arıyorsan, ekmeksin.
Şu nükteyi biliyorsan, işi biliyorsun demektir:
“Neyi arıyorsan O’sun sen.”